deniz gezmis ve yandaslarini sevdirmek icin uygulanmis bir sansur. marksizm i duyan hangi izleyici destekler, hangi anne baba evladina o diziyi bir daha izletir. devam edin propagandaya, biri cikip islami ogreten bir dizi cekse topa tutulur am masallah komunizmi sevdiren dizi iyi destek topluyor, neden acaba?
başlıkla ilgili sorular,
bahsi geçen programın yayınlandığı kanal hangisidir?
bu kanalın TMSF'den sonraki sahibi kimdir?
bu kanalın TMSF'den önceki sahibi kimdir?
bu kanal TMSF'ye devredildiğinde TMSF kime bağlıydı?
bu kanal TMSF aracılığı ile kim tarafından kimlere peşkeş çekildi?
bu kanal TMSF'den dalavere içinde bir ihale sonucuda satın alan kişi parayı ödedi mi?
bu soruları doğru olarak cevapladığınızda başlığı açıklayacak tanım da ortaya çıkmaktadır.
Deniz Gezmiş'in idam sehpasında söylediği, 'Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun Emperyalizm!' sözlerinin sansürlenerek, sadece 'Yaşasın tam bağımsız Türkiye' sözünün verilmesi. bu arada içinde Deniz Gezmiş ile birlikte idam edilen Yusuf Aslan ve Hüseyin inan'ın ise idam sehpasındaki sözlerinin olduğu gibi verilmesi olayıdır.
iç ve dış sansürler den dolayı bir dönemi an la ta ma yan hatırla sevgili dizisinin suyu çıktı. Deniz Gezmiş in ağzından çıkan iki kelime kürtler ve marxizm hala tabu olmaya ve sistem için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Kürtler bugün ki doğru yada yanlış pratikleriyle hak arayışlarını yada başkaca söyleyecek olursak; özgürlük serüvenlerini sürdürmeye devam ediyorlar. Marxizm uluslaşmayla başlayan süreçte yoksul halkların, ezilmişlerin, kısaca diptekilerin umudu idi. Bugünlerde her ne kadar etkinliği tartışılsa da dünya da yeni ufukların ve yeni umutların marxizm i içselleştirenlerin ve bu içselleştirmeyi kuantum değişimiyle bütünleştirenlerin cenahından filizleneceği su götürmez bir gerçekliktir. Böyle düşünmeyenler elbette olacaktır. Fakat her ne kadar kapitalizm kendini yeniden, yeniden üretebilmeyi ve bu sayede ayakta kalabilmeyi becerse de, dünyanın önümüze dayanan sorunları yoksulluk, afrika kıtasının reddi, çevre ve iklim değişimleri ve dünya barışı konularında başarılı olacağını düşünmek sanırım aptallık olacaktır. Kapitalizm öncesinde ki düşünce tarzlarının geçmişte olduğu gibi bugünde bu sorunlara bütünsel çözümler üretebilmeleri ve insanlığı heyacanlandırabilmeleri pek mümkün görünmüyor.
Biz hala ne yazık ki, yaşanmış bir olayı özgürce, bir dizide anlatabilmeyi bile becerebilmiş değiliz. Becerebilmenin ötesinde bunu söyletebilme, izletebilme, izleyebilme hakkını elde edebilmiş, bu özgürlüğün tadına varabilmiş değiliz. Kürtler ve Marxizm hakkında yorum yapmaktan çok, sansür hakkında konuşmak ve her türlü sansüre karşı durmaları nasıl becerebileceğimizi ve bunu nasıl içselleştirebileceğimizi düşünmek gerekiyor sanırım.
hatırla sevgili, son bölümünde 6 mayıs'a değinirken biraz(!) çekingen davranmış, deniz gezmişin sözlerinde böyle bi sınırlandırmada bulunmuştur. bence yakın türkiye tarihi üzerine kurgulanmış bir dizinin daha objektif olması gerekirdi. sözleri sınırlamamlı, bununla birlikte yusufun ve denizin asılırken sözlerinin sonunu getiremeyişleri de ele alınmalıydı.