Kumarbaz kitabında söz konusu polina için şöyle bir kısma denk gelip çok beğenmiştim ve paylaşmak istedim;
"şimdi bir kez daha soruyorum kendime aynı şeyi: "seviyor muyum onu?" bir kez daha yanıt vermeye cesaret edemedim bu soruya. Daha doğrusu, yüzüncü kez "nefret ediyorum ondan", dedim kendi kendime.
Evet, nefret ediyordum ondan. Onu boğabilsem ömrümün yarısını seve seve verebileceğim anlarım oluyor bazen (özellikle her konuşmamızın sonunda). Yemin ederim, bir hançeri göğsüne yavaş yavaş batırmama izin verseler, sanırım sevinçle kapardım hançeri.
Gelgelelim, şlangenberg'de gerçekten "atlayın aşağı" deseydi, hiç düşünmeden, dahası seve seve atardım kendimi uçuruma. Buna da bütün kutsal varlıklarımın üzerine yemin edebilirim. Kuşkum yok bundan. Ama ne olursa olsun, kesin bir karar vermeliyim artık. Bunu o da biliyor. Onun benim için erişilmez olduğunu, umutlarımın asla gerçekleşemeyeceğini çok iyi anladığım düşüncesinin ona sonsuz haz verdiğine inanıyorum.
Yoksa onun gibi zeki, saygın bir kız benimle böylesine içten olur muydu? Bana hâlâ, eski çağlarda yaşamış o imparatoriçenin adam yerine koymadığı için önünde soyunduğu tutsağına baktığı gözle baktığını sanıyorum.
Evet, çok kez adam yerine koymamıştır beni..."
"insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak! yoksa hangi balık boğmuş kendini; hangi serçe atlamış damdan..."
çaresizliğin neler yaptırdığının kanıtı niteliğindedir.
"insan varlığı çok geniş, gereğinden çok geniş; şeytanın bile içinden çıkamacağı bir karışıklık var. aklın aşağılık saydığını yürek çoğu zaman güzel buluyor. kötü olan yanı, güzelliğin yalnız korkunç değil aynı zamanda gizemli oluşu... bu, şeytanın tanrı ile boy ölçüşmesi, dövüş alanı olarak insan yüreğini seçmesi." *
"her insanda bir insanda görülebilecek bütün davranışları görebilirsiniz." fyodor mihailovic dostoyevski
dostoyevski'nin yeri her zaman diğer yazarlardan ayrı olmustur benim icin, üslübundan, kurgusundan çok hep düşüncesi vurmuştur beni. hep en öndedir dostoyevski düşünce olarak, ne bir tolstoy ulaşabilir o'na ne turgenyev, ne steinbeck..
yazdığı romanları bir kenara bırakırsak aslında en büyük romanı kendi hayatıdır.
bu adamı tanımak istiyorsanız, kafasının içinden geçenleri, yaşadıklarını anlamak istiyorsanız yer altından notlar, kumarbaz ve ölüler evinden anılar isimli kitaplarını okuyabilirsiniz.
o benim yalnızlığımın en güzel ortağı. beyaz geceler'i vardır, ayık olun mesajı barındırır;
"Arada bir kendime Hayallerin nerede? diye sorarım. Ama başımı sallayıp, Yıllar ne çabuk geçiyor demekten başka çarem olmaz.
Bu kez başka sorular gelir aklıma: Peki yıllarını ne yaptın? Hayatın en iyi yıllarını nereye gömdün? Yaşadın mı, yoksa yaşadığını mı sanıyorsun? içimden bir ses yükselir: Bak çevrende her şey nasıl gittikçe soğuyor? Bir kaç yıl daha geçsin, koyu bir yalnızlıkla birlikte bastonuna dayanmış, titreyen bir yaşlılıkla karşı karşıya geleceksin.
Ondan sonra da umutsuzluk, keder, bezginlik Bir gün gelip hayal dünyam yerle bir olacak, hayallerim sarı yapraklar gibi bir bir dökülecek
Ah, Nastenka! O zaman hem yalnız, yapayalnız kalacağım, hem de acınacak bir şeyim olmadığı için dövüneceğim. Çünkü yitirdiklerimin hepsi kocaman bir sıfır değerindeki hayallerden başkası olmayacak!"
uzun betimlemeleriyle bazen konuyu bile unutturan yazardır. bazı kitapları dünya klasikleri arasına girmiştir. kumar bağımlısıdır. kumar yüzünden çok kısa sürede yazdığı romanları dahi mevcuttur.
her kitabıyla insanın hayatını değiştiren gelmiş geçmiş en iyi yazar. tüm kitaplarında ayrı bir şey var insanının hayata bakış açısını tümüyle etkiliyor. kiminde aşkı kiminde sevgiyi öğretiyor ama hepsinde kesin tek bir şey var insana acının erdemini öğretiyor.
insanı insana anlatsın diye yeryüzüne gönderildiğini düşündüğüm gelmiş geçmiş en büyük yazar. onu okurken bir sırra vakıf oluyormuşçasına heyecanırım, söylediklerinin karşılığını sokaklarda, insanlarda görebildiğim başka bir yazar daha yoktur. insanın karanlık noktalarını bu kadar güzel verebilen bir başka kalem var mıdır bilemiyorum. onu okumak insana ağır bir yük ve bu yükü fazlasıyla kaldırabilecek bir kuvvet verir.
dünya edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi yazarlarından. kitaplarının birçoğu beyazperdeye aktarılmıştır. en son örneği zeki demirkubuzun yeraltı filmi. okurken kendimle savaş verdiğim durup bi daha okuyup iyice anlamaya çalıştığımbir yazar. onun kitaplarından sonra hayata bakış açım değişti. ve onun tarzındaki kitap ve filmlere merak saldım. gerçek bir sanatçı. ne kadar yazarsam azdır onun için.
dün kim 1 milyon ister'de sorulan sevdiğimiz edebiyatçıdır. soru da en ünlü eserlerini vermeden önce kurşuna dizilmekten kurtulmasıyla ilgiydi. yarışmacı arkadaşımız 2 joker kullanarak ancak doğru cevabı bulabildi.
müthiş bir yazardır. zira 3 yıl önce okuduğum suç ve ceza romanını hala düşünürüm..zaman zaman bir çok olayın detayına kafa yorarım. romanlarının güzelliği ayrıntılarında gizlidir..insan psikolojisini çok iyi irdeler. mutlaka okunması gereken yazarlardan biridir.