nasreddin hoca, 8 adet cevizi paylaşamayan 4 çocuk görmüş.. çocuklar kavga halinde.. nasreddin hoca'dan kim haklı, kim haksız diye hakem olup cevizleri paylaştırmasını istemişler.. hoca;
- kulun adaletini mi istersiniz, yoksa allah'ın adaletini mi?
demiş.. çocuklar, "allah'ın adaleti" diye atlamışlar..
nasreddin hoca çocuklardan birine 1 ceviz vermiş, diğerine 3 ceviz, birine 4 ceviz verip, birine tokat atmış..
dördü de, "bu nasıl iş, hoca?" demişler.. hoca,
- kulun adaletini isteseydiniz ikişer tane verip sizi yollayacaktım.. allah da işini böyle görür, ne yaptığına akıl ermez, kimseye hesap da vermez, kul kısmı kaderine razı olur,
diye cevap vermiş.
uzaktan gördüğüm kadarıyla, çocuklarından bir kısmına ölçüsüz imkanlar tanıyor, birini diğerinden ayırıyor, birinin yüzüne hiç bakmıyor, diğeri toplumsal bir suç işlediğinde ona arka çıkarak sanırım vicdanını rahatlatıyor, diğeriyle dengeli bir ilişki kuramayıp, davalık oluyor.
allah değilsen ve etrafındakiler kaderine razı olmaktan başka seçeneklere sahipse, allah gibi keyfi iş görmeyeceksin. baba olarak evladınla karşı karşıya gelmeyecek, diğer evladın için de toplum vicdanını yaralamayacaksın.. çocuğunun hatalarından ders almasına izin verecek ve onu adaletin önüne atacaksın. kendisini dokunulmaz olarak gördüğünde, yarın bir gün sana da dokunacağını (ki, defalarca medya önünde dokundu da) bileceksin. bunları ona dikte etmiyorum, ben onun yerinde olsaydım böyle yapardım, diyorum.
ibrahim tatlıses benim gözümde şudur:
- büyük bir ses,
- kötü bir sanatçı,
- iyi bir girişimci,
- kötü bir hayat arkadaşı,
- eğitiminin çok üstünde öngörülere ve sezgilere sahip biri,
- kötü bir baba,
- kötü bir örnek figür,
- halkı ikna etmekten uzak başarısız bir politikacı,
- çok da iyi olmayan bir insan.