"demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş"
"çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer"
"çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış"
"insanın insana raptolduğu cevher."**
kirpiklerinizi adeta savulun ben geliyorum dercesine aralayacak boyutlarda büyük taneciklere de sahip olabilen kimi zaman herkes ve herşey gibi yanlış yollara yani burun ve sinüs boşluklarına sapabilen anlık sürerlilik söz konusu olunca referans mekanı olan gözlerde kızarıklık ve şişkinlik meydana ga getirebilen tuzlu sıvı.
bazen taşan pişmalığın çağlayanı
bazen aşığın en naif şavkı
bazen kalbin yağmuru
bazen gecenin esrar pınarı
bazen hicranın lütfu
hakikatte
Rabbin bize armağanı
gözyaşı...
zamanında oldukça değerli olan damla iken, şu anda sadece silah olarak ya da ifade olarak kullanılan biyolojik bir sıvıdır...göz pınarları yardımıyla göz kapaklarının buruna yakın bölgesinden salgılanır...artık bir boka yaramayan likit maddedir...
eğer sevdiğiniz adam için ağlıyorsanız her türlü yüreğinize düşer gözyaşlarınız. ya gözlerinizden süzülüp boynunuzdan akarak kalbinize iner ya da içinizden gözlerinizden direk kalbinize iner ve kalbinizdeki ateşi söndürmenize yardım eder.
yoksa hiç bir güç yoktur size yardım edebilecek. hele de gökyüzünde dolunay varsa...
en azından aynı ayı izliyor olmak bile güzeldir, arada kilometrelerce mesafe olsa da...
ilk okulda moda olan bir uğraştı birbirimize hatıra yazmak. her ne kadar klasikleşmiş bir kalıp olsa da 'gözümde bir damla yaş olsaydın seni kaybetmemek için ömür boyu ağlamazdım.' cümlesini aklıma getiren sözcüktür. acı çekmenin ve ya mutluluğun ve ya çok zıt durumların akabinde verilen insansal tepkidir. çok da güzeldir. kimisi de göz yaşlarını yalandan akıtır ki bunlardan sakınmak gerekir. allah korusundur, söyleyecek başka söz yoktur.
(bkz: timsah göz yaşları)
dolu dolu duyguların içeride bir yerlerde kopardığı çığlıklar yüzünden bedenlerin ağlayışıdır.
yanaklardan süzüle süzüle temizler ruhun derinliklerini. en temiz, en saf görüntüyü katar parlayan ıslak yanaklara. en değerli kelimelerin içinde saklandığı damlacıklardır. ama bu kelimeler, hiçbir dilde karşılığı olamayacak kadar anlamlıdır.
yüzünü okşayan bu sıcak duyguların dolup taşmışlığını beden dışına akıtan bu taneciklerle hayat bulan her anlam, hıçkırıklarımızla saflık kazanan, insana insan olmayı hatırlatan en etkili aracıdır.
birinin duygularına dokunmak istiyorsanız eğer; yumuşak yanağından hıçkırıklar arasında süzülen tek bir damlayı parmak ucunuzla silerken gözyaşının tadını içinize çekmeniz yetecektir; gözlerinizi kapatıp parmak ucunuzdan kalbinize yol açarak. herkesin ruhu bir başka anlatır hayatı; bir başka doldurur dünyayı. dinlemek için de göz, kulak gerekmez. sadece ten gerekir; ve tenin sıcaklığından kalbe açılan yollar...
bazen o kadar ihtiyacımız olur ki ona, çaresizce ona sığınırız... hıçkırarak, saklayarak, isteyerek, istemeyerek, umutla, sevinçten, umutsuzca, hüzünlüyken, belki de bir anda, aniden kapılırız... içimizi dışarıya dökmeye yarayan inci taneleri...