oynadığı her maçın ardından hakkında yazmaya iten adam. insan otuzundan,otuzbeşinden sonra yeteneklerini nasıl geliştirebilirin örneklerini ( koşup koşup auta çıkmak,yardıra yardıra gidip topu ya dağlara taşlara vurmak ya da rakibe teslim etmemek ) veriyor sürekli. eskiden herkesi sinir eden kötü alışkanlıklarını ( mütemadiyen rakibin sağını solunu çekiştirmek, her pozisyonda kendini yere bırakmak, toptan çok hakemle oynamak ) nasıl terk edip iyi sporcu olunabilirin resmini çiziyor bugünlerde.
orta yapmayı bilseydim şimdi real madrid'te oynuyor olurdum dangalaklığından, guti,ernst ve quaresma'ya referansla '' öğreniyoruz bir şeyler sürekli '' olgunluğuna erişmek çok az insanın becerebileceği gelişmedir. guti,q7 ve ernst'in oynadığı takımda, satın alınan formanın arkasına ibrahim üzülmez yazdırmayı anasının ak sütü gibi hak eden delinho'dur o.
milli takımda görmemiz gereken, yokluğu ise milli takıma çok şeye malolmuş olan futbolcumuz.
yaşlıymış, yaşlı olsa ne olur, gördük işte gençleri. bir insan kendine baktıktan sonra 40 yaşına kadar da verimli oynar.
belki çok eksikleri var ama onun gibisi gelmedi, gelemez. 36 yaşında hala bu kadar koşan, bu kadar iyi kademeye giren, bu kadar isyankar, bu kadar istikrarlı bir adam daha varsa beri gelsin.
çekemeyenlerin anten takması ve eşşekler gibi saygı duyması gerekir.