kitabıda diziside gayet güzeldir. fakat izleyiciler diziyi, savaş, kılıç, bıçak ne bileyim böyle hep bir aksiyona yorumluyorlar. aksine dizi bir siyasi bir mücadelenin konu ettiğidir.
Yeni bolumleri basladigimda nasi bi ruh hali icinde olacagimi merak ettigim dizi. Targaryenimi gormek icin ilk bolume bamarsam zaten devami gelir diger bolumleri izlemeden duramam vizeler finaller yalan olur. yazin da sıkıntıdan patlarim
şimdi ismini hatırlayamadım ama gece bekçileri yabani bölgede bi eve sığınıyorlar. orada jon'un şişman arkadaşı bi kıza yavşıyor. işte o hannah murray! bayılıyorum o kıza. ayrıca jon'u yabanıllara götüren kızıl kız da hoşuma gitti. kesin ingiliz. aksandan çıkarttım. ingiliz olmasa bile en az iskoç. sonuçta birleşik krallık.
dişe dokunur dizidir vesselam sonuçta hbo. fakat millet tarafından ne kadar çok benimsendiğine şaşırmamak elde değil.sokaktaki çocuğa sorsan "ah şu khalesi yok mu çok güzel abi ya" diyor.anlayamadım. (bkz: lost çok bozducular)
dizi izleme aktivitesine "prison break" den sonra keyif alacak dizi bulamadığımdan ara verdiğim süreçlerde
çeşitli dizi tavsiyelerine maruz kalsam da, baskılara dayanamayıp 2 sezonunu birden indirmiş oldugum tek dizi kendisi.
gel gelelim hala "ha bugün ha yarın" diyerek bir türlü başlayamadım.
adını sol frame'de bu saatte görünce arkadaşlarımın: " bu çok güzel ama izle artık şunu" diye beynimi yediği
anlar geldi aklıma. dayanamıyorum artık bu eksikliğe!
-millet ne güzel diziden bahsedıyor ben eksikliğimden!-
utancım haykırıyor artık! tamam!
o utanca:
"hemen başlıyorum izlemeye!" seklinde cevap verdiğim, tepkilere bakınca da:
son ayların en beğenilen dizisi sanırım" dediğim dizi!
dizide önünüze bambaşka bir dünya konuluyor.ama şunu belirtiyimki dizinin karakterlerinin akrabalık örgüsünü hala çözemedim.resmen dizide birbiriyle uzak yada yakın akraba olmayan karekter yok.