bir şehir ansızın kaçar ellerimden;
ey gece! haşır neşiriz şimdi seninle;
bugün bahar değil
bugün güller açmayacak
daha neşeli olmayacak kadınlar
ağlaması kesilmeyecek bebeklerin
sen kucağında okşarken
güneşin saçlarını;
ben yüreğimin harap mahzeninde
gömülü kalacağım
bir tutam şiir ile.
şimdi nasıl sabah olacak;
ah anılar! tanrı bilir anılar,
yalınayak düşlerimizden
ve kaçamak bakışlarımızdan
sıyrılamayacaklar
ölümün rengi gözükecek şafakta
ey gece! bu hüzün saltanatı
al düşlerimde ki karboyu beyazı;
kirli sakallarımda bir iz bırak ellerinden
al bu terki diyarı ansızın kaçır;
saçlarıma dokunsun tanrının elleri
bir şafak ki turnalardan
ölümün tam 12 mil ardından!
bir şafak ki sabaha dek
çatlatacak meraktan!
beni kurtar bu hüzünden gece!
al ellerimi kavuştur ellerine
koy yüreğimi masaya;
sızlayan gözlerimi bırakma sakın!
rengimi sal gökyüzüne;
yarımasırlık düşlerimi sök benden!
o hiç göremediğim gülümsemeni bahşet;
al bu şiiri,
benden esirgediğin gökkuşağını unutma!
ama kurtar beni bu hüzünden..
Şehirlerarası gerçekleşen bir yolculukta sığmakta zorlandığım bir koltuğun içinde akan burnumla cebelleşirken eve dönüyor olmanın huzurunu iliklerimde hissediyorum.
...bana en çok koyan şey, bu bok yuvası dünyadan ayrılırken elini tutup gözlerine bakamayacak olmamdır. muhtemelen ellerini tutup gözlerine bakan ve saçının kokusunu hücrelerine kadar çeken bir başkası olacak! belki beraber olsaydık seni çok daha fazla sevecektim ya da hayal kırıklığına uğrayacaktım. belki hayalimde yarattığım kadını sende mevcudiyetlendirdim ve muhtemel mutsuz olacaktım.yine de hep alttan alta ''ben seninle mutsuzluğa da varım'' mesajını veriyordum ya sana... evet isterse sonunda hayal kırıklığı olsun tenim soğurken teninin sıcaklığıyla ısınmak isterdim.
Hani bir çizgi vardır hayatta yapabilmekle yapamamak arasın da, güçlü olmakla güçsüz olmak arasında, mutlu olmakla mutsuz olmak arasın da ve bunların tam ortası vardır hani şuan tam da ordayım! Korkuyla tereddüt hislerine hapsolmuş gibi yapabileceklerinin farkında olup amalar arasında gidip gelmek, çok saçmadır dimi işte bu saçmalığı yaşıyorum şuan da...
her gece defalarca ve devam eden her gece defalarca defalarca öleceğiz,sonra gün doğacak ve biz tekrar yosun tutmuş bedenlerimize dönüp küf kokulu odalarda geceyi/ölmeyi bekleyeceğiz.
Bir gun yağmur hafif hafif islatirken cebeci kampusune yuruyup orada oyle bir huzurla insanlari izlemiş bolca düşünmüş muzik dinleyip sigara içmiş ve bankta islanarak sabahlamistim.kendimi erzurumda olduğum kadar mutlu ve huzurlu hissettiğim tek gündü.