bugün

Sanıyorum ki dilimizde yaygınlaşmasının sebebi televizyonda konuşan kimi spor yorumcularıdır. "Hocam aşağı"... "hocam yukarı"... Diye diye bir millete bellettiler kelimeyi.

edit. dile girmesi değil dilde yaygınlaşması.
bey desen olmuyor, isimle hitap etsen olmuyor. bari hocam diyeyim.
çok gereksiz bir şekilde fazlaca kullanılan hitap. Azaltmalıyız. Onun yerine "Sayın ..." diye daha mesafeyi koruyan hitaplar kullanmalıyız. Çünkü bugün gereksiz yere "hocam" dediklerinize iki gün sonra sövme ihtimaliniz yüksek oluyor. Benden söylemesi.
normalde ayar olduğum bir tabirdi fakat sözlük ortamından sonra kaşarlanma evresine girdim bu kelimede. iyice alıştım.

yine de kullanmamayı tercih ediyorum.
ingiliçcesi: my teacher.
okulda öğretmen şahsına karşı kullanılan kelimedir.

benimde dilime dolandı 2 cümlemden birinde geçiyor.

sizce itici bir kelime mi? kullanmayı bırakayım mı?
Hacım denemeyen kisilere denen şeydir. Bi de dostum vardır. Üstad demek bi yaştan sonra adamın ağırına gider.
(bkz: sinan cemgil)
ilkokulda öğretmenim olan hitap şeklinin ortaokula başlanmasıyla beraber metamorfoz geçirmesidir.
bir öğretmen için dünyadaki en güzel hitap...
dünyanın en tatlı kelimesi.

duyana.
Her derde devadır
Müzik bilirim
Bir hicaz makamı çalıver hocam
O güzel sözler neler anlatır
Güzel bir eser çalıver hocam

ister kanun ister ud ile
ister keman ister saz ile
Rast şarkı birde sen söyle
Bir hüzzam makamı çalıver hocam

Bir eser çalda ruhum dinlensin
Birde maziyi analım gitsin
Ayrı kalmış yardan gönül neylesin
Birde benim halimi soruver hocam

Sevgiye adadım tüm benliğimi
Sevmeyen anlamaz gönül derdimi
Bakidir bende onun sevgisi
Şu garip aşığı görüver hocam.

HATiCE TURAL
duymak için seneye kpss'ye girip 90 civarı puan almam ya da dersane dersane iş dilenmem gereken kelime. "55 bin öğretmen atadık" " 1 milyon öğretmen atıyacağız" dense de niyeyse hep sınıf, okul öncesi ve pdr atıyolar. çok mutsuzum be sözlük.
sözlükteki herkesin birbirine hitap şekli.
değilse de ben öyle sanıyorum. en pasaklı sözlük yazarları listesini zorlayan bir yazar olarak gelen özel mesajlarda sürekli hocam diye hitap ediliyor hacılar. niye öyle lan?!
bugün fark ettim ki hakkatten eski tadı yok... eskiden muhabbet vardı, seviyeli bir tartışma vardı. şimdi varsa yoksa karı-kız peşinde ki avcılarla, av olmaya gönüllü uzun saçlılar.
geçen sene bir arkadaşımın hatrı için üye oldum. sonra bir daha bakmadım. az evel aklıma geldi ulan dedim ne ayak bunlar. baktım 4000 küsürüncü yedeğim. güldüm ulan dedim ya bir de bekliyor olsaydım. herneyse sizin anlayacağınızsikimsonik bir yer.
dejenere olması belki de namümkün olan hitap şekillerinden bir tanesidir. hoş "hojam" şeklinde dejenerasyona uğradığına şahit olmaktayız ancak; insanın "hocam" dediği kişiyi sadece derslerine giren, "resmi" ve "müfredata göre" kendisine bir şeyler öğreten kişi olarak görmesi hiç samimi değil. hele hele sadece menfi ilişkiler doğrultusunda sadece kendi okulundaki öğretmenleri "hocam" olarak görenler, yazık hallerine ki öğrenecekleri şey ne kadar da sınırlı...
kimse üstlenmesin ankarada bebe marmaranın büyük kesimi ve egede aga orta anadoluda ortağım eskişehirde ise hacım ve hocam denir.
yaşayan bilir
sosyal ağ. edepli bir şekilde online tavla oynanılabilir.
odtü'de başlamış olduğu söylenir ama genelde ankara'daki üniversitelerin kullandığı genel bir hitap şeklidir. güvenlik görevlisi öğrenciye, öğrenci fotokopiciye, fotokopici öğrenciye, asistan öğrenciye, öğrenci asistana, sonra hepsi birden asistana...
tarih: minibüslerin görüklede ilk kullanılmaya başlandığı zaman (90 lar falan)
yer: görükle kahvesi.
konu: biz bu öğrencilere ne diyelim "beaaa"

kişiler:

1. mumya firavuna benzeyen zayıf telsizli adam.
2. fırça bıyıklı, kel, şişman, göbeği gözüken "küçük sanayi metRRRRoo metrrrooo" diye bağıran adam
3. diğerlerine nazaran daha üsturuplu olup, diğerlerini yönettiğini düşündüğüm uzun boylu, telsizli, direk sanayi varmı diyen adam.

kahveye önce firavun girdi(1) oturacağı sandalyeyi biliyordu. fakat kafasını karıştıran sorular onu kendinden etmişti, sağ omzu üzerinden uzanan çayı alırken gülümsedi, dişleri gözüktü. daha üsturuplu olanı şekersiz içiyordu çayı bunu gören bizim şişman tellak 2 şekeri bir anda ağzına tıktı. şimdi 3 kişilerdi toplantı başlayabilirdi.

biz bu üniversite okuyan insanlara ne diyeceğiz?

uşak desek hepsi karadenizli değil, aga desek çoğu bilmez, üstat desek ağır kaçacak, herif, adam çocuk , genç, paşa da denmez. ne diyeceğiz..

(o sırada yolda koşan küçük çocuk öğretmenine sesleniyordu..)

-hocam, dersi kaydırabilir miyiz?

bir anda 3 tellağında kafasında ışık çaktı, hayır akıllarına fikir gelmemişti kıraathanenin zayıf florasanı açılmıştı. çaycı seslendi: çay alırmısınız hocalar ehehhe

ne dedin sen dedi göbeklisi, firavun irkildi.

- hoca dedim.

buldum diye haykırdı üsturuplu olan. artık karar verilmişti. 72 milletten gelen öğrencilere "hocam" denilecekti. hatta bu öyle bir furya olacaktı ki bakkallara, marketlere hatta emlakçılara dahi yayılacaktı.

işte böyledir bu hikaye ağalar. anlatın, anlattırın.

(bkz: kaynak götüm)
bir ankara klasiğidir. ilk geldiğinizde ya noluyor arkamda yaşlı biri falan mı var acaba diye arkanızı kontrol etme gereksinimi duyabilirsiniz. sonra fark edersiniz ki ankara`da özellikle de üniversite kampüslerinde öğrencisinden, servis şoförüne, kütüphane görevlisinden temizlikçisine kadar herkes birbirine "hocam" diye hitap eder. hala garipsiyorum ama yavaş yavaş ben de kullanmaya başlıyorum. dolmuş şoförleri bile "hoca" olmuştur artık bu şehirde.
beyazit ozturk' un sovunda erkek konuklari icin kullandigi hitap, girizgah.
öğrencilerin ya da mürekkep yalayıp yutmuş insan evlatlarının orta yaşlarına gelene dek yaygınca kullandığı default hitap. oldukça işlevseldir ve yolda tanınmayan adamlara "lan şimdi abi mi desem amca mı, birader falan hiç olmaz zaten. piyüüü gerilim ki ne gerilim.." tadında bir stres yaşatmadan sorunu halleder.

(bkz: hocam o elindeki ne senin)
odtülülerden sonra tüm üniversitelilere açılan sanal platform.