"-seviyordum be abi!
+nasıl seviyordun, hidayet?
-deli gibi be abi! gün onunla ağarıyordu. ben susam helvası satarım abi gündüzleri. cebin de mis gibi simit kokuyor abi. gün onunla ağarır; onunla kararırdı. bir dakkam yoktu onu düşünmediğim. abi, rüyada gbi yaşardım. her laf gelir gider ona dayanırdı. insanlar bana bir laf söylerdi. o ne cevap verebilir, diye düşünürdüm. bir şey alacak olsam o alır mıydı acaba, derdim. bir şey yesem içime sinmezdi. biri yol sorsa o gösterir miydi diye kafama sormayınca ve içimde o yol göstermeyince aptal aptal bakardım. bir güzel şey görsem ona göstermezsem, gösteremediğim için zevk alamazdım güzel şeyden."
Sana kızgın değilim, kırgın da…
Bitmesi gerekiyormuş ve bitti, hepsi bu. Üzülmedim değil, hala canım nasıl yanıyor bilemezsin. Biliyorum ki böylesine derin bir acının nedeni, tarifsiz bir mutluluğun bitmesiydi.
Her şeye rağmen, hayatıma uğradığın için çok teşekkür ederim…
Kişinin benliğini kırmanın birinci şartı, sopalarla dövmek değil, sahip olduğu adı reddetmekti. Sonra da yeni bir ad koymak. Sahip, ad koyandı. Evcil hayvanına ad veren bir çocuk ya da sırf kendilerine göre doğuda diye koca bir coğrafyaya Doğu diyen ve bu adı orada yaşayanlara da kabul ettirmiş olan Amerikalı ve Avrupalılar gibi!
her sene bu vakit en turşuluk lahanları alı ,sirkeyle kurardık turşumuzu.kaya tuzu kullanmak,içine sarmısak,biberiye atmak,suyunun 43 derece olması ince noktalarıydı turşuculuğun.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1341710/+
Gözlerinden öperim.
O güzel burnuna yıldızlarca öpücük
Ne kitap adam görür ne başka cihan senin gibisini kadın.
O güzel gözlerinden tekrar öperim
Tekrar.
ögrendigimi sandigim ne cok yalan var. Bunlari da sonradan fark ettigimi sandim. Sanilarimin bilgi olmadigini da ogrenmeye basladim. Ögrenmeye basladigim da yalandi. Ögrenmenin kendisi de... Yalanin yalan oldugunu söyluyordum ya, bunu da bildigimden emin degildim.
daha çıkmamış bir kitaptan diyelim
En yakın arkadaşım son üç yılını yaşam ünitesine bağlı olarak geçirirken ben yeni ailemle mutlu olarak yaşıyordum. O’nu hiç aramamıştım. içimdeki kendime olan öfkem birikmişti, suçlu hissediyordum. Yağmur başlamıştı, yüzüme çarpan yağmur damlaları ile göz yaşlarım birbirine karışmıştı. Şimşek sesleri artık kulağıma öfkemin sesiymiş gibi geliyordu.
1. Önerme: Eğer hala nefes alıp verebiliyorsan, hayatta bir şeyleri değiştirebilme şansın var demektir.
2. Önerme: Hala nefes alıp verebiliyorum.
Sonuç Önermesi: Hayatta bazı şeyleri değiştiremem!
Günlerden bir gün tan kızıllığında kalktı ve güneşe bakarak ona şöyle seslendi : Ey büyük yıldız, aydınlatacak bir şeyin kalmasaydı yazgın ne olurdu? On yıl var ki buraya, mağarama çıkıyorsun. Eğer, ben, Kartalım ve yılanım olmasaydık, ışığından ve yolundan bezerdin. Fakat biz her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık ve bunun için seni kutsadık.
Nietzsche - Böyle Buyurdu Zerdüşt.
"We shall not cease from exploration
And the end of all our exploring
Will be to arrive where we started
And know the place for the first time." (t s eliott)
.
.
.
"... Mock not the flood of stars, the thing's to be." (Ezra pound)
Çevirisi:
"Keşfetmenin peşini bırakmamalıyız
Ki tüm bu keşiflerimizin sonunda
Başladığımız yere varmış
Ve o yeri ilk defa anlamış olacağız."
.
.
.
"... Yıldız seliyle alay etme, tüm mesele olmaktır."
"Kıskançlığın yeteneklerinden biri de, dış gerçeklerin ve duyguların yüzlerce tahmine açık, bilinmez şeyler olduğunu bize göstermesidir sırf aldırmadığımız için olayları ve insanların ne düşündüğünü tam olarak bildiğimizi zannederiz ama kıskanan bir insanın öğrenme arzusuna kapıldığımız andan itibaren, hiçbir şeyin açıkça seçilmediği, baş döndürücü bir kaleydoskopun ortasında buluruz kendimiz."
"Bütün vaktini yanlış birtakım küçük tahminlerde bulunmakla geçiren kıskançlığın gerçeği keşfetmeye gelince ne yoksul bir hayal gücü sergilediği şaşılacak şeydir"
Elbet sana da bakacağım. Kaşlarını çatıp dudaklarını ıslık çalar gibi uzattığın zaman. Gözlerini kaldırdığında birbirimizi göreceğiz. Biliyorum mavi gözlüsün.
Yılın en güzel kızını seçmek ya da perşembe pazarındaki en ucuz domatesi bulmak değildir onların derdi. (Bu yüzdende her zaman sevilen kişiler değillerdir!) Filozoflar böyle geçici ve gündelik şeylere yan gözlerle bakarlar sadece.
Sofie'nin dünyası-Jostein Gaarden
En tehlikeli kelime nedir Olric?
Ama'dır efendim bana göre.
Neden Olric?
Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, "seni seviyorum ama." gibi.