“ Eski Türklerde yön kavramları renklerle ifade edilmiştir. Kuzey - Kara, Güney - Kızıl, Batı - Ak, Doğu ise Gök rengine ithaf olunur. Türkiye haritasını göz önünde bulundurduğumuzda Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz bir yönü temsilen bu isimleri almıştır. Milattan 200 yıl önce önce Hunlar Çin sınırına dayandığında Başbuğ Mete emrindeki 400 bin süvariyi Türk ayrımına göre düzenlemişti. Süvariler atlarının rengine göre dört tümene ayrıldı. Gök renkli tümen doğuya, kızıl güneye, kara renkli tümen kuzeye, ak renkliler ise batıya. işte o tarihten itibaren Türk mantığı bu şekilde devam etmiş ve bu renkler yönleri temsil etmiştir.”
muzaffer sherif’e göre insanlar, belirli bir durumda diğer insanların davranışlarını gözleyerek ortama/duruma ilişkin çıkarımlar yaparlar ve uygun/geçerli davranışlar yelpazesini içeren bir atıf çerçevesi oluştururlar. bu atıf çerçevesi daha sonra uygun belirsiz durumlarda kullanılmaya devam eder ve böylece normlar oluşur ve sürdürülür.
Veba salgını sırasında Venedikliler limanlarına gelen gemileri kırk gün boyunca tecrit altında tutup karaya ayak basmalarını engellerdi. Bu olaya dillerinde kırk anlamına gelen “cuaranta” kelimesinden türettileri “cuarantina” ismini verdiler. Bu kelime günümüze karantina olarak geldi. Yani bizdeki kırkı çıkmak, kırklamak tabiriyle hemen hemen aynı anlamdadır.