Seyahatname'de Evliya Çelebi istanbul'un her yerinden görünmesinin yanında çok uzaklardan da görülebildiğini söyler. Hatta Keşiş Dağı'ndan (Uludağ) bakıldığında görülebileceğini belirtir. Doğru mu yanlış mı Evliya bilir.
ilk gitmeden önce aşırı merak ediyordum ama içimde hep bir korku vardı ya hayallerim gibi olmazda üzülürsem diye ama tamda hayal ettiğim gibi o gizemi ve asaleti ile karşıladı beni resmen istanbul'un heryerindeyim ama yapayalnızım der gibi bir havası vardı. O yüzden aşığım sana Galata.
Galata kulesi ,namı değer yangın kulesidir.şehirdeki yangınları gözlemlemek için yapılmıştır. Uzun mimarisi kısaltılmış ,şuan üst mimari kısmı kesilmiş şekilde durmaktadır .
Duyduğumda şaşırdım valla burası bir zamanlar hapishane olarak kullanılıyormuş. Başka yer mi kalmadı acaba. Bir zindan olarak en son kullanılacağı yerdir bence kule.
Belli bir katina kadar asansorle cikilip belli bir katindan sonra tabana kuvvet merdivenle cikilan tarihi kule. Istanbulun en guzel manzarasini gorebilecek olmaniz sebebiyle her daim kalabaliktir.
en çokta hemen altındaki merdivenlerde değişik ülkelerden gelmiş insanlarla bir iki bişeyler içmek, sokak müzisyenliği yapan arkadaşlarla topluca her dilden şarkılar söylenebilen, sosyalliğin kalitesini yükseltmiş bir ortam bazı ipsiz sapsız kişiler tarafından sabote edilebilsede genel olarak güzel hatıralar biriktirebileceğiniz bir yer.
kulenin tepesine tırmandığın kişinin hayatı boyunca senle olma ihtimali varmış diyorlar, bence hurafe birlikte olacak insan bir binanın 4. katında da, bogaz köprüsünde de, bodrum katında da seninle beraber olabilir eğer gerçekten istiyorsa. kuleye tırmanmaya gerek yok yani.
1500 yıl önce gemiciler için fener kulesi olarak yapılmış.Sonra başka biri eline geçirmiş esirler için zindan yapmış. Esirler bırakmış kendini gövdesinden o içine atmış. Başka biri yangın kulesi yapmış. Yangın habercisiyken iki kez cayır cayır yanmış yine yıkılmamış. Biri gelmiş rasathane yapmış. Deprem habercisiyken iki deprem görmüş yara almış, yıkılmamış... Bir fırtına çıkmış kubbesi uçmuş. Beş savaş görmüş 15 yara almış, yıkılmamış... (bkz: şafak pekdemir)
ve derler ki oraya çıktığını ilk kişiyle evlenirmişsiniz...
6 Haziran 1973
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden Kendini bir anda bıraktı boşluğa Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu
Bir adam benim oğlumdu..
...
Ümit yaşar oğuzcan.
Normalde benim için nedensiz bir mutluluk kaynağı olan bu kule yukarıdaki dizeleri hatırlamamla sahip olduğu anlamı birden yitiriverir her seferinde.