gecenin şiiri

entry13372 galeri929 ses19
    936.
  1. Bir Akşam Getir Bana

    Bir akşam getir bana,
    Bütün akşamlardan farklı
    Hançerle güneşi batır deniz kan rengi olsun
    En güzel yerinde değişen ufkumuzun
    Yaşayalım, eskiden duyduğumuz masalı

    Zamanlar kalleş şimdi, herşey artık bir oyun
    Manzaralar hüzünlü insanlar ağlamaklı
    Bir akşam getir bana, gizlice ve en saklı
    Saatleri birer birer dudaklarında sun

    Günler; şimdi kırık bir cam parçası, boyalı
    Gel dinle, telleri ses vermiyor ruhumuzun
    Biz bu şehirin gürültüsünde kaybolalı

    Bir akşam getir bana, yaklaş, sessizce soyun
    Baksana perdeler inik, kapılar kapalı
    Sus! Akşamla gelişini kimseler duymamalı

    Ümit Yaşar Oğuzcan

    cansın ya.
    1 ...
  2. 937.
  3. bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    sen say ki ben hiç ağlamadım
    hiç ateşe tutmadım yüreğimi
    geceleri koynuma almadım ihaneti
    hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan
    ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın
    içimin nehirlerinden
    evet yangın
    evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
    evet kaybetmenin o zehirli buğusu
    evet isyan
    evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
    sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
    bu sevda biraz nadan
    biraz da hıçkırık tadı
    pencere önü menekşelerinde her akşam
    dağlar sonra oynadı yerinden
    ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
    sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam
    ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı
    yani ben seni sevdiğim zaman
    ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
    yine de
    bir adın kalmalı geriye
    bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
    aynaların ardında sır
    yalnızlığın peşinde kuvvet
    evet nihayet, bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    kaybetmek için erken
    sevmek için çok geç...
    4 ...
  4. 938.
  5. ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
    Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
    Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından
    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
    Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
    Bu evleri atla bu evleri de bunları da
    Göğe bakalım

    Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    Bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
    Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
    Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
    Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    Beni bırak göğe bakalım

    Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
    Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
    Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
    Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
    Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
    Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
    Bana dönesin diye bir bir kapattım
    Şimdi otobüs gelir biner gideriz
    Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
    Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
    Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
    Durma kendini hatırlat
    Durma göğe bakalım

    turgut uyar
    1 ...
  6. 939.
  7. fantazilerin çok uçuk
    yarim geç oldu yatıp uyusak.
    faizler oldu on buçuk
    yarim, parayı bankaya mı yatırsak.

    recebim doları bozdurmuş
    bilalin gemiye doldurmuş.
    mb faize vurunca,
    kesesini de doldurmuş.
    1 ...
  8. 940.
  9. ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞiiRi

    gözlerin gözlerime değince
    felâketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım
    çöp gibi bir oğlan ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felâketim olurdu ağlardım

    ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    bir rüzgâr aklımı alırdı
    sessizce bir cıgara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin bakardın
    üşürdüm içim ürperirdi
    felâketim olurdu ağlardım

    akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın
    hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felâketim olurdu ağlardım

    Attila iLHAN
    1 ...
  10. 941.
  11. Sesin

    Yokluğun sessiz çalan bir melodi
    Bir yerlerden sesin geliyor kulaklarıma
    Bir mahcupluğun tenhasında
    Bir ayrılığın ilk cümlesinde
    Muaf bir yalnızlığın kimsesizliğinde
    Senin gözlerinden bir şeyler gelir
    Sesin gelir, bilmediğim bilemeyeceğim yerlerden
    Tükenmiş umutlarıma birkaç damla su veren
    Zifiri gökte parlayan ela gözlerine eşlik eden
    Sesin gelir
    Sesin; sır romanların örtülü kahramanı
    Sırların bitmez sana geldiğim aşkın sevgi geçidinde

    Varlığından boşanmış yokluğun
    Yokluğunun melodisindeki notalarda varım
    Sesin gelmezse yok olacak biriyim
    Sesin; kuşların ötüşünü işgal eden Billur!
    Yokluğun; gündüzü karanlığa gömen Gulyabani!
    Gözlerin; baharından koparılmış gökkuşağı irisler!
    Varlığın; aşk felsefemi baştan yazdıran Leyla!
    Gülüşün; sabaha ''Günaydın! '' diyen nilüfer!
    Sesin sildi, gamın eskitti beni
    Bakışın; kaybolabileceğin yolları aydınlatan fener!
    Ve yine sesin söndürdü sevdamın alevini
    Gönlün; edebiyatımdan alınmış bir Gazel!
    Ellerin; avuç deryasından süzülüp bana uzatılan el

    Ateşlerinden, denizlerinden
    işgalindeki pıhtılaşmış sevgi ganimetlerinden
    Gözlerinin ömründen sonsuzluğa yol alırken ben
    Kalbim senden vazgeçmeye yeltenirken
    Bütün somut imgelerinden firar etmiş
    Sesin gelir bana bir yerlerden
    Gözlerimden oluşan bir deniz var
    Sesin, kalbime âşık paranoyalardan el sallar
    Dilimdeki kanayan kıyılardan giden
    Yüreğimin intizarlığında çivilenen Sen!
    Sen gittin benden kaçarak
    Çöle hasretlik gemilere binip gittin
    Yokluğunu birisinde unutarak
    Yalnızlığın dilsiz kulaklarda

    Kalbim yokluğunda münkesir
    Yüreğim sessizliğinde yıkılır bir bir
    Varlığın bana uzak
    Yokluğun daha uzak Mimelye!
    Saçlarımda bir nefes
    Sıcacık meltemler esiyor
    Senin sesini getiriyor
    Sevgililer limanına demirliyorum
    Kuru hüznümle, yaşlı sevgimle haykırıyorum

    Melodinin notalarından bir infilak
    Kalbimden senden başka bir damar geçmez
    Sesin yine bana uzak
    Ayrılıktan kalbim bir nota seçmez
    Gidişin saçlarına vuruyor, dağıtıyor saçlarını
    Sırlarını bilemem, notaların bitmez
    Dilimden çok uzak bir hayıflanıştan
    Gelseydin, ben sana sesini söyleyeceğim
    Ama ben gelemedim
    Sesin hazanlık döküyor dudaklarımdan
    Sana gelemedim, kopuyorum adaklarından

    Gülüşün müydü notaları karıştıran?
    Hüznün müydü seni bana çağrıştıran?
    Saçların mıydı ayrılığı bana hatırlatan?
    Varlığın mıydı beni yakıp yıkan?
    Yokluğun muydu kalbime düğüm atan?
    Sen miydin ilk ve son olan?
    Sesin miydi bu şiiri yazdıran?
    Sesin kalbime dört duvar
    Kalbim denizkızından alınmış bir organ
    Sesin; kalbimin çarpmalarından bir müzikal
    Kalbim, Kalbim, Kalbim!
    Sesine Ya Şef, Ya Gardiyan
    Sesin Kalbimdir Mimelye!
    Ah! Bir Bilsen...
    4 ...
  12. 942.
  13. bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
    1 ...
  14. 943.
  15. 944.
  16. sen bana ışık ver yeter 
    bende filiz çok 
    köklerim içimde gizlidir 
    gelen giden açan soran bere budak yok 
    bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan” 
    kusura bakma sevgilim 
    heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok. 
    2 ...
  17. 945.
  18. bilir misin?
    Tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
    Nöbetçiler ha gördü, ha görecek
    Parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
    Ama... Bir adım daha atamazsın.
    Uzanıp tutamazsın;
    Göz pınarlarında donup kalır hayallerin
    Planların, kaçışın, kurtuluşun
    Ve deler sevgi dolu yüreğini
    Sevgi bilmeyen bir kurşun.
    Bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin?
    Batan bir gemiye el sallayamamak,
    Oturup ağlayamamak,
    Birkaç kulaç ötedeki
    Bir tahta parçasını tutamamak,
    Nedir bilir misin?
    Sevmek nedir bilir misin?
    Bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
    Bütün benliğini sarar, ısıtır.
    Her gülüşte yeniden doğarsın
    Ve bin kere ölürsün her iç çekişte
    Nasıl anlatsam bilmem ki.
    Yani 'sevmek' işte.
    Duymak nedir bilir misin?
    Duymak, ama anlatamamak
    Çemberini kıramamak kelimelerin.
    Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
    'Seviyorum' diyememek
    Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin?
    Şair : ÜMiT YAŞAR OĞUZCAN
    1 ...
  19. 946.
  20. "Ne sen beni anlıyorsun, ne de ben.
    Ne ben anlatabiliyorum, ne de sen. Besbelli, bitecek…"

    Aziz Nesin.
    3 ...
  21. 947.
  22. Tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün
    Bir kalır uzun kitaplarda anısı çok üşüdüğümüzün. Turgut Uyar.
    1 ...
  23. 948.
  24. gece ile bence uyumludur.

    "Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar.
    Ne de şeytan bir günahı,
    Seni beklediğim kadar."

    Necip fazıl kısakürek
    2 ...
  25. 949.
  26. kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak, en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak
    madem bu dünya bile yok olacak bir gün, sevginin bitmesine insan neden üzülsün
    aşk mı kaderi kovalar, kader mi aşkı
    daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi.
    3 ...
  27. 950.
  28. eflatun sular süzülüyor aynalardan
    damlacıklarında hicranlı yüzün
    ben kapıları aldatıyorum gün be gün
    sen pencereleri
    ben denizlere bakarak martılara yalanlar söylüyorum
    sen gemilere
    sonra liman bilmez korsanlara terk edip
    ıssız adalara sürüyorsun dizelerimi
    gitmek istiyorum çakıp da kaybolan şimşekler gibi
    gel gör ki, önümde hatıralar mahzeni
    parmak uçlarımda paslı çiviler
    bütün zindanları yıkarak birer birer
    gözlerin çağırıyor beni

    gözlerin en soylu atların koştuğu bir bahar gezegeni
    çeşmelerin bakınca gülümsediği
    ırgatların göklere yöneldiği
    latince bilenlerin nergis akşamlarında
    göllere meydan okuyup
    kıyısında şarkılar dinlediği
    tutkular değirmeni

    inciterek aşk kitaplığındaki bütün harfleri
    kirpiklerinde efsane şairlerin mağrur kalemleri
    gözlerin çağırıyor beni
    kaşlarının cilveli bir ahu gibi
    ömrümüze düştüğü günden beri
    köleleri ağlattın ey sevda semenderi

    adı konulmamış yıldızlardan koparak
    vadilerde biriken yalnızlığım
    kalbimi avuçlarına almış
    tutuyor sana doğru

    çölde bir kuyuya mı bırakayım ellerimi
    geceye otağ mı kurayım buzullar ortasında
    ne yapayım bilmiyorum ey acılar bedesteni
    biraz ateş ve hüzün
    biraz köpük ve leylak
    gözlerin çağırıyor beni

    gittim son ışığından bakışlarının
    kırdım kanatlarını bin bir gece masallarında
    zümrüdüanka kuşlarının
    şimdi nasıl da yürüyorum dağlara karşı farkında mısın
    umursamıyorum boğazımda düğümlenen yolları
    bulutları susturuyorsun söylemesinler diye
    turnaların toprağa dökülen eşsiz definelerini
    damıt kalbini kuşkulu yokuşlardan
    kurtul karanlığından fotoğrafların
    her köşede ısırgan edalı kan evleri
    her menzilde leylayı küçümseyen kaktüsler
    ne seni görüyorum hayatın boşluğunda
    ne de son anlarında resmini büyütüyor
    yokluğunla savaşan intihar temrinleri

    gizlenme ardına fesleğenlerin
    bahaneden bıkmıştır bezirganlar, mevsimler
    yüzeyde ve sancılı haykırışlar uğruna
    derinden ve telaşsız bir uyanıştır şiir
    bu yüzden zehre batmış urganlar gül kokulu
    bu yüzden gözlerine ayarlıdır saatler

    o öpüp okşadığın yaprak akkorsa şimdi
    kim bilir hangi zaman gönlüme uğramıştır
    kollarına aldığın mutluluk servileri
    bana dokunduğunda sessizce ağlamıştır
    simyası bozulduysa dilimin, kelimeler
    bir volkandan geriye kalan ırmaklar gibi
    bilinmez ki nereden akmıştır yüreğime

    geçerek en azılı köprülerden, duraksız
    varmak için sevdanın tükendiği ülkeye
    duygularına ölüm yüklüyorum ömrümün
    yaklaştığım her sahil tutuyor ellerimi
    mor bir yangın, hercai dalgalar, kum taneleri
    çakallar iniyor dağlardan apansız
    ardımsıra gölgeler, gökkuşağı
    rengarenk uçurtmalar gibi kaplıyor göklerimi
    gözlerin çağırıyor beni

    oysa ben hiç görmedim dünyada gözlerini
    takılmadım engellerine nilüfer bakışlarının
    bir ses beklediysem yankılansın diye evrenimde
    kalbinden benim adıma
    sevdalı bir vuruşun özlemiydi süsleyen
    sokaklarımı, şehirlerimi
    gözlerin çağırsa da beni
    çağırmadan kalbin çatlayan gözlerimi
    görmeden ellerinde hangi toprakların yayılıp
    hangi tohumların yeşerdiğini
    tutunmayacağım zamana dilenci gibi
    hala uzaklardan işaret parmağıyla
    gözlerin çağırsa da beni
    gidiyorum; adımlarım yaz kurdu, güz kefeni.
    1 ...
  29. 951.
  30. "Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya
    Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun
    Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık
    Hep böyle istiyorum, ayıp değil ya
    Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum
    Bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde
    Ve yollarda ölü baykuşlar bulduğum
    Bir ölünün günü boyayan renginde
    Çürük evler bulduğum, içleri sonsuz kayalar
    Kayalardan dondurmalar sorduğum
    Ben, yani Yakup, Yakubun hiç çağrılmamış şekli
    Kim bilir ne diyordum"
    * *
    3 ...
  31. 952.
  32.    Sus, kimseler duymasın,
       Duymasın, ölürüm ha.
       Aymışam yarı gece,
       Seni bulmuşam sonra.
       Seni, kaburgamın altın parçası.
       Seni, dişlerinde elma kokusu.
       Bir daha hangi ana doğurur bizi ?
    3 ...
  33. 953.
  34. bütün kışları yıkıp üstüne
    bir yaz akşamında
    adı özgürlük denilen her ne varsa
    kendime sunacağım
    ve seni affedeceğim yağmurlar yağarken..

    sigaralar söndüreceğim ruhunda
    annelerin ağıtları gibi
    ayrı düşmüş sevdalar gibi ezelden
    ve bitmeyen ömürler varmış gibi sahte
    onca ruhsuz ruhun acısını çıkarır gibi
    sende söndürüyorum ateşini
    intikam alır gibi tüm dünyadan

    ve gidiyorsun
    bitmeyen masallar bitiyor
    okunmamış şiirlerin ahını alıyoruz üstümüze
    ayrılıklara dâhil sevdalara hüküm sürüyoruz
    sonra sen gidiyorsun
    ve kalıyorum öylece boşlukta
    çiçek açmayan bahar gibi, deniz olmayan şehir gibi
    ağlıyor gibi adam,
    yeryüzüne meydan okuyor gözlerim
    senin sevdiğin ahu gözlerim..

    belle mademoiselle- 1.2.2014
    2 ...
  35. 954.
  36. yine uyurken murathan munganla geceyi sonlandıralım.

    bir bakmışın ben yokmuşum tren raylarında
    sevme beni boş vagonlarda
    soğuk gece isli gökyüzü derin bir ses
    ah sen yoksun, afilli postalarda

    güvercinler mi yalnız geceler mi
    belki yangımım
    suskunum

    bir uskumrunun telaşında
    dalga dalga her hücrem
    dur gitme
    gitme
    2 ...
  37. 955.
  38. başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
    yaprakla yağmurun aşkı meselâ
    kim olsa serpilen coşturuyor bizi
    imreniyoruz başkalarının mahvına.
    yağmur mahvoluyor çarparak
    kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
    yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur
    silkiniyor vuran her damlayla.

    başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
    bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
    aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
    ilk önce damarlarımızda duyduğumuz çağıltısını
    uzak iklimlerin
    kokusu gitmediğimiz şehirlerin
    önceden bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
    sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz
    Bize ait olan ne kadar uzakta!

    (bkz: ismet özel)
    (bkz: sebeb-i telif)
    2 ...
  39. 956.
  40. gözlerimi açmak
    sabaha

    bulutları seyretmek
    güneşe

    renkleri ile günün akması
    akşama

    her gün içimde doğman
    geceye

    kırılmış dal uçlarımda ışık
    sana.

    Turgay Uçeren.
    3 ...
  41. 957.
  42. Aysel git başımdan, seni seviyorum.
    2 ...
  43. 958.
  44. 959.
  45. geceye turgut uyar ile başlayalım.

    sevmek bin türlü kabahat
    bir kahve falı hayat
    bayat

    yorulmak son deminde uçurumun
    soyun gözlerin çıplaklığında tenin
    vur beni
    ellerden sor beni

    edit:arkadaşlar artıladınız sağ olun ama bu şiir bana ait. turgut uyarla alakası yok.
    4 ...
  46. 960.
  47. umit yasar oguzcan-insan bir kere ölür.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük