zayıf insanların içine düştüğü durum bu.
adam eski sevgilisini özlüyor, aslında o sevgiyi değil onun göğüslerini özlüyor sonra da oturuyor arabeske bağlıyor.
eski işini özlüyor, çünkü oraya alışmıştı. alıştığı için. orası ekmek kazandığı yer olduğu için değil.
yani her insan kendi nefsini tatmin edebilmek için geçmişe özlem duyar, onu da karşılıksız yapamaz.
geçmişe takılan adamlar vizyonsuzdur, vasıfsızdır, toptur amk.
geleceğim de mutlu olma ihtimali varsa sikmişim geçmişimi. takıldığınız şeye bak amk.
zaman-mekan kavrayışının alt üst olduğu durumdur. algılama devam ediyor ama düşünceler hala geçmişe dayalı konular üstünde şekilleniyor. gariptir. bu pek tabii bir kabul etmeme durumu da olabilir.
kendini kandırma yoludur aynı zamanda. geçmiş, şimdi ve gelecek zaman arasında bir bağlantısızlık yok. aksine her anımız birbirine bağlı. girdiğimiz her kapı başka bir kapıya açılabiliyor. aşağı iniliyor, yukarı çıkılıyor. burada bir odada hapis kalmayı istemek. doğru veya yanlış arasında seçim yapamamak veya yapılan seçimden sonradan pişmanlık duymanın getirdiği bir şey olsa gerek. yoksa insan geçmişte niye kalsın ki? hayat ileriye doğru yaşanıyor.
iğrenç bi şeydir. 'Geçmişe takılıp kalmak mantıksız, artık takılıp kalmayacağım' dersiniz ama gizli gizli aklınızın bi ucunda sizi bekler geçmiş. Hatırlar hatırlar küfür edersiniz başkada bi boka yaramaz.
Insan aslında geçmişi değil o an yaşadığı hisleri özler. Masumiyeti, rahatlığı özler. Yas ilerledikçe insanların vefasızlığı, soğukluğu size geçmişte yaşadığınız sıcak, katkısız duyguları ve insanları ozletir. Aslında özlediğiniz eski sizsiniz dır.