alkol aldığım gecenin sabahında dinlerim ben bu şarkıyı, şarkıda da dediği gibi "hep sonradan gelir aklım başıma" işte aynen öyle keşke bu kadar içmeseydim de kendimi bu kadar yıpratmasaydım dediğim, değermiydi bu kadar içmene değermiydi bunca yaşananlara dediğim bazen kendime isyan ettiğim, dinledikçe kendimden geçtiğim şarkılardan biridir. hani damardan derler ya işte öyle birşey. uzun lafın kısası hep sonradan işte, hep sonradan gelir aklım başıma.
uzun bir aradan sonra nerden aklıma geldiyse dinledigim ve sabah sabah beni üstelikte pazartesi günü dumura ugratan şarkı olmuştur. bu saaten sonra müşteriler düşünsün.
bu gece sardığım şarkı. ha bir de zülfü livaneli' den sus söyleme, ilkay akkaya'dan acının rengi. bunlara da sardım. ben ne zaman bu üç vatandaşı çok dinlemeye başlarsam sonu iyi olmuyor ama hayrolsun bakalım. yine sonradan gelmez aklım başıma umarım.
hep sonradan düşer insanın içine. ''keşke'' diyecekleri. hep sonradan gelir aklına, ''belki'' dedikleri. hep sonradan acır insanın yarası, tazeyken bilemezsin. hep sonradan gelir pişmanlıklar. hep sonradan özlersin, zaten bıkmıştım dediklerini. hep sonradan düşer peşine zamanında ''ah'' dediklerin. hep sonradan gelir sana rüyanda görebileceklerin.
rakı masasında dinlerseniz eğer hayatınızı kaydırabilir bu şarkı. sadece ahmet kaya'nın sesinden. rakıya da gerek yok. şimdi başlasa çalmaya oturur ağlarım. dinlemeye korktuğum şarkılardan.
" Aklıma gelme diye dinleyemediğim şarkılar var benim. "
artık güvenmiyorum kimseye. güvenemiyorum. yaşadığım onca ihanetten, ayrılıktan, acıdan, göz yaşından sonra kimselere güvenemiyorum. en yakın arkadaşlarımdan başka kimsenin dediklerine inanamıyorum. sorguluyorum. elimi uzattığım insanlara kuşkuyla bakıyorum. hep bir soru işareti var içimde. "ya" ile başlıyor cümlelerim.
neden böylesi korkar oldum insanlardan ve hayattan bilmiyorum. i̇çimde hep bir çekince var. hiçbir şeyden emin olamıyorum. sadece yalnız kalabilmek, kafamı dinlemek ve ölesiye içmek geliyor içimden. her gün içiyorum mütamadiyen. gıyabında içiyorum. karşımda duruyor fotoğrafı. neden sorusunu soruyorum defalarca ve ardısıra. hiçbirine cevap bulamıyorum. hafif bir baş dönmesiyle noktalıyorum gecemi her seferinde.
oysa ne çok sevmiştim ellerini ve gözlerini. ne bakmaya kıyabiliyordum, ne dokunmaya. sevdim mi böyle seviyorum galiba. öylesine içten, ölesiye emektar. düşünmeden, tartmadan. olmuyor ama. nerede yapıyorum yanlışı diye çok sordum. baktım sormak işe yaramıyor. i̇çiyorum artık. 22 saniye de bitiriyorum bi 50'liği. şişe bitmeden ben bitiyorum. gözlerim doluyor bitirdikçe. doldukça bitiriyorum. allaha inat yoktan var ediyorum. vardan da yok. aslında pek bir şey yok değişen. yine burada tek başımayım. biraz daha büyük, biraz daha olgunlaşmış, kırışmış, beyazlaşmış, nasırlaşmış yüreğimle. ama değişmedi hiçbir şey. her şey olduğu gibi duruyor sevdiklerim. sizler sayesinde sevmiyorum artık insanları. ve sizler sayesinde güvenmiyorum. bu bir iyilik mi? yoksa yapılan en büyük kötülük mü? kaçıncı dirilmem bu üstüste hiç bilmiyorum. ama iyi ki varsınız, iyi ki geçtiniz ömrümden. özlüyorum sizleri...