19 ocak pazartesi akşamı (yani yarın akşam) harbiye lutfi kirdar kongre ve sergi sarayi'nda geniş bir program eşliğinde anılacak olan merhum gazeteci yazar.*
2 yıl önce öldürülen insandır; hrant'ımızdır; hrant'ızdır...
---alıntı---
dostumuz, canımız, hakikat anlatıcımız
sevgili hrant'ımızdan ayrılalı tam iki yıl oldu.
bu upuzun iki yıl, hrant'ın gidişiyle
hayatımızdan eksilen renklerin yasını tutmakla geçti.
bizler bu ülkenin vatandaşları olarak,
güvercin tedirginliğinde,
gerçek failleri bulunmamış suikastlarla
bir arada yaşamak istemiyoruz.
bu akıl almaz cinayetten nefret üretmeyen
onurlu kalabalıklar olarak,
bebeklerden katil yaratan karanlığa ışık düşürmek için,
ülkemizin aydınlıkk geleceğine sahip çıkmak için,
büyük acımızın yükünü birlikte taşımak için,
adalet için, barış için, kardeşlik için,
hrant dink davasının mağdurları ve takipçileri olarak
19 ocak pazartesi günü bir kez daha buluşuyoruz.
din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş farkı gözetmeden,
halkların kardeşliğine inanan tüm yurttaşlar
yan yana geliyoruz.
agos gazetesinin önünde buluşuyoruz. saat: 14.30 - 15.30
2 yıl önce 24 ocak 2007'de, izmirizmir net, hrant'ın cenazesinin kalktığı gün, sıcağı sıcağına cenazeden çekilmiş fotoğraflarla açılmıştı ...
"hepimiz hrant'ız"... iki yıl bu sloganı konuştuk durduk. bir şeyler öğrendik mi bilmiyorum. bazı yazıları okuyunca insanın yüreği kararıyor, umudu kayboluyor. hrant'ın cenazesinden kimi ilginç fotoğraflar için bakınız lütfen:
hatırası önünde saygıyla eğildiğim, ermeni cemaati olarak acısını ilk günki gibi kalbimizde hissettiğimiz büyük adam. halkların kardeşliğine inananlar olarak, türk, ermeni, müslüman, hristiyan ayrımı olmadan, 2 yıl önce bugün hepimizin yüreğini kanatanlara inat bağırmaya devam edeceğiz: yaşasın halkların kardeşliği!
Bedellerin ödendiği gelecekler Hrantları severek, Hrantlara inanarak olur. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş karşısındakini kendin gibi görerek, kendin gibi sayarak olur.
Ah kardeşler, Hisus'un (isa'nın) yardımıyla yarattığı ev cennetinden ayırdılar. Göksel ve ebedi cennete kanat açtırdılar. Gözleri daha yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doymadan kanat açtırdılar göksel cennete. Biz de geleceğiz sevgilim. Biz de geleceğiz o eşsiz cennete. Oraya yalnız ve yalnız sevgi girer. insanların ve meleklerin dillerinden üstün olan, peygamberlikten üstün olan, bütün sırları bilmekten üstün olan, dağları yerinden oynatacak imandan üstün olan, varını yoğunu sadaka vermekten üstün olan, bedenini yakılmaya teslim etmekten üstün olan, yalnız ve yalnız sevgi girecek o cennete.
Orada gerçek sevgi ile bir arada ebedice yaşayacağız. Kimseyi kıskanmayan sevgi, kimsenin malında gözü olmayan sevgi, kimseyi öldürmeyen, kimseyi aşağılamayan sevgi, kardeşini kendinden üstün tutan sevgi, kendi hakkından vazgeçen sevgi, kin tutmayan sevgi, bağışlayan sevgi, kardeşinin hakkını savunan sevgi, Mesih'te bulunan sevgi, bize dökülmüş olan sevgi...
...aşkale'de kel bir dağ vardı
nefesimi keserdi tıkanırdım
beni varlık vergisi yıktı
üç sefer askerlik ettim
gözüme kargalar konardı
elimde değildi ne yapayım
marsilya uzakta duruyordu
macera beni çekiyordu
istanbul'u sevmiyordum
alıp başımı gidecektim
Türkiye'nin susturulmuş düşünen beyinlerinden biridir. * ne ilktir ne de son olacaktır maalesef. doğru söyleyeni dokuz köyden kovmak da neymiş. bu ülkede doğruyu söyleyenleri öldürüyorlar.
'kirli türk kanı' cümlesinin geçtiği makalesinin tamamını okuyup içeriğini anlamak varken, onu bu cümle nedeniyle ölüme layık görenler, ona değil bize kötülük etti.
hep dusunurum eger oldurulmeseydi kac kisi taniyacakti diye? oyle cok bilimsel ve kulturel icerikli calismalar yapmadigini kesfettigim, kendi azinlik yoldaslari icin calismayi borc bilmis, belki hakkini aramaya calismis kimi zaman yakisan kimi zaman yakismayan sekillerde....
insalliga katkisi; kendi azinlik kesimi icin buyuk, benim icin kucuk,
bana sahsi katkisi ise; kenidisinin pek yok ama ona bunu yapanlar olumunden sonra cogu makalesini okumami sagladilar, bir de tabii ki kendisini ve esini bildigim insanlar arasina kattilar.
onun turklere ogretmesi gereken cok sey var ama ermenilerle ilgili degil. turklerle ilgili, tamamen anlatmak istedigimiz seyleri buyuk kitlelere duyururken yaptigimiz acemilik ve basit hesaplarla ilgili. daha komplike bir zeka kullanilmaliyiz bazi seyleri yaparken, hem kendi icimizde hem disimizda...
Faşist milliyetçilerin sadece ermeni olduğu için ölümüne sevindiği ve katledilmesine tepki gösterenlere, üzülenlere öküzce şeyler söylemeye çalıştığı türkiye'de öldürülmüş insan.
Hrant Dink, suikast sonucu öldürülmesinin ikinci yılında Agos Gazetesi'nin önünde anılıyor.
19 Ocak 2007'de uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürülmesinin ikinci yılında saat 15.00'te Agos Gazetesi'nin önünde anılacak. Dink ayrıca akşam saat 20.30'da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenecek etkinlikle anılacak.
Hrant Dink için bir araya gelecek olan "Hrant'ın Arkadaşları" tarafından anma etkinlikleri öncesi "19 Ocak'ta, saat 3'te, ayni yerde" başlığıyla yapılan çağrıda, "Dostumuz, canımız, hakikat anlatıcımız sevgili Hrant'ımızdan ayrılalı tam iki yıl oldu. Bu upuzun iki yıl, Hrant'ın gidişiyle hayatımızdan eksilen renklerin yasını tutmakla geçti. Bizler bu ülkenin vatandaşları olarak, güvercin tedirginliğinde, gerçek failleri bulunmamış suikastlarla bir arada yaşamak istemiyoruz. Bu akıl almaz cinayetten nefret üretmeyen onurlu kalabalıklar olarak, bebeklerden katil yaratan karanlığa ışık düşürmek için, ülkemizin aydınlık geleceğine sahip çıkmak için, büyük acımızın yükünü birlikte taşımak için, adalet için, barış için, kardeşlik için, Hrant Dink davasının mağdurları ve takipçileri olarak 19 Ocak Pazartesi günü bir kez daha buluşuyoruz. Din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş farkı gözetmeden, halkların kardeşliğine inanan tüm yurttaşlar yan yana geliyoruz" denildi.
hrant dink'i birgün'de tanıdım. onu insanlık adına bir çekim merkezi kılan bir yumuşaklığı vardı sözlerinin. ne kadar güzel akar yazıları, nasıl da anadoluluğu sinmiştir yazısına, nasıl da şehirlidir aynı zamanda. çocukluk resimlerinde babamı gördüm, sözlerinde insanı.
"tırnakları ile kazarak yaşamak" diye bir şey varsa, işte bu hrant dink'in nezdinde türkiye'deki tüm azınlıkların hâlidir. iyi anlarım onu, çünkü bir türk olarak ben de çok azınlıkta görülen bir yerdeyim, cehaleti ile övünmeleri öğretilen cani bir "insan" modelinin hâlâ revaçta olduğu bir ülkede aslî kimlikten sıyrılma derdi ile ona "ihanet etmiş" birisi olarak büyüdüm.
küçükken otobüste kürtçe konuşanlardan nefret ederdim. ah çocuk! nasıl bu hâle gelebildin sen! devlet televizyonunun perde arkasında hep bir canavar şöyle diyordu sana: "bak çocuk, dünya üzerinde senin tek dostun yine sen gibi olandır, ermeniler, kürtler, eşcinseller ve tüm diğerler senin düşmanındır."
bir çocuğu sürekli "iç ve dış düşmanlar"la büyüten bir zihniyetin sakatladığı bir çocuktum ben hrant, babam, abim, kardeşim, sevgilim. hayatın küçük çatlaklarından, senin içine sızdığın bu toprakaların çatlaklarından dışarıya uzatıyoruz bugün bak başımızı. büyüdüm ve "azınlık" olmayı, azaldıkça çoğalmayı artık biliyorum.
tarih kitaplarına, kırmızı kitaplara, "milli güvenlik" kitaplarına, herhangi bir kitaba düşmanlık kelimelerini reva gören insanları anlayamadım ama hâlâ. büyümek anlamaya yetmiyor, nefretten nefret etmek için bile nefrete prim veremeyen biri nasıl anlasın "kitap" denen o evrene düşmanlıkları ve düşmanları tıkıştıran şu zihniyeti? seni okumadık hrant, seni dinlemediğimiz gibi, kendimizi ve kitaplarımızı dinlemediğimiz, okumadığımız, görmediğimiz gibi.
öldürüldüğün günün ikinci yıl dönümündeyiz bugün. adının geçtiği yerde boğazım düğümleniyor. boğazında kocaman bir yumrukla "koca koca adamların" hâlâ nefret söylemi üretmesini izlemek daha da sıkıyor boğazımı. kandan beslenen o canavara yavşak bir gülümsemeyle sundukları nefret söylemleri kendi sonları da olacak, farkındalar mı? sanmıyorum.
dünyanın başka bir yerinde dost bir kucak bulabileceğini bilmek de güzeldir. ben buraya mahkûmum, burası da bu adamlara.
istanbul ayağı bugün saat 15.00'da tamamlanan, saat 18.00'da da ankara yüksel'de devam edecek bir anma töreniyle bugün de anacağımız abimiz
hrant dink için hüzünlü anma binleri buluşturdu
öldürülüşünün ikinci yılında agos'un önünde dink'i anan sanatçılardan halil ergün, "hrant'ın arkadaşları" adına, "başına gelenlere engel olamadığımız için senden ve bu toprağın ermenilerinden özür diliyorum" dedi.
bia haber merkezi - istanbul
19 ocak 2009, pazartesi
erol önderoğlu - hukuk@bianet.org
yaklaşık 10 bin kişi, gazeteci hrant dink'i, iki yıl önce katledildiği şişli halaskargazi caddesi üzerindeki agos gazetesi bürosu önünde, "hrant için, adalet için", "çeteler halka hesap verecek" ve "hepimiz hrant'ız, hepimiz ermeni'yiz" sloganlarıyla andı.
"hrant'ın arkadaşları" adına gazete bürosundan kalabalığa seslenen sanatçı halil ergün, "hrant yetim bir halkın yetim çocuğuydu. işte biz o yetim çocuğu kaybettik" dedi.
ergün: engel olamadık, özür diliyoruz
geçmişte yaşanan acı olayların son dönemde talat paşa'nın defterlerinin en yetkili kişilerin ağzından "1 milyon ermeni'nin öldürüldüğü" açıklamalarıyla bir kez daha gündeme geldiğine işaret eden ergün, "ergenekoncular onun duruşmalarında sıraya dizilmişlerdi. ama işte devlet içindeki sorumluların cezalandırılması öyle kolay olmuyor" dedi.
ergün'ün "başına gelenlere engel olamadığımız için senden ve bu toprağın ermenilerinden özür diliyorum, herkesi de özür dilemeye çağırıyorum" sözleri üzerine caddeyi bir saat süreyle gazeteciyi anmaya ayıranlar, "özür diliyoruz!" sloganlarıyla karşılık verdiler. müzisyen djivan gasparyan'ın da duduk çaldığı anmada hüzünlü anlar yaşandı.
aydın: işık düşürmek için buradayız
anmanın kolaylaştırıcısı bülen aydın da, "bugün bebeklerden katil yaratanlara karşı ışık düşürmek için buradasınız, sağolun" dedi. konuşmalara sık sık, "yaşasın halkların kardeşliği", "faşizme inat, kardeşimsin hrant", "katil devlet hesap verecek" ve "faşizme karşı omuz omuza" sloganları eşlik etti
anma başlangıcında "türklüğe hakaret" iddiasıyla mahkum edildiği sırada hrant dink'in "ben halkları aşağılayamam" dediği, her tür ırkçılığa karşı çıktığı, daha önce medyaya yansıyan sözleri de onu ananlara dinletildi.
gazete bürosunun karşısında bulunan cumhuriyet halk partisi (chp) bürosunun cephesinde, "katledilişinin 2. yılında hrant dink'i saygıyla anıyoruz" pankartı asılıydı.
müzisyen leman sam, oyuncu mustafa alabora, yazar ahmet i̇nsel, senarist gaye boralıoğlu, kürt aydını ümit fırat, tayfun mater, hukukçular fethiye çetin, ercan kanar, gazeteciler hasan cemal, muhsin kızılkaya ve banu güven, siyasetçi ercan karakaş, tiyatrocu mahir günşıray, tarih araştırmacısı fahri aral, sinemacı sabahattin çetin, avrupa komisyonu'ndan sema kılıçer, çevirmen atilla tuygan, yönetmen sırrı süreyya önder, ahmet kaya'nın eşi gülten kaya, insan hakları savunucuları eren keskin, leman yurtsever ve özlem dalkıran da hrant dink'i anmaya gelenler arasında bulunuyordu.
"bu adalet tablosu 26 ocak'ta da olsun"
bülen aydın, 26 ocak'ta hrant dink'in katil zanlılarının yargılandığı davanın 8. duruşmasının görüleceğini hatırlatarak, "bu adalet tablosunu orada da görmek istiyoruz, hrant için, adalet için!" dedi.
bir vatan hainiydi. 'türkiye barışını arıyor' isimli konferansta kürtlere ayrı bir devlet kurma hakkının verilmesini savunmuş, bütün kürtçü faaliyetlerin altına imzasını atmış, sözde ermeni soykırımının yapılmış olduğunu ve türkiye'nin özür dilemesi gerektiğini her fırsatta dile getirmiştir.
hrant dink bir sevr savunucusuydu. türkiye'nin belli koşullara göre parçalanmasını, kürdistanı, büyük ermenistanı, pontusu ve konstantinopolisi savunuyordu. koxuz.biz isimli türkiye aleytarı bir internet sitesinde abdullah öcalan ile aynı sayfada yazıları yayınlanıyordu.
kendisini bir ifade özgürlüğü abidesi haline getiren de, bir psikopatın eline silah verip vurduran güçler de aynı merkeze bağlıydı. *