"hiçbir şey gerçek değildir, her şeye izin vardır" bilgeliğinin insanların değişik manalar çıkarmasına son derece uygun olduğunu ben de kabul ediyorum.
oğlumun acınılacak örneği bunu açıkça gösteriyor.
bu bilgelik insanın içinde ya vardır, ya da yoktur. şayet insanın ta doğumundan beri içinde yoksa, onun için anlamsız kesilmeler topluluğundan başka birşey olmayacaktır.
fakat doğumundan beri içindeyse, o zaman da tüm yaşamı boyunca yol gösteren bir yıldız gibi parlayacaktır önünde.
hakim'in de soylarından geldiği karmatlar ve druslar, bilge kişinin amacına ulaşması için bilimin dokuz basamağını tırmanması gerektiğini biliyorlardı. onların daileri kendilerine mürit toplamak istedikleri zaman, ali'nin sülalesi ve mehdi'nin gelişi hakkında güzel nutuklar atmakla yetiniyorlardı.
talebelerin büyük kısmı bu acınacak masallarla yetiniyorlardı zaten. zeki olanları ise daha fazlasını öğrenmek, bilmek istiyorlardı.
o zaman onlara da "kuran'ın gizli manalar saklayan doğaüstü bir tasvir" olduğunu söylüyorlardı.
şayet hala öğrendikleri ile yetinmeyen birileri varsa, o zaman hocası ona bugüne dek öğrendiklerinin, kuran'ın hatta genel olarak islam'ın ne kadar boş ve değersiz olduğunu gözlerinin önüne sermekte tereddüt etmiyordu.
daha da ileri gitmek isteyenler, tüm dinlerin doğru ve yanlış şeyler içerdiklerini dolayısıyla aynı değerde olduklarını öğreniyordu.
kısa zaman öncesine kadar öğretinin bu en üst düsturu yani bütün öğretilerin ve nazariyelerin inkar edilmeleri çok az seçkin kişi tarafından bilinmekteydi.
bu basamağa adım atmak büyük bir cesaret ve kuvvet talep etmektedir. çünkü bunu yapmaya cesaret eden kişi o andan itibaren dikenli yalnız başına yürüyecek ve tutunacağı bir dala sahip olamayacaktır. bu düstur çok sayıda kişi tarafından bilinse de geçerliliğini yitirmez.
dünyanın yaradılışı böyledir:
"insan kendisine en basit biçimiyle anlatılan gerçekleri bile çoğu zaman tam olarak idrak edemez."
mirasçısı olan dailerine sırrını ifşa ederken devam etmektedir hasan sabbah, bu kez islamiyet'in ve hz muhammed'in cennet kavramına değinir;
"pek iyi biliyorsunuz ki muhammed islam uğruna elde kılıç ölenlere mükafat olarak cennetin güzelliklerini vaat etmiştir. oradaki zevkleri tadabilecekler, yeşil çimenlerin ve çayırların üzerinde dolaşacaklar ve mırıldanan derelerin yanında dinlenecekler. etraflarında çiçekler açacak ve güzel kokuları her tarafı saracak. enfes yemeklerle ve seçilmiş meyvelerle beslenecekler. kara gözlü, olağanüstü güzellikteki huriler kendilerine sırça köşklerde hizmet edecekler.
onların tüm isteklerini yerine getirmelerine rağmen erdemlerini ve bekaretlerini ebediyen koruyacaklar! huriler onlara altın testiler içinde sarhoş etmeyen şarap ikram edecekler ve günlerini ebediyen bolluk ve sınırsız mutluluk içinde geçirecekler."
işte dinlerin, dünyanın ve insanlığın sırrını çözen hasan sabbah'ın assasinlerine öğrettiği ulaşılmış gerçekler bunlardı.
dinler insanlara, insanlığa hükmetmek için var edilmiş, teşkil edilmiş kurumlardır.
hasan sabbah'da kendisine insanların körü körüne tabi olacaklarını ispat etmiş, onlara yaşarlarken cenneti göstermiştir.
bu yüzden sevilmez, bu yüzden terörist olarak yaftalanır. aslında gerçek bir alim ve bilgindir.
hoş kimsenin bunu okuyacağını da zannetmiyorum ya neyse.
evet hasan sabbah teröristtir, sapkın bir tarikatın lideridir. kendi iktidar hırsı ve intikamı uğruna pekçok kişiyi ölüme yollamaktan, insan hayatıyla oynamaktan imtina etmemiştir.
lakin takdir edilmesi gereken sabbah'ın bilgeliği ve kurduğu sistemdir.
bazı yalanları yüzyıllar geçse dahi bizlere gösteren sistem...
isyancı Hasan Sabbah ın uydurduğu hikayelere inananların bugün, zamanında mağaralarda düşünmüş bir kişiye ait kitaba inananlardan ne farkı vardır? Afyon'u kafadan değil damardan vermiş arkadaştır. Sağlam örgütçülüğe sahiptir. isyankardır, hala terörist denmektedir kendilerine, devletin meşruluğu terörist olduğunu kanıtlamaz zira terörizm amaçsızca işlenen cinayetlerdir, cinayet olması yeterliyse devletin meşru olması devletin işlediği cinayetleride meşrulaştırmaz.
Devletin silahını kendi silahı yapmış, imanla uyuşturmuştur.
terörizmin, intihar komandolarının babası. ama onun intihar komandoları suçsuz insanlara zarar vermezken aynı coğrafyada yaşayan torunlarının intihar komandoları eylemlerinde suçlu suçsuz ayrımını gereksiz görüyorlar. demek ki kültür hep ileriye doğru gitmiyor.
gelmiş geçmiş en zeki insanlardan birisidir kendisi. dinlerin insanları ne kadar zehirlediğinin farkına varınca ve bu gerçeği öğrendiğinde allak bullak olmuştur. çok düşündü ve hakikati insanlara açıklamaya çalıştıysada lafını bitirmeden taşlandı. daha sonra bunun değişmiyceğini, insanların ulaşılabilen bir yalanı, ulaşılamaz bir gerçeğe yeğ tuttuklarını görünce bunu zekice bir hareketle kendisi için kullandı. kesinlikle iyi bir düşünürdü hasan sabbah.
ayrıca ne kadar enteresan di mi? eğer şuanda yaşasaydı gerçekten çok geniş kitlelere hitap edebilirdi. hemde söylediği zekice yalanlar ve yapmış olduğu inanılmaz planlar bilinse bile. ama o tarihlerde hasan sabbah'ın yaptığı olayların ve söylediği bi çok şeyin arka yüzü görülebilseydi insanlar onu yaşatmazdı.
ilk isim yapmış kafası güzellerden biridir.Kafası güzel olunca kimseyi tanımaz.Piskopatin önde gidenidir, bulaşmaya gelmez adamı beklemedik anında götürür..
Kendisi din üzerinden siyaset yapan ilk kişidir. Tarikatına bağlı bulunanlara cenneti vaad etmiş, kendisine bağlı kişiler adeta bir androit gibi emirlerini yerine getirmişlerdir.
kendisine sembol olarak arıyı seçmiştir, nedeni ise aslan, kaplan gibi yırtıcı hayvanların kendisinden nereden baksanız 2-3 kat küçük hayvanlara saldırması, arının ise bunun tam aksinde olması.
bernard lewis in yazdığı alamut kalesi isimli kitapta hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşılabilir. ayrıca
kendisi hakkında verilen kararlar genelde; birileri tarafından yazılan tarihi romanlara, bilgisayar oyunların, efsanelere bakılarak verildiği görülmektedir.
bilinen ilk terör örgütünün başı. şu sıralar oyunuda var; assasin create adındaydı yanlış hatırlamıyorsam. ayn zamanda ömer hayyam ile aynı hoca tarafından eğitim görmüştür.
kendisiyle ilgili yazılmış olan bir çok kaynakta hakkında yanlış bilgi verilen insanlık tarihinin en önemli kişilerinden biridir. ölüm listesine aldığı kişilerden kurtulan olmamıştır.
adamlarının kendisine olan sadıklığının kaynağının şu olduğu söylenilmektedir.
hasan sabbah çok güzel bir bahçeye birsürü kadın doldurur. bu kadınların çocuklarını daha çok küçüklerken yanına alır ve kendisinin tanrı olduğunu söyler. çocuklar bu şekilde kandırılır ve hasan sabbah ne derse onu yaparlar. haşhaş olayı da cesaret içindir.
günümüzde yaşasa örgütüne militan bulmakta zorluk çekmeyecek insandır. rivayetlere göre militanları esrara alıştırıp, kullanımlarına kadın ve kızlar sunmaktadır. günümüz dünyasının abaza insanını, uyuşturucu meraklısını, bedeni zevklere düşkün insanını bunlarla kandırmaktan kolay bir iş mi vardır.
semerkantda yazıldığına göre kendisi ve çevresindekiler asla haşhaş kullanmamışlardır. bırakın haşhaşı ağızlarına içki bile sürmemişlerdir. haşhaşin tarikatının kurucusudur. ancak o kendi tarikatına haşhaşin dememiştir. tarikatındaki üyelere esasiyun demiştir ve müridlerini akıl almaz bir imanla uyuşturmuştur. bu öyle bir imandır ki tarikatındaki fedailer yani suikastçiler birini öldürdükten sonra yani cinayeti işledikten sonra halk tarafından linç edileceğini bile bile hiç kıpırdamadan öylece dururlar ve ölüme gülerek giderler çünkü kendilerinin cennete gireceğinden emindirler. alamut kalesinde doğuştan aldığı eğitim bu yöndedir. zaten alamut kalesini azıcık araştıranlar orada yaşayan bir insanın diğer dünyayla ilgisinin nasıl koptuğunu bilmektedir o yüzden orada alınan eğitimden başka bir şey bilmeyen bu fedailer cennete gideceğinden emindir. yani uyuşturucunun verdiği etkiyle ölüme gülerek gitmemekte aksine ağızlarına haram sürmedikleri için büyük bir imana sahip olduklarına ve bu yüzden ötürü cennete gideceklerini düşündükleri için ölüme gülerek gitmektedirler. o dönemki halk bunu görünce doğal olarak şaşırmıştır. ve alamut kalesinde neler döndüğünü bilmeden esasiyunları - doğumdan başlayan bir beyin yıkamaya maruz kalan zavallıları- haşhaşiyun olarak tanımlamışlardır. iki kelimenin de tellafuzdeki benzerliğini farketmek için einstein olmaya gerek yok.
zamanla haşhaşin, assassin olup diğer halk dillerine seri katil olarak geçmiştir.
burdaki bilgilerin hepsi semerkant kitabından alınmıştır. ne kadar gerçek ne kadar yanlış bilinmemektedir. ama mantıklı gözükmektedir, en azından bana göre.
ayrıca ömründe ağzına içki koymayan insanlara sesleniyorum daha doğrusu ömer hayyamdan alıntı yapıyorum;
bizim günahlarımız ne kadar büyükse
allah'ın da merhameti o kadar büyük.