uyku gibi mahremiyet kavramanın en üst düzeyde yer aldığı bir etkinliğe ait güzellik ya da
kötülüğü pek matah bir şeymiş gibi çevredeki insanlarla paylaşan gizli godoş. nedeni çok açık.
bana göre gördüğü rüyayı anlatmak ile partneriyle uyguladığı seks pozisyonlarını ağzındaki salyalar eşliğinde kusmak arasında hiçbir fark yok. hatta rasyonel bir bakış açısıyla bakıldığında ikincisi daha masum. çünkü iki kişiyi ilgilendiren bir şey anlatılıyor. yani mahremiyet kavramı sadece bir kişi üzerinden ihlal ediliyor. anlatan erkekse mesela, yanlış yaptığı tek insan kız oluyor.
oysa rüya anlatıldığında mistik, ruhani ve uhrevi tüm değerlerin içine sıçılıyor. eğer bir yerlerden
mesaj geldiyse, nasıl desem uyarı ya da geleceğe dair bir ipucu, deşifre edildiği için bu ortadan
kalkıyor, anlamını yitiriyor, siliniyor. kelebek etkisi yaratıp insanın kaderinin yönünü değiştiriyor. ayrıca rüyasını başkalarını anlatan insanın içinde birileri tarafından kollanma, sahip çıkılma, ait olma arzusu yatar.
"bir gözün gördüğünü diğeri sakınmalı. bir elin verdiğinden diğeri haberdar olmamalı." ilahi ve
ilahi olmayan tüm dinlerde mahremiyet kavramanın büyük bir değer atfedilmiş. he bi de
yorumlanması için anlattığını savunanlar var. ulan gördüğün, atıyorum "cam, kavun, yolda
yürüyen bir geyik" sende başka bir anlama gelir, imgelemesi başka bir şeyi işaret eder,
yorumlayan insanda farklı. hayata-şemalara-o imgelerin değerlerine göre değişir insandan insana.
ulan bi de bu tipler rüya görmeyi çok önemli bir şey sanıp "aaa dün gece rüya gördüm" diye
başlayıp harıl harıl anlatırlar. ne ki şimdi bu, önemli bir şey mi. lan it. ben her gece görüyorum.
sen göremiyorsan bu senin kabiliyetsizliğin. he görüp de unutuyorsan salaksın. o daha kötü.
rüyasını bile hatırlamayan insan karısına kızına erkeğine nasıl sahip çıkacak ya. ulan altı üstü
birkaç görüntü, onu da aklında tutamıyorsan ne sikime yaşıyorsun. "Dün gece bir rüya gördüm
ama hatırlamıyorum" hadi ya. ne renk don giyiyorsun o aklında mı? salak.