naif bir aşk öyküsünün gösterişsiz ama başarılı oyuncular eşliğinde işlendiği güzel türk filmi. öykü izmir foça da geçmektedir. ege insanının özellikleri güzel ve yerinde vurgulanmış. görülmesi tavsiye edilir..
çetin tekindor ve tarık pabuççuoğlunun başrollerini paylaştığı sakin, sessiz, sevimli film. olayların izmirde ceryan etmesi, çetin tekindorun olması ve olayın şirin bi veletin ağzından anlatılıyor olması bana babam ve oğlumu andırdıysa da başarılı sayılabilecek film.
gördüğünde midene kramplar girmesine sebep olan hede!unutulmadığı falan yalandır amma ve lakin,saf ve de yaş bakımından hayli küçük olduğumuz için o şiddette bir kramp bir daha mevzu bahis olmaz,daha dogrusu olmamalı!
son aşk olması gereken, paranormal duyguların hissedildiği, duygusal fonksiyon.
aşk, insanın hayatında bir kere yaşayabileceği tek aksiyondur. eger siz birini seviyorsanız, onu hiç bir zaman unutamayacağınızı düşünürsünüz. ama sonra başkasına aşık olduğunuzda, ortada bir çelişki olur. yani son hissedilen aşktır. bir önceki hevestir.
film bir kesişip bir ayrılan yolların haritesı gibi. olan çocuğa oluyor. o yükü zaten ancak çocuk yüreği kaldırabilir. ancak cocuk o kadar cesur olabilir, sandalı denize koyverebilir.
ayrıca herkesin çocukken denize koyverilmiş sandalları olsagerek. belki bir gün toplamaya çıkılacaktır...
ilk öpücükde canınız yanar, ilk sevişmede ağlarsınız, ilk seni seviyorumda arkanıza bakmadan yalınayak koşarsınız denize doğru. ayaklarınız kanar, hissetmezsiniz. 'nereye' diye seslenir ardınızdan ilk aşkınız. dönüp bakamazsınız. ilk aşkınızın ve ilk öpücüğünüzün hayal olmasından, onu orada görememekten korkarsınız.
nihat durak'ın yönetmenliğini, timur savcı'nın yapımcılığını yaptığı, başrollerde çetin tekindor ve halit ergenç'in oynadığı filmdir. Müzikleri Fahir Atakoğlu yapmıştır. Film eski Foça'da geçiyor. iç içe 3 aşk hikayesinin anlatıldığı sıcacık bir filmdir. 17 Kasım da yayına giriyor. ilkaskfilm.com
ilk aşka sebep olan bir bakış ve bir andır. kız öyle bakar ki oğlana oğlan kızın sırtında saplı bir bıçak var sanır. Sebebinin kendisi olduğunu bildiği kızın sancısını dindirmek için medeni cesareti yerlerde sürüklenmekte ve sümsüklüğün saltanatını sürdüğü bir zamandadır. Farkındadır: canı en az o kız kadar yanmaktadır ve belki o kız da onun bakışlarında aynı acıyı görmüştür. Yine de bir şey söylenemez. Adlar bile öğrenilemez. Kız birden dahil olduğu kalabalığa karışır, oğlan arkasını döner. sonra yumruklarını sıkar. Ben ne yapıyorum diye nihayet sorar kendine. Arkasını dönüp kızın uzaklaştığı yere koşar. Sorar durur herkese, ama adını bile bilmediği kızı kimseler görmemiştir. Az önce karşısında duran gözlerin hayali zihnine ebediyen kazınmaya başlamıştır. Uzun süre yaşayacağı pişmanlık henüz başlamıştır. Beş dakika önce diye adlandırabileceği geçmişi onunla adeta dalga geçer. Kızı göremez bir daha. Ama herkese anlatır. Acısını duyar ta derinden pişmanlığın. Bu garip bir aşktır sadece bakışlarla ifade edilebilen. Yaşanmış hiç bir şey yoktur ve belkide güzel olanı budur. 17 sene geçer oğlan adam olur, bakışlar hala zihninde... Zaman zaman hala pişmanlığın acısını duyar. Bakışlar hala zihninde...