g3fs13h056 numaralısını bulursanız; hiç sekmeyen, hiç teklemeyen bir bayanla nişanlanabilirsiniz. kendisi ağırdı mağırdı* ama çok iyi karıydı. kurma kolu ilk zamanlarda biraz ağır gelebilir ama yapılan ön sevişmeler ile bu sorun kolaylıkla giderilirdi. doğum tarihi: şubat 1971'di. dolayısı ile benden yaşlıydı ama işi biliyordu. bu nedenle performansı mükemmeldi. çok tatmin etti çok... *
Asker arkadaşlarım ne yorum yaparlarsa yapsınlar terör ile çatışma dışında modern çağda tamamen türkiyeye savaş kaybettirecek silahtır. çünkü asker kardeşlerimin işi çatışmaktır. ince detay silah değil...
neden hiç sevmem ben bu silahı? çünkü bunu yiyen kişi yüzde 90 ölür... benden sebep ve o sebebi anlamak için detaylı açıklama beklemeniz doğrudur ve anlattığımla tatmin olmazsanız bildirin, açıklayacağım.
şimdi neresi kötü bu yüzde 90 öldürmesinin diyenler olacaktır. biz terörle mücadele ederken bu gerçekten üstün performans ve avantajdır. ama ya savaşa girersek?
diyelim ABD ile savaşa girdik(en çok kurgulanan sahnelerden biridir...) biz bir asker vurursak o adam yüzde 90 toprağa gidecektir ama bizim "silah uzmanı oldum" zanneden tiplerin sövdüğü 5.56 milimetrelik mermiler bize gelirse ne olacak?
tam 5 kişimizi bizden alırlar...
çünkü kurşun yiyen asker muhtemelen ölmeyecektir ve çatışamaz duruma da gelecektir. (gitti 1 kişi)
onu hastaneye kim götürecek?(2. kişi)
onun tedavisi, hasta bakımı refakati???(en iyi ihtimalle 2 kişide burdan...)
ha tabi tıkanan sıhiye hastane ve sağlık ocaklarının yarattığı kaosu bilemem. hele yanımdaki silah arkadaşımın ölmek yerine acı ile inlemesini duymak bana ne yapar hiç bilemem...
2.ci sevmeme sebebim şudur; g3 400 metreyi katlar geçer.
iyi de 400 metrenin ötesi keskin nişancı menzilidir zaten. ne yapcan? bi yandan siperlere dalıp bir yancan keskin nişancılık mı?... yine m4 kazandı...
son nokta ise bu; g3'ün dipçik ergonomisi kötü ve (bkz: kalibre)si yüksek olduğu için karşıdaki hedefi taramaya kalkarsanız ilk atış ayağından, 2.si atış kafasından 3. ve 4. atışlar ise engin göklere... ama m4a1 o kadar hafiftir ve şahlanma o kadar azdır ki bütün şarjörü de bitirsenizde(acemilerin en çok yaptığı hareket) giden mermilerin çoğu hedef bölgede toplanacaktır...
şimdi içinden geçiren yazarlar olacak; "üstüne üstlük m4a1 suda ateş edebiliyo!"
iyi de kara piyadesinin suda ne işi olacaktır?
tutukluk sorununa gelince. bu tamamen mermilere bağlıdır. yani mke mermilerinin tutukluk oranı fazla olduğu için burada m4'ü de g3'üde yargılamak bize düşmez. ayrıca her iki silahın özellikle ve özellikle m4'ün çıkan sayısız yeni türevinde başlıca olarak bu sorun ve doğa koşullarına dayanıklılık ele alınmıştır.
türklerin en belirgin özelliklerinden birisi de saplantlı ve yeniliğe açık olmamalarıdır... g3'ten önce derlerdi ki. ne güzel kırıkkale tüfeklerimiz var ne o silah öyle? parçacı bulunmaz, mermisi taşınmaz cart curt! (silah yeni ya o zaman...)
şimdi de m4 için aynısı deniyor. ne o silah öyle g3 gibi keleş gibi parçası bulunmaz cartı bulunmaz curtu bulunmaz!!! m4 gibi bir silah envanterimize geçince de biz yine diyeceğiz ki ne (bkz: magpul masadası) ne (bkz: scar)ı gül gibi m4a1 var... ohoooo...
çok güçlüdür, ölüm makinasıdır, mermisi dönerek gittiği için; girdiği uzvun arkasından kocaman bir delik açar, tek atışta kolu, bacağı parçalar. ama artarda 2 sarjörden fazlası sıkılamaz. silah şişer, ısınır, ele alınamaz hale gelir...
5km teçhizatlı koşuda ağırlıktan tasarruf için mekanizmasını çıkardığım,görüntüsü,sesi ve gücü karizmatik olan,fakat ne zaman çalışacağı allaha kalmış eşşek ölüsü.
12 yaşında çocuk pipisi kadar mermi atan havayla soğuyup şarjörle beslenen 4 kilo 250 gr ağırlığında 20 mermi atan pkk lıların annesini ziken tek erin yakın muharebe silahıdır.
(bkz: kodumu osurtur.)
insan hakları mahkemesince yasaklanan, ama ülkemiz ordusunun hala kullandığı, namlusunun içinde yiv ve set bulunduran, hava ile soğuyan, arıza yapma olasılığı çok yüksek olan bir tür tüfek. helozonik girinti ve cıkıntılar yüzünden namludan çıkan mermi çekirdeği, isabet ettiği cisme, büyük hasarlar vererek çıkar. girdiği yer nohut tanesi kadar olurken, çıkışı bir kavun büyüklüğünde hasar bırakıcak şekil de olur.
"terörle mücadele dışında kullanılması yasak" biçiminde sikindirik palavralarla ilgisi olmayan piyade tüfeğidir. böyle bir yasak, g3 ya da başka bir silah için hiçbir otorite -nato mesela- tarafından da uygulanmamıştır.
1970'lerin başından itibaren, o zamana kadar amerikan yardımlarıyla ve ya ithal edilerek alınmış m1 garand piyade tüfeklerinin demode olması ve otomatik, caydırıcı ateş gücü, kullanım kolaylığı gibi birçok özelliği barındıran piyade tüfeği ihtyacına istinaden alımında ve sonrasında üretimine karar kılınan, hocker-koch ( b. almanya) kökenli silah üreticisin geliştirdiği otomatik piyade tüfeğidir.ne ilginçtir ki, aynı dönemlerde de yunanistan ordusu, m1'lerin yerine modern bir piyade tüfeği arayışına girmiş ve muhtemelen nato-abd'nin tavsiyesi ve oluru ile, her iki ülke de g3 'lerde karar kılmışlardır. bugün, yunan ordusunun da ana piyade silahı g3 'tür.
şimdiki piyade birliklerinin çoğunda, ayrıca deniz ve hava kuvvetlerinde de tek erin ana muharebe sihaı olarak kullanılır. haa, komandolar ve özel birlikler, g3 platformu üzerine geliştirilen hk33 ve amerikan m16 piyade tüfeklerini, famas, kns,ve benzerlerini kullanır, o ayrı.
önümüzdeki birkaç yıl içinde, yerini hk33, mehmetçik-1 gibi yeni nesil silahlara bırakacağı muhtemel olmasına rağmen yine de kaba, güçlü, ağır ve kodu mu oturtan hantal hali ile g3 efsanesi uzuuun yıllar sürer gider.
her piyadenin gönlünde yeri ayrıdır.
gitarı konserde parçaladığı için bu sebeple müziğe yaptığı saygısızlıktan ötürü malmsteen'in bir daha davet edilmediği müzik organizasyonudur. teknik bir şölendir.
berbattır hatta rezalettir, ne kadar sıfırlama yaparsanız yapın görev için araziye ilk çıkışınızda sıfırlaması yalan olur. karşınızdaki adamda keleş ve hatta m16 (ki dağdaki pkk lıların grup liderlerinin hemen hepsinde artık m16 vardır) varken elinizde g3 olduğunu bilmek bile içinizdeki özgüveni öldürür. ağırlığı yüzünden yazın dağa tırmanırken size sanki 30 kiloymuş gibi gelmektedir.
toprak yüzünden, toz yüzünden, yağmur yüzünden ve barut yüzünden bile tutukluk yapabilmektedir. bir çok askerimiz bu silah yüzünden şehit olmuştur, ne yazık ki olmayada devam edecektir.
ordumuzda dağda çarpışan asıl adamlar siz erler olmanıza rağmen size 29 yıllık g3 tüfek verilerken masa başından kalkmayan bir albaya ve yanındaki onu koruyan rütbelilere mükemmel m16 lar verilmektedir.
bazen kızıp g3 ten nefret edersiniz, bazen kırıp parçalamak istersiniz ama arazide ondan başka dostunuz ve arkadaşınız olmadığını bilir yinede mecburen devam ettirmek zorunda olduğunuz bir evlilikmiş gibi saygı duyup kör topal geçinir gidersiniz.
teslim alırken görevli rütbeli karını teslim ediyorum ona iyi bak diye teslim eder.
yere düşürdüğünüz taktirde, üzerine yatarak karıcım özür diliyorum sana giren harbi bana girsin diye özür dilettirilen bir erin en yakın Muharebe Silahı.
(bkz: harbi)
çok tutukluk yapan, çalıştığı zaman ortalığı dağıtan ilk kez kullanıyorsanız belli bir süre duyam bozukluğu yaratan silahtır. feci geri teper. sıkı kavranmaz iyi züerine yatılmazsa göz,burun çevresinde büyük hasarlara yer açabilir.
bu silahı gücünden dolayı değiştirmeyen yetkililere sormak lazım.
kardeşim bir silahın mekanizması , sökülüp takılırken bile takılıp kalıyorsa çıkmıyorsa o silaha ne kadar güvenilebilir.kim ne derse desin bu silahın mühendisliği kötüdür ve sık tutukluk yaptığı için bolca şehit verilmesine yol açmıştır.
askere gitmeyenlere tavsiyem, cuma öğlen bakımlarında mekanizmayı söküp de silahın içinde takarken (yani yukardan aşşa doğru bırakırken çok dikkatli bırakın, o deliği iyi ortalayın.sağa ya da sola yakın bırakırsanız silindirleri sıkışır ve mekanizma silahın içinde sıkışır kalır.silah kademeye gider ve başçavuştan azar işitebilirsiniz.
(atış anı değil,takılıyken de değil, sökülmüş halinden bahsediyorum)
sonuç olarak daha sökülüp takılırken bile nanelik yapan bir silah çatışma sırasında adamı ne duruma sokar düşünmek bile istemiyorum.
belki g 3 le kerpiç bir evi tarayarak içindeki teröristi öldürebilrsiniz deler geçer.ama tutuklukluk yapan nazik bir silah tabancalı teröriste karşı bile güven vermez.daha güvenilir olduğu için kalaşnikof daha iyi bence.
"tetiğe bir basıldı mı önden şu kadar arkadan şu kadar delik açıp yoluna devam eder" şeklinde bir klişeye yol açan bir uzun namlulu silah türü.
diğer bir özelliği de nato tarafından yasaklanmış olmasına rağmen türk silahlı kuvvetleri tarafından kullanılmasıdır.nato tarafından bu konuda uyarı almamış olan tsk, aynı zamanda gerekçe olarak da "silahlı faaliyetlere karşı sert bir tepki vermektir" demiştir.
sadece kabzası ile kafaya güçlü darbe vurmak, kafatasının parçalanmasına ve beynin %70 üzerinde zedelenmesine sebep olur.
ayrıca asıl adı heckler&koch olup belli olduğu üzere alman malıdır, çokça bahsedildiği gibi rus&çin malı değildir.bu lisansla mke tarafından halen seri üretimde bulunmaktayız.
dolu şarjörle ağırlığı 4,5 kg olan, 102 cm uzunluğunda namlusunda 4 yiv ve 4 set bulunan, etkili menzili 400, tesirli menzili 1750 metre olan tek erin yakın muharebe tüfeğidir (copy paste değil alınteri!). askere gidip de tanışmayan türk evladı hemen hemen yok gibidir (askerde kalaşnikof tüfek alanlar hariç). yanlış bilinen bir gerçeği geri tepme olayıdır. bu silahın geri tepmesi yoktur ama ateş sırasında namlu çok sağlam tutulmazsa yukarı kalkar ve de göz altında burunda (artık allah ne verdiyse) morluklar oluşturur ,ki omzu çıkanlar bile görülmüştür. kurma kolu inanılmaz serttir ve tek seferde çekip bırakmak bayağı bir kuvvet gerektirir. sökülüp takılması ve bakımı kolay olmasına karşın içindeki mekanizma her seferinde bozulduğu için yeniden ayarlanması gerekir. kumdan sudan çabuk etkilendiği gerçektir ama bakımı aksatılmadığı sürece tutukluk yapma olasılığı azdır (tabi çok eski modeller hariç. bunların olduğu yerde boşken patlama riski bile vardır!). çok yüksek bir ses çıkarır ve kulakları illa ki her seferinde geçici süre sağırlaştırır. insan vücüduna gidip de ufacık bir delik bıraktığı ama arkadan çıkarken parçaladığı, kola bacağa gelirse koparıp attığı ise artık hemen herkes tarafından kabul edilmiş olan bir gerçektir ve bildiğim kadarıyla nato tarafından yasaklı silahlar listesindedir (düşmanı etkisiz hale getir, öldürme mantığı. nato hümanist olmuş a dostlar!). askerdeyken nerdeyse bütün bir mesai günü omuzda taşınır ve bi süre sonra vücudun bir parçası gibi olur. bir de sürekli makine yağı kokar, bu koku her yerinize siner.
single player'da her ne hikmetse tam otomatik olan bu silah, multiplayer'da yarı otomatiktir. siz bu durumda ne yaparsınız; tepesine bir acog scope takarsınız, perk 2'ye stopping power, perk 3'e steady aim ya da deep impact koyarsınız. böylece ister uzak ister yakın mesafede kullanılabileceğiniz sağlam bir tüfek elde edersiniz. ama korkarım bu silahtan max. verim almak istiyorsanız, profesyonel bir cod4'çü olmalısınız.
ayrıca tanımı her ictimada sorulan (jandarmanın tanımı ile sorulan) tüfek. bilemezseniz cezası en az 20 şınavdan başlar, sabahın köründe azar işitmede cabası.
(bkz: g3'ün tanımı)