bugün

hocam

tarih: minibüslerin görüklede ilk kullanılmaya başlandığı zaman (90 lar falan)
yer: görükle kahvesi.
konu: biz bu öğrencilere ne diyelim "beaaa"

kişiler:

1. mumya firavuna benzeyen zayıf telsizli adam.
2. fırça bıyıklı, kel, şişman, göbeği gözüken "küçük sanayi metRRRRoo metrrrooo" diye bağıran adam
3. diğerlerine nazaran daha üsturuplu olup, diğerlerini yönettiğini düşündüğüm uzun boylu, telsizli, direk sanayi varmı diyen adam.

kahveye önce firavun girdi(1) oturacağı sandalyeyi biliyordu. fakat kafasını karıştıran sorular onu kendinden etmişti, sağ omzu üzerinden uzanan çayı alırken gülümsedi, dişleri gözüktü. daha üsturuplu olanı şekersiz içiyordu çayı bunu gören bizim şişman tellak 2 şekeri bir anda ağzına tıktı. şimdi 3 kişilerdi toplantı başlayabilirdi.

biz bu üniversite okuyan insanlara ne diyeceğiz?

uşak desek hepsi karadenizli değil, aga desek çoğu bilmez, üstat desek ağır kaçacak, herif, adam çocuk , genç, paşa da denmez. ne diyeceğiz..

(o sırada yolda koşan küçük çocuk öğretmenine sesleniyordu..)

-hocam, dersi kaydırabilir miyiz?

bir anda 3 tellağında kafasında ışık çaktı, hayır akıllarına fikir gelmemişti kıraathanenin zayıf florasanı açılmıştı. çaycı seslendi: çay alırmısınız hocalar ehehhe

ne dedin sen dedi göbeklisi, firavun irkildi.

- hoca dedim.

buldum diye haykırdı üsturuplu olan. artık karar verilmişti. 72 milletten gelen öğrencilere "hocam" denilecekti. hatta bu öyle bir furya olacaktı ki bakkallara, marketlere hatta emlakçılara dahi yayılacaktı.

işte böyledir bu hikaye ağalar. anlatın, anlattırın.

(bkz: kaynak götüm)