bugün

3 aylara giriş yaptığımdan beri, üzerimde oluşan auranın sebebini açıklamakta zorluk çekiyorum... ne yapayım 5 ay öncesinden hazırlık mı yapayım diyorum kendi kendime...

neyse,

mahallemizde, hatice nine adında yaşlı, çelimsiz, düşse düştüğü yere gömülecek kadar zayıf bir kadın oturmaktaydı. kendisi her yaşlının başına gelen, oğulları tarafından sokağa atılmış birisi de değildi, bildiğin paranın amına koymuştu zamanında. 4 katlı binanın kirasıyla geçiniyordu.

derken günlerden bir gün, mahallenin aylak gezeri olan aykut, bu durumdan nemalanmak istemesi peydah oldu. neymiş efendim, bu karıyı evlenmeye ikna edersem, gerdek gecesi düğün şerbeti içirerek şeker komasıyla mefta olmasını rahat sağlarım. malı mülkü de bana kalır, dedi.

hayır bu kadar ileri görüşlü bir totoşu zamanında, misket oynarke sağlam kökmüştüm. bu durum da benim gurur kaynağım olabilirdi ama ses etmedim, sen bilirsin diyip uzaklaştım.

aykut kafasına koyduğunu her nasılsa yapmış, kadını evlenmeye ikna etmişti. lan kadın alzaymır amk, masada evet dese, sabahında karnın acıktı mı evladım diye severdi seni. bu nasıl bir rizikoydu?

yalnız vakit kaybetmek istemiyordu, ramazan ayı içinde nikahı yapmaktı niyeti, mahalle karşı çıktı tabi. lan amk o yaştaki karının evlenmesine ses etmiyorlar, yok ramazanmış, yok iki bayram arası da olmamış diye etekleri zil çalıyordu eşrafın.

onu da halledip, nikah günü geldi çattı, takı töreni falan da yapıldı ayaküstü. hayır, takı töreninden sonra yurtdışına kaçsa cem uzan ile ortak olabilirdi, o neydi lan öyle. kadın a takımındaki zenciye dönmüştü adeta...

2 gün sonra ise karahaberi geldi, karı gerdek gecesi çok istekli imiş, şerbet de iyice fena yapmış kadıncağızı. bizimkisi de kaçacak delik ararken salonda yere yuvarlanmış. kaba etine de bardakta bekleyen takma dişleri batmış.

ertesi gün yanına gittik, götü bildiğin dişletmişti. herkes ramazan ramazan düğün yapmanın verdiği uğursuzluğa yoruyordu.

kadın da zaten geberip gitti. şimdi ikitelli oto sanayiide dericilik yapıyor, işler kesatmış...