unutulan, unutulmayan yada unutulmasına izin verilemeyen aşktır.
o hem ilk aşkınız, ilk öpüştüğünüz, ilk tenine dokunduğunuz kişiyse size ne yaparsa yapsın, yarı yolda bıraksa, dönücem deyip dönmese, sizi aldatsa yada dönecek derken tekrar arkasına bakmadan kaçsa bile o adamı seversiniz. yada ben çok aptalım..
unutulmazdır, ilk kez birilerinden ciddi anlamda gelecek hayalleri kurduğun o hayallerinin gerçekleşme olasılığına tüm kalbine inandığın aşktır. nereden bilebilirsiniz ki o hayallerin çamur üstüne kurulmuş binalar olduğunu ve o binaların temelinin çürük olduğunu elbet bir gün çökeceğini...
Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Halkla ilişkiler ve Tanıtım Programı tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilen "Gençlerin Aşka Bakışı 2013" konulu anket sonuçlarına göre türk gençleri ilk aşklarını 17'sinde yaşıyormuş... en sevilen aşk şiiri ben sana mecburum, en beğenilen çift emre altuğ ve çağla şikel imiş vs vs...
fena halde klişe her şey anlayacağınız.
sonra da aptal aptal soruyoruz birbirimiz "ulan bu recep ivedik filmlerini, gereksiz türk dizilerini falan kim seyrediyor bu kadar?" diye...
genci ihtiyarı bu ülkenin ortlalaması felaket resmen...
my ex toy boy
ergendik oda ergendi haliyle ama çok yakşukluydu. misal kendinden büyükler bile yafşıyordu. biliyorum şuan yurt dışında.
çoculuk aşkını aşktan sayarmısınız bilmiyorum ama fotosuna bakınca bile hala bişeyler hissetmiyor değilim. çünkü o hala çocuk yüzü çocuk gibi. ve hiç değişmedi. sadece büyüdü okadar.
çocuklukta kalan. en saf en temiz olan, geleceğe dair karşı cinsle kurulan ilk hayaller, son olması istenen ama olmayan. bir çoğumuz için nefretle anılan, bazılarımıza tebessüm ettiren..
ilk ve son diye birşey yoktur derler ya hani. hepsi yanılırlar halbuki. o kızı o erkeği gördüğün an o aşkı hissettiğin, içinin alev alev yandığı an ilk ve son diye birşey kalmaz. o kişi hem ilkin olur, hem de sonun.
gönülde gizli bir sığınaktır, kimileri içinse bir mabed, dua makamı. her kafan karıştığında bakışın bulandığında fikrin şaştığında aklının taşları yerinden oynadığında ararsın onu. özlersin gözlersin. hayatın her keşmekeşiyle haşır neşir olduğunda her karmaşıklığında o ilk duyguyu berraklığı netliği ararsın. hiçbiri onun kadar katışıksız olmamıştır olmayacaktır çünkü. aradan geçen zaman ne kadar uzun olursa olsun mesafeler ne kadar uzarsa uzasın gönlünde bir parça halen nöbet tutar belki onun için. belki birgün yine yolu düşer diye. seni caydırmak isteyenler onu özlemeni sana yakıştıramayanlar da olacaktır elbet. onlar da "takma kafana" şeklinde ucuz ve bayağı teselli cümlesinden fazlasını bilmezler.