2.yarılarda oyuncu değişikliklerini zamanında yapıp oyuna müdahale yeteneğini geliştirse, son dakika veya uzatmalarda gereksiz oyuncu değişikliği yapmasa, tadından yenmeyecek teknik direktör. takım öndeyken zaman geçirmek veya oyuncu alkışlatmak adına yaptığı değişiklikler, boş yere hakemin oyuna fazla fazla dakika eklemesine yol açıyor, bir gün başını yakabilir takımın, halbuki bırak zaten 1-2 dakika kalmış, öndesin, top çevirin de olsun bitsin, maç da bitsin bir an önce.
hamza hamzaoğlu, bence esas sınavını önümüzdeki sene şampiyonlar ligi maçlarında verecektir. o ligte karşısında bizim ligteki gibi kek teknik direktörler ve takımlar olmayacak. işte o maçların sonucuna göre, hamza'nın gerçekten galatasaray'ın teknik direktörü olup olmadığına karar vereceğiz. çünkü kendisinin de bugünkü basın toplantısında söylediği gibi galatasaray'ın kurulma amacı yabancı takımları yenmek ve avrupa'da başarılı olmaktır.
Bak ben soyluyorum aha da yaziyorum buraya. 4-4-2 oynamadigi sürece avrupada hic bir başari yakalayamacaktir.
Burda olumlu yazi yazan herkes de kufreder duruma gelecek.
önü açık bir teknik adamdır. her şeyden önce galatasaraylıdır.
kupa maçı nedeniyle olumsuz eleştirilerin çok saçma olduğunu düşünüyorum. zira 2 haftadan beri kutlanan bir şampiyonluk var. oyuncular haliyle maç motivasyonundan uzaklaşmış olabilir, zafer sarhoşu olmuşlar kaç gündür.
büyük takım budur. kötü oynasa bile bir kaç oyuncu çıkar kupayı alır. bursaspor da iyi oynadı, tebrik etmek lazım. ligimizde böyle iyi oynayan takımlara ihtiyaç var.
Aklı başında söylemleri ile Galatasaray için ne kadar doğru bir tercih olduğu transfer döneminde çok daha iyi biçimde gözler önüne serilecek olan teknik direktördür.
Neden Hamza Hamzaoğlu ile üç yıl devam mantıklı?
Büyük liglerde dev takımların başında başarılar kazanmış, en üst seviyede, dünyaca itibara sahip (ve emekliliği gelmemiş) hocalarla yaşanacak temel sorun; bunların isteyeceği bütçeleri ve kadroları kuramayacak olmamız. Mancini ile bunu daha yeni tecrübe ettik. Bu adamların o başarıları kazandıkları takımlar, herhangi bir mevkinin 3. adamının dahi milyonlar değerinde yıldızlar olduğu dev bütçeli takımlar. Ayrıca bu hocalar haklı olarak en üst düzeyde ve kalabalık ekipleriyle gelmek istiyorlar ki bu bile mevcut yapımızda altından kalkılması güç bir ekstra maddi yük. Kendi isteyecekleri paraya girmiyorum bile.
Bunun bir alt seviyesinde yabancı hocalara gelelim, bir kere olmazsa olmaz -uyum-problemi var karşımızda. Bu tarz 'yabancı' hocalar, geçmiş kariyerlerinde etkileyici başarılara sahip olanlar bile, tanımadıkları, huyunu-suyunu bilmedikleri bu tuhaf futbol ortamında bocalıyorlar. Olmaz mı, uyum sağlayan da olabilir elbette, ama hangi seçenek için böyle bir uyumun, doku tutmasının, bir olası başarının garantisi verilebilir ki? Çalışmadığımız, bilmediğimiz, ülkeyi, ortamı yeni tanıyacak hangi hoca için (bu Hamza'dan daha başarılı olur Avrupa'da veya Türkiye'de) diyebiliriz ki?
Prandelli ile yaşadığımız tecrübe malum. CL'deki en kötü performansımızı yaşadık. Belki kendince hasletleri olan bir hocaydı ama uyum olmadı işte.
Hamza'nın Maç sonu konuşmaları, sorulara verdiği yanıtları falan izleyin mesela. Gayet zeki, düzgün ifadeli, aklıbaşında bir adam. Sneijder'le ilgili olası sıkıntıyı da baştan itibaren çok zekice toparladı bence. Sneijder'in; Hamzaoğlu'nun teknik direktörlüğünü Mourinho'nunkine benzettiği söylenince (ki Terzi bunu haybeye, yağcılık olsun diye falan söylemez, adamın yapısında da kültüründe de böyle bir şey yok) verdiği yanıt da çok zekiceydi.
Bu yıl bizde görünen oydu ki, adam elindeki malzemeyi işleyebiliyor. geçmişinde de özetle şunlar var:
Kısa süren ve "bütün futbolcuların terkettiği, iflas etmiş Malatyaspor" tecrübesi var. Ardından, 2 puanla son sıradaki Eyüpsporun başına geçiyor ligin 5. haftasında. Ve son sırada aldığı takımı playoff finaline kadar taşıyor.
Ertesi yıl küme düşmüş ve krizde Denizli'nin başına geçiyor ve ilk yarıyı lider bitiriyor. ikinci yarının ikinci maçında kendi sahasında Gaziantep belediyeye 1-0 yenilince, yönetimle kimbilir neler yaşanıyor ki istifa ediyor. (Aslında gelin bu şartlarda düzgün hocalar yetişmesini bekleyin)
Ardından bitime 10 hafta kala; o anda düşme hattında ve -bir maç fazlası olmasına rağmen- en yakın rakibinden 4 puan geride Akhisar'ın başına geçiyor. Bu 10 haftada bir çeşit mucizeyi gerçekleştirerek Akhisar'ı 1. ligde tutmayı başarıyor. Ve hemen ertesi yıl Akhisar'ı bu gayya kuyusu 1. ligde şampiyon yapıyor ve takım tarihinde ilk defa süper lige çıkıyor.
Süper ligde 13-14 oyuncusunu bozmadan devam ediyor. Takım ligin en düşük bütçeli ve en az transfer yapan takımı (en fazla kazanan oyuncunun ücreti 300.000 Euro). Devre arasında yaptığı iki nokta transfer Gekas ve Bilal Kısa ve bunlardan aldığı çarpıcı katkı ile takımı bu şartlarda süper ligde tutmayı başarıyor. Gekas büyükleri bile imrendiren bir golcü olarak gıptayla izleniyor. Bilal Kısa'dan ise öyle bir performans alıyor ki, adını kimsenin doğru dürüst hatırlamadığı Bilal Kısa 7,5 yıl aradan sonra yeniden milli takıma çağrılıyor.
(Bakın bence en önemli hocalık meziyetlerinden biri, oyunculardan en üst seviyede performans almaktır. Bu adamın hem geçmişiyle hem bu yıl bizim takımdaki bir çok örnekle bunu çok iyi başarabildiği ortada)
Ertesi yıl Gekas'ı kaybeden kadroya, Senegal'den Oumar Niasse'ı buluyor Hamzaoğlu. Adam ülkesi dışında sadece Norveç liginde 3 maç oynamış ve sakatlanarak Senegal'e geri dönmüş. Niasse 350 bin Euro'luk ücret ile transfer olduğu ligimizde gol ve asistleriyle yıldızlaşıyor ve iki yılın sonunda 5.5 milyon Euro'ya Rus ekibi Lokomotif Moskova'ya transfer oluyor. Hamza o sezonda 4 büyüklerden en fazla puan alan teknik direktör ünvanını alıyor.
Bu yıl bizde gerçekleştirdiklerini tekrar gündeme getirmiyorum. Tecrübesiz mi, evet. Yaşayacak, yaşayacağız. Görecek, göreceğiz...
Bence bu şansı fazlasıyla haketti.
kadıköy'de bir galibiyet alsa öyle kurtarır bu seneyi de. ben olsam fikstür çıktığı gibi her şeyi o maça göre ayarlarım. o galibiyeti bir alsa sıralama kimsenin sikinde bile olmaz.
ne demiş peygamber efendimiz... kadıköy'ü feth eden hoca, ne güzel hoca ghjhjhjkhj.
gerçi biz hiçbir zaman tek maçla sene kurtaran takım olamadık maalesef gene ihaleyi alırız. gelenek aq.
yok yanı transfer zekası falan sıfır. bilal kısa ne abi? bilal kısa 32 yasında adam bu adam ligde yedek kalacak zaten avrupada imkân yok oynayamaz. ne diye alirsin? bu kadro sıfır çeker avrupada. geçen sene 1 puanı zor kurtardıktan sonra bunları görmezden gelip nasıl bu kadro yeterli dersin?