bugün

adam yıllarca gezip bol bol okumuş ama akademik düşünmemiş, yazmamış, çizmemiş...

genellemeler ve muhalefet etmek ilber ortaylı nın en çok sevdiği şeydir.

adamın herhangi bir konuda derinlemesine meseleyi ele aldığı bir harika eseri , makalesi yok.

adamın derdi la fontane in yerini almak.

la fontane den masalları yeniden sahneye dökmek.

işine gelmediği konularda kaçamak konuşan ve konuyu kendisinin yönlendirmesi için çırpınan bu adam ne yazık

ki yetersizdir. ne hocalar var akademide. tarihi baştan yazabilecek kabiliyette, sanırsın geleceğe dönüş filmindeki

gibi deleoran ile geçmişe gidip gelmiş...

ortaylı yı sevenler bile alanının tarih olduğunu çoğunlukla bilmezler. çünkü adam işini yapmıyor, şov yapıyor.
(bkz: çok cahilsin keşke ölsen)
Mevlana nın bir sözü geldi aklıma; Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.
ortaylı hoca hakkındaki en güzel eleştirilerden birisi (bkz: y hakan erdem)in (bkz: tarih-lenk) kitabında yapılmaktadır. fakat, erdem hocanın yaptığı eleştiriler, ortaylı'nın akademik kimliği dışında yaptığı çalışmalardır ve akademik kimliğinin bambaşka olduğunu da ayrıca belirtmektedir. ortaylı'nın yaklaşık 6-7 senedir çıkan bütün kitapları akademik bir kimlik taşımamaktadır. çünkü kitapların neredeyse tamamını kendisi yazmamıştır. konuşmalarından derlenip, bir araya getirip basılan kitaplardır. bu ortaylı'ya sadece maddi anlamda yarar sağlamaktadır. bunu da bardakçı bir programda söylemiştir. ne yazıkki basılan bu kitapları ortaylı hoca incelemeden sadece onay vererek bastırmaktadır. bu ne yazıkki akademik kimliğinden çok popülerleşmeyle arka plana itilmesine neden olmuştur.

gelelim hocanın akademik kimliğine. hayatını tarihe adamış bir kişidir. çok dil bilip, çok farklı kaynaklardan öğrendiği bilgileri, geniş bir bakış açısıyla aktarma yeteneği vardır. zaten konuşmalarında da dikkat edildiği üzere, bir konu hakkında bilgi verirken aynı dönemde başka yerlerde neler olduğunu da söylemektedir. bazı akademik çalışmalarında da bu durum görülmektedir. karşılaştırmalı anlatır bütün olayları ki bu da fazla bir birikim gerektirmektedir. yazdığı tezleri kendi alanlarında temel kaynaklardan birisi olarak görülmektedir. alman nüfuzu için pek çok ülke arşivinde derinlemesine araştırmalar yapmıştır. (bkz: imparatorluğun en uzun yüzyılı) ise bir kitap ismi olmanın yanı sıra dönemini en iyi anlatan ve akademide sıkça atıf alan bir betimlemedir. osmanlı döneminde seyyahlar, aile, tanzimat dönemiyle ilgili muhtelif konularda ve özellikle osmanlı mahalli idareler konusunda önemli çalışmaları bulunmaktadır. 1973 tarihinde, devenin taşıma eğrisi üzerine yazdığı makalesini ise büyük bir hayranlıkla okumaktayım.

ama inalcık hoca, ortaylı için "biraz az gezip daha çok okusa iyi bir tarihçi olurdu" lafını da bir kenara bırakmak isterim.

akademik çalışmalarının büyük çoğunluğunu okumuş birisi olarak diyebilirim ki, popüler olmadan önceki çalışmaları gayet başarılıyken popülerlikten sonraki çalışmaları hakkında herhangi bir yorum yapmamayı tercih ediyorum. zira popüler yayınlarının da büyük çoğunluğunu okumamayı tercih ediyorum. 90'ların sonunda osmanlı kuruluş törenlerinde yaptığı konuşmadan sonra kazandığı popülerliği olmasaydı bence akademik anlamda daha da başarılı işler çıkartabilirdir. ama sağlık olsun diyor ve eski çalışmalarını yeri geldiğince kullanmaya devam ediyorum.
Zamanında ders aldım hocadan. Ya inanın bi sik anlatmıyor amk. Ders çıkışı gittim yanına; hocam ben bu dersten bi şey anlamadım dedim. Ne çalışayım dedim.

Diyo ki, ...50 sayfalık bölümü oku, ezber yapma.

E amk sen ne anlattın derste?!!
Her olayda nabza göre şerbet veren, ergenlerin yücelttiği bir tarih profesörüdür.

Hadi ilber amca yeni kitabını göster, sabah Abdülhamit översin kültürlü diye, akşam da Mustafa Kemal, yolunu bulursun yanmaz kokmaz yorumlarınla, yandaş seni.
adamın en büyük eksikliği "allah bilir " dememesi ,
hep kanıtlarıyla, kitaplara ve levhalara dayalı konuşuyor.
Canan Karatay ve kendisi Türkiye tarihinin en overrated profesörleridir.türkiyede özellikle benim okuduğum ünide ne değerli akademisyenler vardı ama türkiye’de Sivrilemedi ve çoğu abd’ye gitti.
Bir gerçek. Her önüne gelene hakaret edenden akademisyen olmaz. Olsa olsa şovmen olur. Evet.