16 haziran 2013 tarihinde halki degil akp nin yandaslarinin mitinge ucretsiz ulastirmakta. Yandas olmayana ise bedava biber gazi ve job reva gorulmekte. Ayiptir gunahtir vicdansizlar.
duraklara sözde akıllı pano koyup şu kadar dakika kaldı yazan ama hiçbir dakika tahmini tutmayan kurum. ışıklı tabelaya göre beklediğim otobüs üç kere duraktan geçti. yıl olmuş 2013 kafa hala offline.
sabah 7-8 arası 3-4 adet olan sefer sayılarını 2 katına çıkarsa amına koduğumun arabalılarının trafiği sikmesini de önleyecek olan,her sabah leş gibi nefes,her akşam leş gibi koltuk altı ve yağlı saç kokusu çekme zulmüne son verecek olan,kısaca medeniyeti halkına sunmaktan imtina eden vicdansız duyarsız kurumdur.
türk telekom arenaya acilen maç günleri sefer koymalıdır. geçen sene vardı seferler bu sene kaldırmış. ak parti statta kongre yapınca iett seferi var galatasaray maçlarında yok.
Sabah doğum günümü telefonuma mesaj atarak kutlayan kurum. yağmurlu bir sabahta o saatte hiç olmayacak bir şekilde boş bir metrobüste otururken geldi kutlama mesajları. teşekkür ederim iett aldım ben mesajı.
dandiklik konusunda açık ara önde giden, ailecek küfürlerimizi esirgemediğimiz kurum.
olur ya niye bok atıyorsun diyenler çıkar. hani, belki. efendim, şimdi ben yeni okulumdan ötürü yeni paso çıkarmak durumundaydım. elimi çabuk tutmadığım için bireysel ve kurumsal başvurunun yapılamadığı ekim ayına kalmıştım. online başvuruyordum lakin her seferinde eksik bilginiz var gibisinden bir hata veriyordu. şikayet maili attım, cevap olarak karaköy'den bireysel başvuru yapın dendi. karaköy'e gittim, ancak 2012'de başvuru yapabileceğim söylendi (o zamanlar 2011 idi). sizin yapacağınız işe sıçayım diyerek yoluma devam ettim ve en son bugün, bireysel başvuru için karaköy'e gittim. önümde sıra bekleyen 180 kişinin bir kısmını geride bıraktıktan sonra hastanede sıra beklerken arkadaş olan teyzeler misali muhabbet falan ettim etraftakilerle. online başvuruda sorun yaşayanlar için bir kuyruk varmış meğer, oraya gittim kadın "hata" lafını duyar duymaz başından savdı beni, eheh. bir yandaki gişedeki kıza sordum ben de falan. kız öğrenci belgemi, dekontumu aldı ve anında pasomu verdi. dedim "neymiş yani, noluyomuş?" meğerse ilk online olarak başvurduğumda pasom çıkmış fakat iett internetten bunu göstermeyi becerememiş.
yani demem o ki, madem sıçacaksınız neden internet üzerinden bir şeyler yaptırıyorsunuz insanlara? sizin yapacağınız işe sıçayım ben tekrardan.
muavinlere göre arka tarafın hiçbir zaman dolmadığı, yaşlı biri bindiğinde uyuklayan insan sayısının bir anda arttığı, inecekleri yerleri kaçıran teyzelerin aniden kendini kaybedip ortalığı gerginliğe boğduğu kurumdur.
sabah uyandığımda doğum günü mesajıyla karşılaştığım kurumdur; mail de atmış üstelik.
akbil süresi uzatma işlemi için aldığı telefon numaramla mutlu etti beni! şaşırdım.
türkiye cumhuriyeti devleti içinde bir günde en yüksek ciroyu yapan şirketler arasında ilk 20 de olduğunu tahmin ettiğim şirket. o da en kötü. fakat halen daha "ühüüüü zarar ediyoruz, aktarmaya 20 kuruş daha zam, aylığa 10 tl daha zam" diye feryat figan eden şirkettir.
iett bile zarar ediyorsa, yani bunu başarıyorsanız e oturmayın o koltukta kardeşim. başkası yönetsin bu kurumu. nereye hangi musluklarınız var bilmiyorum ama 2+2 nin 4 edeceği kadar iett'Nin zarar etmemesi gerektiğini biliyorum.
gecenin bu saatinde sitesine girip öğrenci akbilimin(elektronik kart oldu evet) vize işleminin yapılması için 2 dakika içinde başvuru yaptım. sms ya da e-mail ile 7 gün içinde işlemimin tamamlandığı hususunda bilgilendirilecekmişim; daha sonra akbilime para yükletirken vize işleminin parası akbilimden düşülecekmiş.
oh be teknolojiyi kullanıyoruz sonunda. valla helal olsun bunu kim düşündüyse cidden büyük kolaylık. boşuna 1 saat kuyruklarda beklemeyeceğiz artık. haydi diğer devlet kurumları siz de uzun kuyrukları bitirin de şu halk hakettiği çağdaş hizmeti alabilsin.
söylemezsem olmazz: vize işlemi ismi kötü olmuş. iett' nin merkezi karaköy' de insanın aklına vizite ücreti geliyor. harbiden geliyor bak piçlik olsun diye demiyorum.
Batı Medeniyetleri'nde aynılığın zorunlu bir parçasından yoksun olmak ''Sakatlık'' -mış.
Farklı-öteki kodu altında sınıflandırıldığımızdan kamusal alanın dışına itilen, sürülen, suskun bırakılan bizler, sizlerin sayesinde gözden uzak yaşamaya maruz bırakılıyoruz.
iETT'nin sakat olmayan otobüs şoförleri; eğer sakat değilseniz otobüs durağında bekleyen tekerlekli sandalyeli yolcu için, oturduğunuz şoför koltuğundan kalkıp, iki adım atıp, orta kapıya gelin (hem biraz spor olur, beyin gelişimi için de iyidir) o rampayı açın ki, tekerlekli sandalyeli sakat yolcu da otobüse binebilsin...
Eğer o kapı bozuk olduğundan dolayı açılmıyorsa (bugünkü gibi), yine yerinizden kalkında kapının açılması için iki darbe girişimde bulunun
''kapı açılmıyor'' deyip gaza basmayın.
Sakatlık yetkin olamama, engel olma, kusur ise ve tedavi edilmesi, tamir edilmesi gerekiyorsa iETTde artık sakat olmayan şoförleriyle, sakat olmayan düzenini ''sakat olmayan çoğunluğun''bir parçası olmanın utancıyla hizmetlerine devam etsin.
"biz insan taşıyoruz" sloganını derhal değiştirmesi gereken kurum.
17 seneyi aşkın öğrencilik hayatımın son 5 senesinde bu kurumun vasıtalarını kullanmaktayım. öncelikle hiç de insan taşıyorlarmış gibi tasarlanmamış ya da örgütlenmemiş gibiler. yani bir otobüs niye hep pis kokar ki... hiç mi havalandırması yok ya. çürümüş, engellileri düşünmeyen tasarımı olan otobüsleri geçtim, metrobüste bile havalandırma sorunu var. bir kış akşamı 34z ile köprüden geçmekteyim. metrobüste hiç havalandırma denen bir şey yok. sineği salın içeriye, birkaç dakika uçar sonra ölür yani o derece. terler akıyor buram buram. boğaziçi durağına gelse de, kapılar açılsa bari birkaç saniyeliğine az hava alayım demekten, umut etmekten harab olmuştum. bu mudur insan taşımak?
ayrıca, (#13315094) numaralı mesaja katılıyorum. şoförlerin çoğunun (hepsi değil ama çoğu) hayvani bir şekilde vasıta kullandıklarını düşünmekteyim. bu akşam bir tanesine denk geldim. adam sanki gaz ve freni ilk kez keşfetmiş gibi davranıyor. tam arabanın kıçına geliyor zart ani fren. araba hareketleniyor gazı köklemeler. oldu bari, bir de makasa yat hıyar! zaten oturmuyorum koltukta. elimdeki büyük bir çantayı kontrol ederek, bir o yana bir bu yana dans ederek, merkezkaç kuvvetinin sürtüğü gibi hareket ettiğim yetmiyor, bir de dingil şoförün sürüşünün vebalini çekiyorum.
titreyip kendine gelmesi gereken bir kurum. yoksa daha çok damlarım bu başlığa.
gece yarısı cep telefonuma mesaj atmış ve 31 aralık' a kadar vizeni öde öğrenci indirimin devam etsin demiştir. sanırım kamu hizmetinin kesintisiz olduğunu hatırlatmak için mesajı gece attılar.
otobüs kaptanlarına da nikah kıyma yetkisi verilmesini sağlaması gereken kurum. zira her sabah beni bir sürü herifle temas ettiriyorsa, namusumu da temizlemelidir. kan çıkarmam an meselesi, buradan da son kez uyarımı yapı-yapıvereyim...
öğrenci olan tarifemi tama çevirdi o iett makineleri. ben öğrenciyim senin bundan haberin yoksa benim günahım ne? şimdi yenisini çıkarana kadar iflas edicem. zaten zar zor 2 saatte bir yere varıyoruz birde okadar para. sömürüyosun resmen iett. zengin değilim ben zengin olsam otobüste işim ne hem?
akbil başvurusunda online sisteme geçmiş ve bireysel başvuruyu kaldırmış kurumdur. şu anki başvuru serverı hızı ile de göz yaşartıyor. kendisine ve server iyileştirmesi yapmadan online sisteme geçen yönetim ve sorumlularına en içten dileklerimle sin kaflı heceler yolluyorum.
istanbul' da yaşıyorsanız ve şahsi arabanız yoksa iett' ye mahkumsunuz demektir. gerçi istanbul' un en ücra köşesine bile otobüs gidiyor o açıdan sıkıntı yok ama ikarus marka 20 yaş ortalamasına sahip otobüslerle toplu ulaşım eziyete dönüşüyor. şimdi citaro falan almaya başladı belediye üstüne erguvan rengi otobüsler de gelmeye başladı bunlar iyiye işaret ama o ikaruslar olduktan sonra yine çile çekeceğiz. o değil bu ikarusların diğer açıdan tarihi eser değeri de var bunlar kaldırılırsa özlemini çekebiliriz de. kafam karışık sözlük..