bugün

yaran fıkralar başlığında 3 adet örneğinin bulunmakta olduğu fıkradır.
ayrıca;
kime göre neye göre günün fıkrasıdır? bunu belirleme kriteri nedir? sorulmalıdır...
Bizi ilgilendirmez *
Çocuğun biri babasına sormuş :
-baba biz nasıl olduk?
baba cevap vermiş maymunlar ...türeye türeye biz olduk demiş...
tabi çocuk babasının lafına inanmamış.
annesine biz nasıl olduk demiş?
annesi, ALLAH Adem babayla Havva annemizi yaratmış nesilden nesile biz olmuşuz demiş.
çocuk demişki ama babam maymunlar türeye türeye biz olduk dedi
anne cevap verir: o babanın sülalesi bizi ilgilendirmez *
satıcı adam evin kapısını çalmış. kadın kapıyı açar,açmaz adam elindeki at pisliği dolu kovayı evin içine serpmiş. kadın şaşırmış, sormuş ;
- ne yapıyorsun be adam ?
adam ; ben elektrik süpürgesi satıyorum. bu pislikleri şimdi iki dakikada temizlemezsem oturup yerim bunları deyince kadın ;
-ketçap da ister misin ?
adam ;
-neden ki ?
kadın;
-elektrikler kesik de..!
bir gün, erdoğan, gül ve arınç uçakla geziyorlarmış,
arınç:
- ben burdan aşağıya 10 TL atsam 10 kişi sevinir demiş.
gül:
- ben burdan 30 TL atsam 30 kişi sevinir demiş.
erdoğan:
- ben buradan 100 TL atsam 100 kişi sevinir demiş.
bunları duyan kaptan da arkasını dönmüş:
- ben buradan üçünüzü atsam 72 milyon sevinir demiş.
ali babasina sormuş:
- baba ben nasil dünyaya geldim?
-gece annenle yatmaya gittiğimizde yatağin çevresine şeker koyduk.sabah kalktiğimizda sen gelmiştin.bu fikir ali'nin ilgisini çekmiş ve denemeye karar vermiş.yatarken yatağinin çevresine şeker koymuş.sabah bütün karinca, böcekler, vs. yatağin çevresindeymiş.
ali:
- ulan demiş, şimdi size elimin tersiyle bir korum.ama baba yüreği...
Yüzü gözü mosmor bir
kadın doktora gider.

Doktor: Ne oldu size?

Kadın: Doktor bey, ne yapacağımı bilemiyorum. Kocam ne zaman içip de eve sarhoş
dönse beni gebertene kadar dövüyor.

Doktor: Bu konuda size çok işe yarayan bir çözümüm var hanımefendi.
Kocanız sarhoş olarak eve geldiğinde elinize bir bardak şekerli çay alın ve
kocanız yatıp uyuyana kadar ağzınıza alacağınız bir yudum çayı ağızınız içinde
sürekli dolaştırın....

iki hafta sonra, aynı kadın, eli yüzü düzgün şekilde doktoru ziyaret eder.

Kadın: Evet doktor, harika bir çözümdü bu. Kocam eve sarhoş geldiği her
seferinde, yatıp uyuyana kadar ağzıma bir yudum çay alıp ağzımı çalkalar gibi
ağzımda dolaştırdım; ve kocam bana hiç dokunmadı.

Doktor: Gördünüz mü, ağzınızı kapalı tutmak ne kadar çok işe yarıyor...
-fadime lütfen bir kez arkadan gireyim.
+temel olmaz
-fadime lütfen lütfen lütfen
+iyi tamam
aradan 3 gün geçer temel fadimeyle konuşmamaktadır.
+temel lütfen en azından neden konuşmadığını söyle.
-ben gödverenlerle konuşmam
+hööö!!!!
bir türk bir alman birde rus br araya gelmişler ve kendi üretimleri içkilerini yarıştırmışlar..denek olarakta 3 tane fare varmış..alman birasını getirmiş fareye vermişler fare bir iki adım atıp bayılmış..rus votkasını getirmişler..fareye vermişler..fare votkayı içince olduğu yere düşmüş..sıra gelmiş bizimkilere..
türk rakısını getirmişler fareye vermişler..
farenin gözleri birden cam kesilmiş ve ayağa kalkmış ..ortada bulunan masanın üstüne zıplamış..masanın tam ortasına gitmiş ve şöyle demiş..( elinide masaya vuruyor bu arada )
- o kedi buraya gelecek..
kadının biri çok özlediği asker kocasına mektup yazar,

yıkadim pakladum oni,
ay gibi parlattim oni,
bir aya kadar gelmez isen,
haylatacağim oni.

koca askerden cevap yazar,

demir gibi oldi kazığım,
emir altında eziğim,
bir aya kadar gelir isem,
ne amın kalir ne büzüğün.
saatlerin geri alınacağını duyan dursun evdeki bütün saatleri toplayıp soluğu saatçi temelin dükkanında almış. demiş ki "-bu saatlerin hepsini senden aldım bunları geri alacaksın" temel cevap vermiş "-yağma yok aynı haberi bende duydum sadece 1 saat geri alınacakmış diğerlerini almam!''
ABD de dünya fare içki içme gunü düzenlenmiş; dunyanın çeşitli ülkelerinden fareleri getirmişler ve sırasıyla fareler icmeye başlamış.
Önce Alman fare gelmiş bir iki icmiş sarhoş olmuş, daha sonra iskoç fare o da bir kaç tane icmiş sarhoş olmuş, derken italyan, Yunan, isveç, danimarkalı fareler içip sarhoş olmuşlar. En son Rus fare ile turk faresine sıra gelmiş, başlamışlar icmeye... icmişler, icmişler, icmişler saatlerce icmişler ve Rus faresi bayılmış... Ayakta kalan tek fare turk faresiymis. Jüri şaşkınlığını gizleyememis ve fareye sormuşlar: ya bu kadar nasıl iciyorsun? Derdin ne?

Turk faresi elini masaya arka arkaya vurmuş; ulan o kedi burayayaaaa ge le cekkkkk...
bir bülent arınç varmış. bir gün gazetecilere ;
- insanların hapse girmesi beni çok üzüyor demiş.
Laz, hep diyormuş ki çevresine; ben, bak hastayım, hastayım diyormuş. kimse dinlemiyormuş kendisini. ben hastayım, ben ölücem, bana bakın falan...
sonra demiş; ''ben ölürsem, mezar taşıma böyle yazın'' demiş. mezar taşına yazmışlar; ben hastayım dedim dedim, bana inanmadınız. bak ne oldu şimdi ? he ?
yani, bizim lazın mezar taşında öyle yazıyormuş.
ben hastayım dedim dedim bana inanmadınız. ne oldu şimdi, gördünüz mü ?
bazen ingilizce de olabilen fıkralardır.

a friend told me a story today,i liked that so much.a story of a laz people.that guy was talking around,i'm sick,i'm sick,but nobody gave a fuck.

he keeps saying, i'm sick,i'm going to die,take care of me.

after he said "if i die,write these on my gravestone."

and they wrote these on his gravestone:"i'm sick,i'm going to die,i said i'm sick,you didn't believe me,what about now?"
Günün Fıkrası: "Tecavüze uğrayan doğursun,gerekirse Devlet bakar...
Delikanli sevgilisini aksam eve birakir.Evin önünde masum bir fisiltidan sonra ateslenir.Bir elini duvara dayiyarak
"Beni bir öpermisin"..
Kiz:
"Delimisin evin önünde annemler görür" der.
Erkek:
"Ne olacak canim bu saatte kim görecek, ne olur seni cok seviyorum"
Kiz:
"Ben de seni ama olmaz."
Erkek cok atesli tabi devamli israr eder.. bir ara aniden merdivenlerin isigi yanar ve kizin kücük kiz kardesi belirir.
Kücük kiz:
" Babam diyor ki öpecekse öpsün, gerekirse ben öpecekmisim, o da olmazsa kendisi gelecekmis ama o hayvan oglu hayvana söyle elini diyafon dügmesinden ceksin dedi.
Kış başlamak üzeredir. Kızılderili topluluğu şefin etrafına
toplanmış, kisin sert mi yoksa yumuşak mı geçeceğini öğrenmek isterler.
Geleneksel yeteneklerini dedelerinden bu yana çoktan kaybetmiş
bulunan şef isi sağlama almak için kisin sert geçeceğini ve mümkün olduğunca
fazla odun toplamalarını söyler kabilesine. Akilli bir adam olan şef birkaç gün
sonra yakınlardaki meteoroloji istasyonuna telefon eder:
"Bu kış soğuk mu geçecek sizce?" Meteorolog cevap verir:
"Evet, oldukça sert geçeceğe benziyor."
Bu cevabi alan şef derhal kabilesine döner ve kisin çok sert
geçeceğini, daha çok odun parçası toplamaları gerektiğini söyler.
Bir süre sonra Meteoroloji istasyonunu tekrar arar ve sorar:
"Kış hala soğuk mu geçeceğe benziyor?".
"Evet" der karşıdaki:"Oldukça soğuk geçeceğe benziyor."
Şef kabilesine döner ve sadece odunları değil bulabildikleri her çalı
çırpıyı toplamalarını ister. Birkaç gün sonra meteoroloji istasyonunu
tekrar arar: "Kisin sert geçeceğinden gerçekten emin
isiniz?".Adam: "Kesinlikle. Bugüne dek yaşanan en sert kışlardan birini
yaşayacağız gibi görünüyor."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ?" diye sorar şef.
Meteorolog yanıtlar:
"Kızılderililer çılgınlar gibi odun topluyor!"
(bkz: 11 aralık 2012 galatasaray 1461 trabzon maçı)*
(bkz: namık ile kör)
iki kadın sessizce oturuyormuş.
temel, askerde Atış talimi için
poligona girmiş. Ne yapması ve
nasıl yapması gerektiğini dikkatlice
dinlemiş, mermileri tabancanın
şarjörüne doldurmuş, tarif edildiği gibi
nişan almış ve beş el ateş etmiş. Biraz sonra, hedefin
yanından “Hepsi karavana” yanıtı gelmiş.
"ilginç!" demiş, son mermiyi de ateşledikten sonra “Mermi bu taraftan çıkıyor, sorun sizin tarafta olmalı” diye bağırmaya başlamış.
bir adam kaldırımda yürüyormuş. sonra taşa takılmış düşmüş.
*
Bir zamanlar ingiliz hükümeti çocuğu olmayan ailelerin bu sorununu
çozmek için "Cici Baba" servisi kurmuş.Cici Baba evliliklerinin ilk
beş yılında çocuk sahibi olamayanlara yardım eden bir devlet memuru.
Smith ailesi de boyle bir servis için başvuruda bulunur , heyecanla
"CiciBaba" yi beklerken kapı calınır, ancak gelen kişi cici baba adayı değil,kapı kapı dolaşan bir bebek fotoğrafcısıdır. Konuşma şöyle gelişir:
Ms Smith: Günaydın
SATICI : Günaydın efendim ben şey için gelmiştim
Ms Smith: Açıklamanıza gerek yok kocam herşeyi anlattı. Buyrun
içeri girin
SATICI : Öylemi? Bebek işinde üstüme yoktur, özellikle ikizlerde.
Ms Smith: Kocamda öyle söyledi buyrun oturun.
SATICI : O zaman kocanız belki de size . .. . . . . . . . . . . . .
. .
Ms Smith: Aa evet, ikimizde en iyi sonucun böyle alınacağını
düşünüyoruz.
SATICI : Öyleyse hemen başlayalım.
Ms Smith: (KIZARARAK) şey nerede başlamalı?
SATICI : Her şeyi bana bırakın. Ben genellikle iki kez banyo
küvetinde,
bir kez kanapede ve belki bir kaç kez yatakta denerim. Bazen oturma
odasının halısınde iyi oluyor
Ms Smith: Banyo ! ! Oturma odasının halısı! ! ! Neden bizim
beceremediğimiz anlaşılıyor.
SATICI : Şey hanımefendi , hiç kimse ilk seferinde iyi bir sonuç
garanti edemez ama altı yedi kere denersek bir tanesi mutlaka şahane
olacaktır.
Ms Smith: Afedersiniz ama biraz fazla olmuyor musunuz?
SATICI : Kesinlikle değil benim işimde insanlar aceleci
olmamalıdır.
Ms Smith: Başarılı oluyor musunuz bari?
SATICI : (Çantasını açarak bebek fotoğrafları gösterir)Şu bebeklere
bakın bunlar benim işlerim. Bakın bu dört saat sürdü.
Ms Smith: Evet çok güzel bir bebek
SATICI : Fakat gerçekten güç bir iş. Görmek istiyorsanız şuna
bakın, ister
inanın ister inanmayın bu Londra'nın ortasında , otobüsün üzerinde
oldu.
Ms Smith: TANRIM ! ! ! ! ! ! !
SATICI : Bunlar da şehrin en şirin ikizleri.Anneleri ile çalışmanın
ne zor olduğunu bilseniz ikizlerin şirinliğine daha cok şaşırırsınız.
Ms Smith: Öyle mi ?
SATICI : Sormayın. Şununda işi doğru yapabilmek için onu Hyde
Park'a göturdüm. Herkes çevremizi sardı. Peş peşe dört beş tam boy ve iş bitti.
Ms Smith: Dört beş tam boy ! ! ! ! !
SATICI : Evet üstelik üç saatten fazla sürdü. Sonunda bir kaç kişi
kalabalığı tuttu . Karanlık olmadan önce yeniden denemeliydik ancak
serçeler aletimin uzerine konup gagalamaya başladılar bu yüzden işi
bırakmak zorunda kaldık.
Ms Smith: Yani gerçekten serçeler şeyinizi aaa-aletinizi ısırdıler
mı?
SATICI : Evet böyle şeyler oluyor tabi. Ben tekniğimi geliştirmek
için tam üç yıl harcadım. Mesela şu bebek. Bu neticeye ancak büyük bir mağazanın ön vitrininde ulaşabilirsiniz.
Ms Smith: Bu kadar da olmaz!
SATICI : Hanfendi hazırsak ayaği alıp geleyim.
Ms Smith: Ayak mı ? ? ? ? ! ! ! ! !
SATICI : Aa evet , ağır olduğu için sürekli elde taşımak zor oluyor
bunun için ayak kullanıyorum.
- Hanımefendi . . . . . Hanımefendi . . . . .
Hayallah neden bayıldı şimdi bu. . .
Serçenin biri, biR bahar günü dalgın dalgın uçuyomuş.
Bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor.
her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile, serçe çotaaank diye kaska çarpıp düşmüş.
Motorcu hemen atlamış motordan koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyor, kıyamamış, bırakamamış yolda, almış getirmiş eve.
Eskiden kalma bir de kafesi var evde.
Koymus az biraz su, biraz da ekmek, serçeyi de koyup kafesin içine vurmuş kafayı yatmış. Bizim serçe bi müddet sonra ayılmaya başlamış.
Daha tam seçemiyor ortalığı, hafif bulanıklık var yani. Bir bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde.
Birden telaşlanmış. "Anaaa...". demis, "motorcuyu öldürmüşüz be !"
Yazarların yüzlerinde bir nebze de olsa tebessüm ettiren fıkralardır.

adamın birisi 31 çekerken sikini koparmış,sonra hızlıca cebine atıp doktora gitmiş. doktora anlatmış doktor "sik nerde" demiş, "cebimde, alın burda" demiş adam.
doktor bakmış "eee gofret o beyfendi." adam bakmış hassiktir yarra yedik.