bugün

Suçtur ama suçtan öte ahlaki bir zayıflık göstergesidir.
Asliye ceza mahkemelerinde onca yetişmiş hakimin aptal aptal adamlarla uğraşmasına neden olan suç türü. Amerika gibi medeni ülkelerde dahi insanların soruşturma yerim korkusuyla ağzını açamaz hale gelmesi bi kenara, hayır yani şimdi sen bu adamı içeri tıktıracaksın eline ne geçecek? Hapishanelerin doluluk oranını düşününce orada boş boş duran adamın kaplayacağı yer, yemeğiydi vs masrafları da cabası.

Tanıdığım bi avukata hacizde fedöcü şerefsiz dedi adam, avukat bunu tutanağa geçirtip manevi tazminat davası açtı, 3 bin kağıt kazandı. Başka bir arkadaşımın babası, Almanyada trafikte bir adama ibne dediği için 1000 € tazminata mahkum edildi.

Şu davaları açıp para kazanmak varken gidip ceza davası açıyor ve hakimleri iş yükü altında eziyorsunuz, ondan sonra sosyal medyada hofff bu hakimler niye saçma sapan kararlar verüyür :((((( diye ağlıyorsunuz.

Özetle, ifade özgürlüğünün korunması açısından kapsamı oldukça dar tutulması gereken,

Ve ayrıca kanaatimce bir ceza hukuku meselesi olmaktan çıkarılıp tazminat hukukuyla sınırlı olarak iş görmesi gereken kavramdır.
Hakaret eden bir insan hakarete uğramıştır.

Etki-tepki.
Sözlükte bol bol edilir.

Özellikle erkekler kızlara kızlar erkeklere.

insan olmaya davet ediyorum sevgili yazarlar.

Not: trollük diyecekseniz hic demeyin trollük bu değil. Kendinize gelin.
Sinirliyken rahatlama biçimidir.
Öbür türlüsü çirkin. Çok çirkin.
genellikle din ve ideoloji ağırlıklı kesimlerde görülen saldırma biçimidir,
çok kötüler.

görsel
Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde hakaret cezası diye bir şey yoktur. Çünkü hakaretle fikir arasında net bir fark yoktur. Bunu bilecek kadar aklı olan herkes hakaret edenleri umursaması gerektiğini, rasyonel eleştirileri kullanarak kendini geliştirmesi gerektiğini bilir. Mahkemeler hakaret davalarıyla dolup taşıyor, allah aşkına biraz büyüyün.
Söz çıkmadan önce o sizin kölenizdir, çıktıktan sonra siz onun.
hz. ali ( r.a )
Hakaret çok geniş bir konudur. Yani sadece gözlerle bile hakaret edilebilir.

Ancak hakaret eden kişi yerin dibindedir.
türk kanunlarında 3 türü vardır. şahsa hakaret, kamu görevlisine hakaret ve cumhurbaşkanına göre hakaret.

kamu ve cumhurbaşkanına hakaret kamu davasıdır. yani birinin şikayet etmesine gerek olmadan savcı kamu adına dava açabilir.
düşüklüktür.
karşı tarafa isnat edilen kötü sıfatın içini doldurmadan lafı söyleyip arkanı dönüp gitmektir lakin verdiğin kötü sıfatın içerisini anlamlandırabiliyor ve bu sıfatı hakettiğini uzun ve mantıklı cümlelerle gözlerine baka baka izah edebiliyorsan bu hakaret değil tespittir.
genelde şiddete meyilli olan insanların kelimesel olarak başvurdukları yöntem.
bir tür zeka yoksunluğu ve acizlik durumunda belirir
gözyaşlarının yağarken dolunaya dönüşmesidir. karşındaki kişiyi üzmeye evrilir insan adeta.
karşındaki kişiyi kırmaya yönelik sözlere denir.
küfürün daha kibarıdır. genelde tartışmalarda küfürden önce kullanılır.
sınırları nerede başlayıp nerede bittiği pek belli olmayan davranış ya da ifade.

bu belirsizlik onu bir nevi tılsım haline getirir. eğer yapılan eleştiriyi savuşturamıyorsan, sıkışmışsan korkma! sakin sakin karşındakinin hakaret ettiğini söyle. gerisi çorap söküğü gibi gelir. artık rakibin kendisini, yapmadığı bir şey yüzünden savunmaya geçmiştir ve sen bu arada araya saygı anlayış vs. türden ifadeler de katarak artık tartışmayı götünün sıkıştığı mecradan tamamen kurtarmışsındır. tebrikler...
bir süredir sözlükte bolca bulunan, nick altlarına girilen entrylerde daha bariz şekilde görülen yasal sorumluluğu olan ama çoğu yazarın unuttuğu ifadelerdir.

sana göresi bana göresi olmayan kanunlarla belirlenmiş husustur.
her gün örneğine o kadar çok rastlanmasına rağmen hakkında bu denli az "girdi" girilmesine şaşırdım, öncelikle belirteyim. sanırım toplumca, hatta tüm insanlık olarak ne yaptığımızın pek farkında değiliz. hakaret nedir ki? "kırıcı söz"? ne diye bir insan bir başkasına hakaret eder?* hakaret eden-edilen kişilerin ruh hâlleri nasıldır? bunları düşünmek gerek.

(bkz: hakaret/#3513063)
(bkz: hakaret/#3422883)
(bkz: hakaret/#3172609)

hakaret etmek, bana göre, kesinlikle bir yetersizlikten doğar. her zamanki gibi insanoğlu yine kolaya kaçmaktadır. istemediği bir olay karşısında çirkefleşmektedir. içgüdülerinin, arzularının etkisinde kalıp, aklını ve bununla birlikte düşünme yetisini mantığını çalıştırmak üzre kullan-a-mamaktadır.

bir kimse, hakaret etmeye, sinirlendiğinde-dirildiğinde- başvurur genellikle. bu durum hakareti haklı mı kılar? haklı hakaret var mıdır? herhangi bir insan hakareti hak edebilir mi? kimin neyi hak edeceğine kim karar veriyor? taraflarca değişebilecek bir görüş bu. savunan, karşı çıkan taraflarca...

kişiye doğrudan saldırmaktan farksızdır hakaret. fiziksel bazda verilmiş hasar ne ise hakaret ile verilen hasar da bir başka bazda-psikolojik, manevi, ruhani?- öyledir.

güçsüzlük belirtisidir.
bir ortamda tartışılıyorsa ve tartışma gidişatı birtakım kişilerin karşılıklı atışmaları yönünde seyrediyorsa; konuşmaların boyutları genellikle hakarete varır. neden? ahlâksızlık mıdır bu? ne olursa olsun, hakaret eden kişi aynı zamanda hakaret edileni tahrik etmekte, kışkırtmaktadır. bir karşı hakaretin haklı olması demek değildir yine de bu. kırılma noktası diyebiliriz: işin daha büyük bir mesele hâline gelmemesi, ilk hakaretten sonra verilecek tepkiye bağlıdır.

bir insan hakaret eder çünkü kaybetmiştir, kıstırılmıştır, verecek cevabı kalmamıştır, açıklama gücünü yitirmiştir ve kendini savunmaya ihtiyaç duyduğunda bu yolu seçmektedir. içgüdüsel bir davranıştır. çevresel etkenler göz önünde bulundurulmalı tabii, yine de kişinin öz hesaplaşmasına, aklına ve mantığına ne sıklıkla başvurduğuna göre hakareti tercih ettiği, edeceği tahmin edilebilir. hakaret eden henüz hamdır.

tefekkürünüz bol olsun.
aşağılayıcı sözlerdir. tabiri caizse karşıdaki insan yavrusunu itin götüne sokmak için sarfedilirler. küfürlü ve küfürsüz çeşitleri mevcuttur.
özel mesaj ile bir yazara ilk defa hakaret ediyorsanız moderasyon tarafından sadece uyarı alırsınız.. yani çaylaklık ya da silik olmak gibi bir yaptırımı yok..

evet sen! hiç sözlükte birisine hakaret ettin mi? ne hayır mı? o zaman uyuz olduğun bir yazara hakaret edebilirsin.. haydi durma et!
baskın oran gibi düşünce insanlarımıza edilmesi hukuki olarak meşru görülür. bu hakaretler legal olduğu için istediğiniz herkese edebilirsiniz.

1) aslan tekin adlı şahıs yeniçağ’da yazdı: “bence bu adamlar dövülselerdi, milletin yüreği soğurdu. sevr’ciler tekme tokadı hak etmişlerdir”.

şiddeti açıkça savunuyordu. ankara asliye 2. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “kendisi şiddetli eleştiri yapan bir kişi veya kurum, zora başvurulmadığı sürece aynı şiddette veya daha şiddetli eleştirilere katlanmak zorundadır” deyip. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

2) bircan akyıldız adlı şahıs, türkiye kamu-sen gn. bşk., izmir’de konuştu: “bu rapor bizi ilmek ilmek bölmeye, parçalamaya yönelik bir düşüncenin sonucudur. yemin olsun; toprağın bedeli kandır; gerekirse dökülür”.

bırakın şiddeti, açıkça kan dökmekten bahsediyordu. ankara asliye 7. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “tepkinin eleştiri hudutları içerisinde kaldığı anlaşıldığından dava reddedilmiştir” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

3) emekli general kemal yavuz adlı şahıs akşam’da yazdı: “ekmek yediğin kapıya ihanet etme, sonra nimet çarpar. bunlar bir avuç zibididir”.

ankara asliye 5. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. "rapor hakkında, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak’tan dava açılmıştır. bu nedenle davanın reddine" diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı. oysa biz şimdi o davadan beraat ettik; ne olacak durum?

“gidin, avrupanıza sokun!”

4) eski kültür bakanlarından namık kemal zeybek adlı şahıs halka ve olaylara tercüman’da (hot) yazdı: “siz o uydurma azınlıklarınızı alın da gidin avrupanıza sokun”.
aile terbiyesi izin verdiği için bu kadar açıkça konuştu. ama ankara asliye 11. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınızın düzeyi de mümasilmiş ki bu adamı akladı. “bu görüşlerin sert eleştirilere tabi tutulması olağandır” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

5) sırrı yüksel cebeci adlı şahıs hot’da yazdı: “bunlara türkiyeli demek, türkiyeli yılanlara, kurbağalara, çakallara haksızlık oluyor”.

ankara asliye 15. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “b. oran yazılacak olan eleştirilere katlanmak zorundadır” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

6) selcan taşçı adlı şahıs yeniçağ’da yazdı: “şu toprağa küfrederek basanlar var. hain desen, işbirlikçi desen var. köpek gibi, bir kemikle susan var”.

ankara asliye 1. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu adamı akladı. “yazının kaleme alındığı yayında kamu yararı bulunması nedeniyle hukuka aykırı olmadığı kanaatine varıldığından” diyerek. yargıtay 4. hukuk dairesi de onadı.

‘etli kemik vaadi duyan köpek’

7) servet kabaklı adlı şahıs tercüman’da yazdı: “çanağına yal konulunca ve etli kemik vaadini duyunca yaltaklanan, kuyruk sallayan kanişler, uyanık geçinen şapşallar, salak, tescilli hain, zavallılar. tc devletine-milletimizin birliğine kalleşçe ihanet hançeri sokanlar”.

ankara asliye 2. hukuk mahkemesi’ndeki meslektaşınız bu sözleri hakaret kabul etti, tazminata mahkûm etti. yargıtay 4. hukuk dairesi’ndeki meslektaşlarınız kararı bozdu. “dava konusu sözlerde kişiliğe saldırı amacı yok. sözler, rapora yönelik düşünce açıklaması niteliğindedir” diyerek.

ilk mahkeme direndi. böyle mahkemeler de olabiliyor şükür. dosya yargıtay hukuk genel kurulu’na gitti. oradaki meslektaşlarınız, birkaç gün önce 20’ye 23, bu adamı akladılar. sadece “usul ve esas yönünden yerinde olan 4. hukuk dairesi kararına uyulması uygundur” diyerek.

şimdi düşünüyorum da, bütün bu kararlar sonuna kadar normaldi sayın yargıçlar. çünkü meslektaşlarınız milletvekili süleyman sarıbaş’ı akladıktan sonra, bunlar haydi haydi aklanırdı.

‘babanız kimmiş, ananıza sorun’

hatırladınız mı bu sarıbaş’ı? yanaklarınız kızarmasın, ellerinizle tutun iki yandan, aynen yazacağım: “bu rapor’u yazanlar her kimse, yazdıranlar her kimse, millet bunları tükürüğüyle boğar. azınlık arayanlar, analarina babalarinin kim olduğunu bir kez daha sorsunlar”.

yani bize piç, annelerimize orospu (utanmayın, utanmayın lütfen!), babalarımıza deyyus diyordu. ilk ikisini bilirsiniz de, deyyus’u bilir misiniz; pezevenk’in bizzat kendi karısını satan türü demektir. utanmayın lütfen. ben bunları gelip yemek odanıza yüksek sesle okumuyorum ki. size yazıyorum sadece bilgi olarak. etrafınızda çoluk çocuğunuz, eşiniz falan varsa yalnız başınıza sessizce okursunuz, gazeteyi de gizlersiniz, olur biter.

hatırlıyor musunuz ne yaptı meslektaşlarınız, sayın yargıçlar, bu davada? ankara asliye 3. hukuk mahkemesi bu sarıbaş’ı tazminata mahkum etti. yargıtay 4. hukuk dairesi bu hükmü de bozdu. gerekçe göstermeden. ilk mahkeme de ona uydu, bitti, gitti.

baskın oran
cumhurbaşkanı' na yapıldığında ödül olarak insanı işe alıyorlarmış.
http://haber.mynet.com/de...Temmuz2009/O1248258479937
kime göre, neye göre derler ya...
ona göre hakarettir, sana göre geyik.
bana göre sıradan bir cümledir, fark etmem bile.
sana göre gururun kırılmıştır, uyku tutmaz.
ben o öyle deyince öyle mi oldu sanki der, geçerim...
sen açıklama beklersin.
küfürbazımdır, normal gelir.
naziksindir, ağır gelir.
kişisine göre yani.
hakaret edilen kişiyi değil, eden kişiyi küçülten sözlerdir. hakaret yerine başka sözcük kullanarak derdini anlatamayacak kadar cahil, iğrenç, tapon, rezil, kalitesiz sürüngenin yerlerde sürünen karakterinin aynasıdır.