lan tırt dedin ki "insanlar içinde yaşamak zordur susmak zordur da ondan"
konuşmamayı seçince "medeni cesaret" eksikliğinden kırk altı gün kara tahta önünde tedavi altına alındım.
"insan en tatlı geldiği yerde kendini kesmeyi bilmeli,uzun sevilmenin sırrı budur" dedin. iki saat sesimiz çıkmayınca "sen beni sevmiyosuuun" mesajı aldım.
"insan altedilmesi gereken bir şeydir" dedin, üste çıktık
misyoner pozisyonunda kırbaş kullanılamıyor anladım.
-senin arabana binmek istiyorum ey fırtına, seni dahi kırbaçlamak istiyorum hınzırlığımla-
ünlü alman düşünürü. sevdiklerimden biri de bu hikayesi; Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrıya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı. Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. "Ol" der Tanrı. Bulut olur.
Rüzgar alır götürür bulutu, rüzgarın oyuncağı olur.
Rüzgar olmak ister bu kez. Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgar her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Herşey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Ordan esen burdan eser, kaya banamısın demez!
Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı...
Sırtında bir acı ile uyanır....
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. ..
tanrının insanın kendisinde olduğuna inanan, bu yüzden tanrı kavramını reddeden bir filozoftur. felsefe dersinde böyle anlatıyoduki hoca sınıftan biri fırladı.
-hocam
-efem çocuğum
-hocam nietzsche'yi de allah yaratmamışmı
-onu yaratmışmı bilmem ama seni yaratırken aceleye getirmiş çocuğum
ps: (bkz: based on a true story)
ölümünden birkaç gün önce, yolda bir ata sarılarak ağlarken görülmüş, ölmeden önce delirmiş, beyinlere kazınan aforizmaları olan, nihilizmin babası alman filozoftur. insanca, pek insanca kitabı, okunmaya değerdir.
"deliliği oranında ünlü, gericiliği oranında kendini aydın geçinenlere yutturmuş, bilim dışılığı oranında bilimci görünmüş, metafizik düşçülüğü oranında kendini metafizik karşıtı saydırabilmiş, ahmaklıkla niteledikleri tarafından alkışlanarak bir ölçüde haklı olduğunu kanıtlamış, XIX. yüzyıl sonlarındaki burjuva düşüncesinin çöküntüsünü gereği gibi temsil etmiş örnek tiplerden biridir."
übermensch tahlillerinde, bilinçaltını ve diğer insanlar üzerinde bırakılmak istenen etkiyi, aynı zamanda diğer insanların kişi üzerindeki etkilerini, sanatı, sanatçıyı, tarihi, varlık felsefesini, ters psikolojiyi, müziği, vicdani kandırmacaları da işin içine katarak kişilik tanımlarında, iyilik yaptığını düşünen adamın muhatabına yaptığı kötülüğü irdelemelerinde müthiş tespitlere sahip büyük düşünür.
-eksikliklerimiz, onlarla ideali gördüğümüz gözlerdir.
ah dostum friedrich! iyi ki doğdun, iyi ki açtın aydınlığa giden yolumuzu.
"Öyle bir duygu duyarsın ki; çekip gideceksindir, belki de çok yakında. Bu duygunun akşam kızıllığı, pırıltısını senin mutluluğunun içine saçar. Dikkat et bu tanıklığa: Yaşamı ve kendini sevdiğin anlamına gelir o. Hem de tam olarak. Şimdiye dek başından geçmiş ve seni biçimlendirmiş haliyle bu yaşamı. Onun bengileşmesine çabaladığın anlamına... Başka olmasın bu sonsuz yaşam! Şunu da bil ama. Geçip gidicilik kısa şarkısını hep yeniden söyler ve kişi ilk bendi işitir işitmez, özlemden yazar. Yaşamın sona ererek sonsuza dek yitip gideceği düşüncesiyle", demiştir.
--spoiler--
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin.
Öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan anladım.
--spoiler--
21 yaşında kendisini Schopenhauer'ci ilan etmiş fakat ilerleyen yıllarda Schopenhauer'i oldukça sert eleştirmiş aforizma filozofudur. Schopenhauer etkisi her ne kadar onun felsefesinden uzak kalsa da her zaman Nietzsche ile birlikteydi. ''varlık sonsuz bir acıdır'' sözü ile hocasına olan bağlılığının artıklarını göstermektedir.
'kısmi bir akıl özgürlüğüne ulaşmış kişi, yeryüzünde kendisini ancak ve ancak avare hisseder. son amaca doğru yol alan bir gezgin değildir o, çünkü böyle bir şey yoktur. fakat gözlemlemek ister, dünyada olan biten karşısında gözlerini açık tutmak ister; bu yüzden kalbini herhangi bir bireysel nesneye yeterinden fazla bağlamamalıdır...
böyle biri kesinlikle kötü geceler geçirecektir... öte yanda, bir ödül olarak başka günlerde ve başka bölgelerde esriklik içinde kendinden geçtiği sabahlara da uyanacaktır.'
'insanca, pek insanca'da bahsettiği bu konu kimilerine harcıalem gelebilir. oysa nietzsche özgür bir ruhsanız; aniden ailenizin, değerlerin ya da dinin sizin için hiç bir anlam taşımayacağından ve 'büyük ayrılık' sürecine gireceğinizden bahseder. fikir düşünüldükçe tüyler ürpertici olmaklıkla, rahatlığı saçlarınızın arasında hissetmeklik arasında götürür getirir insanı.
nietzsche okumak ve de anlamak zor gelir bana hep. kendi kendisiyle konuşurmuşçasına biraz da savruk ama şiirsel bi üslüp ve de dahiyane ya da delilik arasında gidip gelen orijinal ve ağır fikirler...