yıllardır bir darboğaz edebiyatıdır yapılır galatasaray üzerinden... ama nedense bu darboğaz bir türlü çözülemez. buna ilişkin adımlar atılamaz. parlak fikirli yöneticiler son aşamada tuttu madem para bulamıyoruz, biz de futbolculara verdiğimiz paralardan kurtulup tasarruf edelim bari dediler... ve yine bu parlak fikirli zatlar mondragon gibi iyi bir kaleciyi gönderip kaleyi orkun'a emanet etti.. şimdi futbolcular kaleciye güvenmiyor... tomas'ı, necati'yi, emre aşık'ı alelacele gönderdiler. neymiş tasarruf edeceklermiş... carrusca'yı bir türlü elden çıkaramayıp, sonra bir de bouzid'e boş yere para verebilen bu akıllı yöneticiler, feldkamp dedenin çılgın tercihlerine de evet deyip durdu. takımın iç huzurunun olduğunu kim söyleyebilir.
takım yaptığı onca transferden verim alamıyor.. üst düzey bir yabancı futbolcu alamıyor, stadını yıllardır yapamıyor.. avrupa'daki ismini ve cismini canaydın döneminde yitirdi. tasarruf edebiyatı yapanlar, vizyonsuz yöneticiler böylesi büyük bir markayı dibe vurdurdu yazık ki... takım ligde de son haftalarca ciddi düşüşte, toparlanabilir mi bilinmez... ama böyle giderse şampiyonluk çok zor...
galatasaray ile ilgili yorum yapan arkadaşımız febe hakkında yazığımızı copy paste ile bu entry ye girmiş.
e bu durumda bu sebeplere hayalgücü eksikliği ve kendini ifade edememekte eklenebilir.
(#3071461)
2-başarıları kabul eder,alkışlarız.6-0 da bile. ama rakipler 5-1de kaçar.
3-paranın sAadet getirmediğini bilirler.zira harry potter yazarının ingiltere kraliçesinden, chelsea'nin liverpool'dan daha fazla parası var. Hangileri daha büyük sizce?
4-avrupanın kralı olduğunu bilirler. ne kadar eskide olsa. büyük iskender gibi..
5-ömer çavuşoğlu gibi galatasaray bayrağına kolunu sokan yöneticileri yerine,fenerbahçe formasıyla poz veren adnan polat gibi bir yöneticileri olduğuna sevinir. yöneticileri her kaybedişten sonra "türkiye kupasına paf takımla çıkıcaz" demez.
Türkiye'deki 15 milyon taraftarıyla birlikte Avrupa çapında 33 milyon kişi tarafından sevilen futbol takımımız. Ayrıca avrupa'da 126 milyon kişi tarafından tanınmaktadır.
kendi taraftarları dışında kimse tarafından sevilmeyen spor kulübüdür.
sebepleri:
1. kendilerini dünyanın sahibi sanmaları,
2. kimsenin başarısını kabul etmemeleri,
3. paranın ne oldugunu bilmemeleri ,
4. kendilerini avrupanin en büyük kulüplerinden biri sanmalari ,
5. adnan polat gibi bir yöneticiye sahip olmaları, ayriyetten neydi onun adi bir yönetici vardi caykur rize baskanini arayip ortaligi bulandiran rize baskani benim can ciger arkadasim diyen , daha sonra da rize baskani tarafindan ben onu hic tanimiyorum diye göt edilen ; iste öyle bir yöneticileri olmasi.'' He simdi hatiladim hazinedaroglu ahlak timsalidir.''
6. futbolcularının kendilerini kral sanmaları ( bunu bende anlamadim)
(örnekler çoğaltılabilir)
Yıllar öncesinden süregelen geleneği bozmuş takım şöyle ki; gelenek, galatasaray çok formunda, yurt içinde, yurt dışında başarıdan başarıya koşmaktadır, fenerbahçe ise üst üste yenilgiler takım içi huzursuzluklarla boğuşmaktadır, bu sırada bir galatasaray fenerbahçe maçı olur, maç fenerbahçe'nin galibiyeti ve istikrar kazanmasıyla, galatasaray'ın ise çalkantılı bir döneme girmesiyle son bulurdu. Ancak bu sene önce leverkusen hezimeti, arkasından kasımpaşa maçı taraftarın sezon başından beri bir inip bir çıkan sinirlerini taşırma noktasına gelmişti. 92. dakikada ümit'in golü olmasaydı şu an ne hakemi, ne kırmızı kartlari, ne de volkan'ı konusuyor olurduk, konuşacağımız tek kişi kalli olurdu ama enteresan şekilde galatasaray kötü gidişin önüne geçti, muhtemelen başarılı fenerbahçe çalkantılı bir döneme girecek. Hatta ilk maçta ezici bir üstünlükle geçtiği sevilya karşısında maalesef kaybedecek.
günler sonra gelen edit: Nasılda çürümüş bir teoridir yarabbim sevilya karşısında kaybedecek dediğim fenerbahçe yarı final kapısından döndü, çıkışa geçecek dediğim galatasaray teknik direktörsüz kaldı. silmiyorum ki ibreti alem olsun.*
büdüt:teorim bir şekilde de olsa gerçekleşti, iyi ki silmemişim. *
leverkusen hezimeti ve kasımpa$a $oku ile beklenen feldkamp'ın eseri olacak çökü$e giren galatasaray'ın bu kötü halini zar zor kazanılan bir türkiye kupası çeyrek final müsabakası kapatabilmi$ gözüküyor,gerçekleri yani galatasaray' ın inanılmaz dü$ü$ünü engelleyemez fenerbahçe galibiyeti..bu kötü gidi$at sürecek hızla..pazar günü oynanacak bjk-gs derbisi ile 3 günlük pembe tablo bu takım için tekrar son bulacak.alt tarafı türkiye kupası idi ,sahanızda oynanıyor maç ve kar$ınızda o gün kar$ılarında kötü bir fenerbahçe vardı, kötü bir oyunla bile kazanabilecek 10 ki$ilik fenerbahçe vardı taa ki gökhan gönül atılana kadar.ve son dakka zar zor gelen balık diye tabir edilen gol.amaçları bir$ekilde feneri yendik demekmi$ galiba.galatasaray futbol takımı gittikçe dibe vuracak,bunu göremeyecek kadar kör galiba bu takım,ve taraftarı.$ampiyon olmu$casına abartı bir sevinç abartı bir duygu..etrafıma ve galatasaraylılara bakınca çok $a$ırıyorum..
her ne kadar zor bir dönem geçirse de, kısa zamanda toparlanacağına inandığım takımım. özellikle başkanlık seçimlerinden sonra üzerindeki ölü toprağını atacaktır.
yenildiğinde daha bi sevdiğim takım. en azından başka takım taraftarları bizim duygularımıza gelip ortak olmuyorlar. sadece üzülenler gerçek Galatasaraylılar oluyor. Bazen yalnızlık iyi gelir, kafa dinlemek falan.
Galatasaray Avrupa'da yenince zaten herkes Galatasaraylı oluyor.UEFA Kupası var, Süper Kupa var gelin mi bayrak sallamaya. Sizi gidi fırsatçılar sizi.
"bence, galatasaraylılık din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. galatasaray işte bunun için tercih edilir ve bunun için her zaman galatasaray'lılığımla gurur duyarım" demişti metin oktay bu camiayla ilgili düşüncesini açıklarken.
birebir altına imza atıp kalbime mühürlediğim ekoldür galatasaray.
galibiyeti, mağlubiyeti, ne olursa olsun, hayatımın sonuna kadar yanımda taşıyacağım eşim, vücudum elverdikçe nerede olursa olsun beraber olacağım, düşüncelerimin hep büyük bir kısmında varolacak camiadir.
yüzyillardır gelen geleneğin sonuna dek devam edeceğini hep hayal ettiğim, ölene dek vazgeçilemeyecek olandır.
din gibi mezhep gibi bir şeydir. gercekten sevilirse acısı can yakar, sevinci göğe yukseltir.
ve kendisi için de hep dediğimiz gibi; "nasıl bu milletin tacıysa yıldızla ay, sen de yüksel arşa kadar şanlı galatasaray."
her zaman en yüksekte olacağını, her zaman en yükseğimiz olacağını biliyoruz.
bu camianin, yani senin mümessilin olarak senin sahip olduğun tarihe, geleneğe, ruha hep sahip olacağıma, karakterinde varolan her özelliği sonuna dek koruyup savunacağıma soz veriyorum.
dün uzun zamandir kendisinden utanmami saglamis takimim, ama gs liyiz gs li kalacagiz. napalim, böyle günler görmekte varmis. sabir zaten gs taraftarinin en büyük özelligidir. önemli olan ders almak. camianin dersini aldigini zannediyorum.
tanım:türk futbolunun 100 yaşını devirmiş üç delikanlısından biridir.
bir insan neden galatasaraylıdır? başarıları mı uefa ve süper kupa'ya sahip tek türk takımı olması mı stadı mı parası mı pulu mu... nedir? benim için bir insanın galatasaylı olma nedeni birbirine en yakışan o iki rengin bir arada bir yerde görülmesidir en başta. sami yen'de, ellan road'da, parken'de ya da sokakta maç yapan küçük bir çocuğun üzerinde. budur benim galatasaraylı olma nedenim. pardon '''gerçek galatasaraylı''' olma nedenim. galatasarayım şimdi senin evlatların sana küs. niye? çünkü sen dün leverkusen'den 5 gol yedin daha da önemlisi sen bu sene için uefa defterini kapattın. 2007-2008 uefa kupası şampiyonu galatasaray ümidimizi boşa çıkarttın. eee zaten kaç senedir fenerbahçe'yi kadıköy'de de yenemiyorsun. bu işte senin evlatlarının senden nefret etme sebepleri. dünden beri allah belanı versin galatasaray diye bela okuma sebepleri de. çünkü sen senden ağızlarından salyalar akarak başarı bekleyenlerin tüm ümidini boşa çıkarttın. çünkü sen bu sene için avrupa'da başarılı olmadın. ama şu anda sana ağızlar dolusu küfür edenler unutuyorlar galiba galatasaraylılığın ne olduğunu. yensen yenilsen kalbim hep sneinle tezahüratının sadece yensen ksımıyla ilgileniyorlar onlar şimdilik ama sen kupada fenerbahçe'yi elediğin zaman unutulacak bunlar. yine başlayacak hehehe oğlum budur işte galatasaray muhabbeti. ama unuttukları bir şey var. üzülme aslanım, futbolumuzun en başarılı abisi üzülme geçecek bunların hepsi geçecek. sen ki bu taraftarlara imkansız diyenler mutlaka yanılır sözünü ezberletmiş insansın. ve biliyorum ki sonunda iyiler mutlaka kazanır.
her uefa kupası sahibi gibi,her dünya kupası 3.sü olan milli takımlar gibi dü$ü$ü son safhaya getirmi$ takım.dünya kupası 3.lerinin ve uefa kupası sahiplerinin kaderidir bu.yalnız türkiye veya galatasaray için geçerli değil.istatistiklere ve tarihlere bakarsak daha iyi anlayabiliriz.dünya takımı olmak sürekli ba$arı ister,sürekli ba$arı ise,üstüne koymak ister,ama galatasaray o dünya karması olan kadroyu bozdu futbolcularını sattı yerlerine aynı kalitede futbolcu alamadı neyi tartı$ıyoruz ki?ne bekliyorduk ki ?ajax gibi sırf alt yapıdan çıkan futbolcularla oynayıp $amp.ligi kupasını mı almayı bekliyordunuz.futbol artık endüstridir,bir takımda dünya çapında yıldızın yoksa,hadi varsa kulübede oturtursan,oturtanı kulüpte tutarsan,kulüpte tutanı yönetimde tutarsan , e olacağı neydi..
bu takımda artık bir şeylerin değişmesi gerekiyor. bilmiyorum yönetim mi teknik heyet mi bazı futbolcular mı kim olur bilmiyorum ama(belki de hepsi) artık birilerinin elini taşının altına sokması gerekiyor, bu sezon belki şampiyon da olabiliriz ama ne önemi var ki zihniyet değişmedikçe geçici başarılarla avutulmanın anlamı yok. klüp borç okyanusu içinde yüzüyor ve hala aynı teraneler aynı söylemlerle insanları kandırıyorlar başka bir halt yaptıkları anasını satıyim.
her takım gibi başarısızlıkları olan takım. 2000 yılından falan bahsedip 8 sene öncesine dönme gibi niyetim yok. sonuçta yaşandı bitti.
ama anlamıyorum galatasaray'ın başarısızlıklarıyla sevinenleri. işinize baksanıza kardeşim, gitsenize tribününüze, hoparlörle desteklenmiş ıslık yerine bir kaç tezahurat yazsanıza. bakın takımınız ilk defa güzel birşeyler yapıyor, alkışlasanıza. işte bu yüzden başarısızlık ayırdır, çapsızlık ayrıdır. hala sevilla maçı sonrası, galatasaray'ın uefa kupasına tesadüf demeye getiriyor yöneticileri. ulan gidip sarılsana futbolcularına, öpsene alınlarından. biraz çapınız olsun be. ne yoksa, içeride prim muhabbeti mi yapılıyor hala?
merak etmeyin, çok üzülüyoruz ama biz hala lucescu mağrurluğundayız. yeni genç metin oktay'ların terli sırtına ceketlerimizi asmayı biliriz. çünkü biz mağlubiyeti de, zaferleri de yaşamayı sizden çok daha iyi biliriz.