Yürüdükçe düşünen düşündükçe yürüyen bir filozoftur kendisi. Hava şartlarına aldırış etmeden günde 8-10 saat yürümesinden olacak ki şiddetli migren ağrıları uzun süre yakasını bırakmamıştır.
insan o kadar acı çekti ki, canlılar arasında yalnız o gülmeyi icat etti.
Hayatını ve kendini bir yapıta dönüştüren filozof ama çokça şair. Nietzsche'nin hayatında gözden kaçan bir nokta vardır. Yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle körleşme noktasına gelmektedir. Bu yüzden özellikle yazarken uzun cümleler son derece yorucu oluyordu. Okumasını ve yazmasını yasaklayan doktorlara rağmen vazgeçmedi bundan. Aforizmalar halinde yazmasının nedeni de budur. Hastalığı caymak için mazeret tahtına oturtmadı.
thomas mann ile birlikte almanca dilini muhteşem kullanan bir düşünürdür. yazdığı eserleri orijinal dilinde okuyabilmek için çok çok iyi seviyede almancaya hakim olmak gerekir, ama durum buysa, bu adamın müptelası olunur.
kendini en iyi ifade eden alman yazarı derler almanya´da bu adama. ben bu adamın yazdığı birçok şeyi okudum, çoğunu şehir kütüphanesinden ödünç aldım, çünkü orada tam orijinal baskılar var.
yazdıklarının hepsiyle aynı fikirde olmasam bile, fikirlerini ortaya koyuş biçimine hayran olduğumu belirtmeliyim.
20. yüzyılda izleri görülen faşizm formatının savunucusu ve kadın düşmanı olarak nitelendirilmeye mahkum görüşlere sahiptir.
toplumda güçsüz bireylere hak verilmemesini savunur, halbuki kendi de toplumdaki güçsüz bireylerden olarak görülebilir. bir nevi çelişki insanıdır.
zamanında kaptığı frengiden çok çekmiş, hatta ilerleyen frengi ömrünün son yıllarında zihni rahatsızlığının da önünü açmıştır.
Din, ahlak, modern kültür, felsefe ve bilim üzerine metafor, ironi ve aforizma dolu bir üslupla eleştirel yazılar yazmıştır. Nietzsche’nin kilit fikirlerini Apollon-Dionysos ikiliği, perspektivizm, Güç istenci, “Tanrının ölümü”, Üstinsan ve bengi dönüş oluşturur.
"kadınlara mı gidiyorsun? kırbacını unutma!" 2-3 kelam etmek istiyorum bu konu hakkında. kitaplarından 1-2 cümle cımbızlayarak kadın düşmanı ilan edilir nietzsche bilindik kesim tarafından. nietzsche aykırı yorumları ve düşünceleriyle nam salmış bir yazar/filozoftur. irdeleme ve okuduğunu anlama yetisi olmayan kişilerce sık düşülen bir hatadır bu. bu kişilerin aynı kitapta kadını tanrısallaştırdığı kısmı okumadığına ya da okuduysa dahi görmezden geldiğine eminim. salt eserlerinden yola çıkarak – ki doğru olmayan tahlillerle - karakterini, hayatını ve yaşadıklarını idrak edemeyip felsefesini ve düşüncelerini kavrayamadan "boş" konuşmanın zararlarıdır bunlar. nietzsche'nin defalarca erkekleri yerdiğinden -ki mevcut insan yapısını tamamiyle reddeder ve insanı aşılması gereken bir varlık olarak görür. bu, sağdan soldan duyulabilecek kadar net ve bilindik bir durumdur- ve hatta mükemmel kadının mükemmel erkekten çok daha yukarı mertebede bulunduğunu söylediğinden bihaberler.
kadınlar üzerine yorumları bununla sınırlı değil elbet fakat bir o kadar da erkek karşıtı yorumu da mevcut. nietzsche ne kadın düşmanıdır ne de erkek düşmanı: eleştirileri cinsiyet özelinde değil, insan yapısı üzerinedir.
fotoğrafta elinde kırbaç tutan kadın: salome. nietzsche'nin derin, tutkulu ve saplantılı derecede fakat karşılıksız bir aşk duyduğu kadın. kendisine ettiği evlenme teklifinin reddinin ardından nietzsche "asıl" diyebileceğimiz eserlerini yazmak üzere her şeyini bırakmış ve "zerdüşt" olup dağlara çıkmış, inzivaya çekilmiştir.
"iki temel sorunu var insanlığın. Adaletsizlik ve anlamsızlık. Birine karşı hukuku bulduk, diğerine karşı sanatı. Ama insanlar hukuka ulaşamadı.
Ve sanat, insanlara..."
Alman filozof, şair ve besteci... Ümitsizlik hastalığına tutulmuş, daha sonra şiddetli miğreni tetiklemiştir. Ölümüne giden süreci başlatan da budur. O dönemde şu sözleri kayıtlara geçmiştir:
"Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır."
"Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız. Önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?"
Irvin Yalom, "Nietzsche Ağladığında" isimli kitabında Friedrich Nietzsche'nin hayatına dair gizli kalmış pek çok detayı gün yüzüne çıkartmıştır. Böylelikle, Nietzsche'nin aşık olduğu Salome'ye bir mektubunda yazmış olduğu ünlü şiirindeki şu dizeleri dünya çapında tanınmıştır:
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım,
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan,
Anladım.
Koyu bir ateizm, nihilizm ile harmanladığı varoluşçu görüşüyle ve insanın akıl Evrimini konu alan böyle buyurdu Zerdüşt eseriyle tanınmış, lou Salome ile olan ümitsiz aşkı akıllarda yer etmiş, insanca pek insanca gibi iki ciltlik ünlü bir esere imza atmış Alman filozof ve dilbilimci. Eserlerinde net bir schopenhauer etkisi görülür.
Cananım adlı şiiri ile nasıl imkansız bir kadın tasavvur ettiği, sevilecek kadının nasıl olmasinı arzuladığının resmini çizmiştir.
Kadınlar onun için kendilerini alçaltacak tavırlar içindedirler
Ve tüm bunları da ilginçtir ki sevgilinin gözünde büyümek ve daha fazla sevilmek, ilgi görmek adına yaparlar.
Niçe'nin çözümü basit olsa da bu, kadının anlayışına ters düşer ya da anlayışını aşar.
Cananım
Lutfen, burnumun dibinden biraz öteme yerleş,
Biraz uzağımda, biraz da yükseğimde eğleş!
Yoksa nasıl derim ben "cananım yıldızlara eş".-
iddalı olacak, olsun
gelmiş gecmiş en büyük filozoftur.
Diğer filozoflara nazaran hem felsefe ihtisasında hem de felsefeyle ilintili kimi alanlarda üzerinde daha az durulan filozofumuz, hala daha, zihinsel devrimin toplumlar nezdinde gerçekleştirilememiş olmasının belki de bir bedeli olarak böyle bir haksızlığa uğratılır. soylediklerinin doğrulunu (gözardı etmek pahasına dahi olsa) toplumların mevcut durumunu baz alarak geçersiz sayma girişimi felsefeyle çelişir en başında.
Fakat her şeye rağmen ve her şeyin ötesinde hiçbir akıl onun kadar devrimci ve gerçekçi olmaya cesaret edemedi veya bu güçten yoksundu.