bugün

yalanlarımız güzel inanması zevkli demişler.
recep tayyeap erdoğan' ın bir sonraki seçimlerde de başbakan olacağını tahmin etmektir.
hayatın ne derece değişken olduğunu bilmemektir.
öncelikle lise 2 deki bölüm seçimiyle başlayan olaydır. lise 2 de bölümler seçilirken istediğiniz değil de daha popüler meslekleri seçebileceğiniz bölüme geçmeye zorlanmakla başlar bu işler."la mal senin fizik kimya iyi aq. seçsene fen. mühendis olursun" şeklinde inceden baskılara maruz kalınır. evden gelen "doktor olabileceğin bir bölüm seç " serzenişleri de cabasıdır.

sonrasında öss gelir . 3 saatlik bir sınavla hayatınızın kararını vermeniz beklenir.iyi ya da kötü bir bölüme girersiniz. okul süresince lan istediğim meslek değil ama ingilizcedir, bilgisyardır, sertifikalardır bir şekilde kendimi geliştirir iyi bir mezun olursam iyi bir hayat sürebilirim diye avutursunuz kendinizi.

okul biter karşınıza iş problemi çıkar. iş bulmak kolay mıdır sanki? her taraf en az 2 yıl deneyimli eleman aramaktadır. etrafta yeni mezun arayan herhangi birisini göremezsiniz. neyse dersiniz. en azından tecrübe olsun diye sıradan bir işe girersiniz. bir iki sene sonra daha kurumsal bir yere girebilirim hayali oluşur. 2 yıl geçer ama etrafta iş yoktur. ya torpil gerekir ya da bir gruba yakın olmak.

aradan zaman geçer bir bakarsınız yıllar geçmiş elde var sıfır. o hayallerdeki hayat yoktur. neyse skmişim dersiniz. buna da şükür. açarsınız televizyonu dizileri izler hayalinizdeki hayatı en azından izlersiniz.
hayattan nefret ettiğin andır. yaşama hevesini öldürür insanın.
biraz umut kırıntısı olmalı insan da yoksa çekilmez bu dünya.
insanın artık geleceğe dair hayaller kurmasını, planlar yapmasını engelleyen eylemdir. zaten ne gerek vardır önceden bildiğin bi hayatı yaşamanın... hayat dediğin sürprizlerle doludur, bırak hayal etmeyi, plan yapmayı; yaşa hayatını.
realist olmaya başladığın andır, boş hayallerle kendini kandırmazsın, bundan sonraki hayatın daha mutlu olacaktır... emin ol!
büyüdüğün andır. çocukluğuna dair tüm hayaller uçar gider ve sadece gerçekler kalır elde. çoğu zamanda gerçekler acı olur ve istenileni vermez sana. yüzleşmek, kabullenmek istemesen de en sonunda anlarsın hayallerinin sadece bir hayal olarak kalacağını.
tehlikeli bir tespittir, insanı yaşamdan koparabilir ama tamamen kişinin algısıyla alakalıdır. kişi kendini mutlu edecek başka bir seçenek bulduğunda algısı ve fikri değişecektir.
son nefes verilmeden anlaşılamayacak şeydir.
bu da bir hayatın parçası. hayal kurmayan insan üretken değildir. olamayacağını bile bile hayal etmek ne kadar güzel bir şey, ama ya bir de olursa. korneri kullanıp hem de o topa kafa vurmayı o kadar hayal ettim ki bilemezsiniz, ama hep kafayı başkası vurdu.
her gece hayal kurup kendi iç sesimle kavga edip öle bir sey olmaz dediğim vahim durum!
hayal, insanın alternatifleri görmesini engeller.
istanbul da 2,5 sene daha yaşadıktan sonra düzeni ailesince belirlenmiş olan evde yaşamanız gerektiğini söyleyen sevgiliyle konuşmadır. ayrılığa göz kırpılır.
-senin hayallerinin ne olduguna bay 'yaptim olacak' karar veriyorsa,
-senin ne hak ettigine cebinde nakit parasi olan karar veriyorsa kacinilmazdir.
cunku
-derisi 5 kurus etmez adamlari garaji dolu arabayla gordugunde,
-buyuk sirket sahibi veya çalışanı olabilmek icin yalakalik sart oldugunu gordugunde,
-para parayi ceker hipotezinin sende zaten bastan paran olmadigi icin cekecegi birsey de olmadigini anladiginda,

hayal ettigin hayati yasama hayalin daha realistik bir duzeye cekilir.
ardından derin derin düşünmek, yutkunmak,* uzun uzun boşlukları seyretmek, iç çekmek, kendini teselli etmeye çalışmak ve bir bardak su içmek ile devam edecek olan durum. ne kötü bir duygudur..
ileride tanınmış bir gazeteci olmayı, kaliteli bir gazetede köşe yazarı olmayı ve taksimin arka sokaklarında saba tümerle kahkaha atarak kol kola dolaşmayı hayal ederken, edebiyat sınavının sonuçları açıklandığı anda yutkunarak bunun bir hayal olduğunu ve öyle kalacağını farketmektir.
20li yaşlarda hissedilmeye başlanan duygudur.hayal kırıklıkları had safhadadır.yavaş yavaş değişir dünyaya bakışın.hayatın rengi artık pembe değil ebrulidir...
feraset sahibi her bireyin farkedeceği durumdur. genelde yaşamda bir boşluk oluşur. bu boşluk genelde bunalıma dönüşür. bunalımdan ya dindar bir birey olarak çıkılır, ya alkolik olunur ya da hakkın rahmetine kavuşulur.
umutsuzluğun daniskasıdır. fakat bu hayal uzun soluklu içte yaşatılan bir hayat beklentisi olmuşsa birey için, dil her ne kadar "yok olmaz" dese de insanın içinde biryerlerde o hayal kırıntıları mutlaka kalır. bir umut işte..
her insanın direnmesi gereken duygudur. kolay pes etmemeli.
her seferinde yeniden inanırsın. bu sefer olacak dersin. bu farklı dersin. ama o hayal asla gerçekleşmez. üstüne üstlük her seferinde daha kötü olursun. alkol ve şarkılar dostun olur sonunda.
intihar etmek ile sonuçlanabilir.
hayalimde:
(#9890110)

var..
ben ise nerelerdeyim...
başlarım olm böyle işe!

ben gidiyorum lan!!!
bi yerde insanın kendi suçudur. sonuçta bir şeye sahip olmak istiyorsanız onun için çaba harcamalısınız