ilginç tasarım, farklı iç ve dış mekan elemanları, kötü elektronik, kötü mühendislik. fransız arabalarının tümünde 1.5hdi gibi ortak motorların ve aisin gibi kendini kanıtlamış markaların şanzımanlarının kullanıldığı arabalar seçilmeli seçilecekse ama günün sonunda karmaşık elektronik sistem ve kötü mühendislik tasarımlarından kaçmak mümkün değildir.
tek kefil olabileceğim marka renaulttur onun da 1.5dci manuelleridir (edclere %75-80 kefil olurum).
stellantis grubu araçları bana zerre güven vermiyorlar.
şuanda ncap testleri açısından en çok güven veren fransız markası renault bence.
nissan ve mitsubishi ile yaptığı ortaklıkların da faydası oldu bu olayda.
renault biraz daha donanım eklerse en alınabilir ve en güvenilir fransız markası olacaktır.
son donemde euro ncap testlerinde 4 yildiz almasiyla gundeme gelen otomobiller. fransizlar, diger ulkelerin otomotivlerine gore kaportayi kasitli olarak daha ince yapan bir anlayisa sahiptir. yani on kismin akordeon seklinde buzusup, darbeyi sasiye ve yolcu kabinine aktarmadan kaportada emme felsefesini benimsemislerdir (bunu ekonomikten d segmentine her modelde gorursunuz), boylece kabin icindeki kisinin daha az hasar alacagini savunurlar. ne kadar dogru bilmiyorum ama (megane ii ve laguna'larla euro ncap'ten ilk 5 yildiz alan marka olma unvanini bu guvenli kabin anlayisi sayesinde aldilar), bu anlayislari hala devam ediyor, lakin bu anlayis son donemdeki euro ncap testlerinde kendileri acisinden pek olumlu bir algi yaratmiyor olmali. fransiz arabalarinin turk milleti nezdinde "teneke" olarak gorulmesi (turkiye'deki algi “kaporta sağlam = araba sağlam” uzerine), aslinda onlarin kendilerine ozgu guvenlik anlayislariyla ilgilidir. kaporta yapilari nedeniyle ufak kazalarda bile perte cikabilirler, dolayisiyla bizim milletin otomobil anlayisiyla uyumlu degildir. fransizlar garip bir millet, "ben yapiyorsam dogrudur" anlayislari oldugu icin her seyi dunyadan farkli yapmakta diretiyorlar. fransizlar bu felsefeyi 70'lerden itibaren uygulamaya basladilar (hatta bu, 90'larda abd pazarindan cikma sebeplerinden yalnizca biri olarak gorulur. abd'nin federal guvenlik duzenlemelerine uyum saglayamadilar), dolayisiyla sutunlarinda korozyon baslayan cok eski fransiz arabalarina dikkat etmek lazim, city car mantigiyla kullanmak lazim.
almanlarin yaklasimi ise fransizlarin tam tersi. kaza durumunda arac govde butunlugunu olabildigince korurken kabin icindeki kisinin de saglam kalması felsefesini benimsemistir.
60'li, 70'li ve 80 yillarda kuzey afrika'da hayli populer olan otomobiller. Ne olduysa 90'larin ortasindan itibaren rotayi avrupa ve dogu avrupa'ya cevirdiler ve bir anda avrupa yollarina gore araba uretmeye basladilar. Peugeot 504, 505, 404; Renault 9, 4, 5 ve 12; citroen 2cv (citroen her dönem fazla "parisli"ydi) gibi modeller afrika'da hala taksi, vs olarak kullanilir ve efsaneleri hala devam etmektedir. Bence fransizlarin rotayi avrupa'ya cevirip afrika pazarini toyota ve Kore markalarina kaptirmasi kendi otomotivleri acisindan devasa bir hata oldu, zira avrupa'nin babasi alman ureticilerdir, bu degismez.
Tasarım konusunda aşmış modeller üretiyorlar. Yeni astra ve 308, 408, citroen c4 (coupe), ds'in tüm modelleri, renault'da austral, megane e tech ve ülkeye getirilmemiş scenic ve rafela modelleri. Acayip iyi. Bunların tasarımı yanında vag grubu ultra sıradan ve demode kalıyor. Tuketici talebinin de evladiyelik arabadan gündelik arabaya geçmesi sonucunda , ki vag kesinlikle 20 yıl önceki kalitesinde değil, piyasada çılgın atan asyalıların etkisini hissetmediği gibi piyasa bile büyütüyorlar. Artık almanlar düşünsün.
laguna 1 hastasıyız dede.
bi dostum var alamanya da.
yakın zamana kadar "neden değiştireyim, yeni modellerde benimkinden farklı bir şey yok ki" derdi.
otobanda mersoları, woswosları nasıl sıkıştırıp solladığını anlatır, abisi bu meret 150 yi geçince köpek gibi homurdanmaya başlar acaipleşir, yola köpek gibi yapışır, ayıramazsın" derdi.
hakkaten de bi kere bindimdi. 120 ile otoyol çıkışının virajlı yoluna girdi. araba, burnunu yere yapıştırıp koşan bir köpeğe döndü. ne savrulma ne kayma.
2000 model. konuşuyor, elektrikli koltuklar, elktronik klima, yol bilgisayarı.
adam haklı şimdilerde ne farklı ki?
tabletse, alır takar bi tablet. zor değil.
citroen en iyisi, ortak marka olmalarına rağmen peugeot en kötüsüdür. renault ise ne kadar para, o kadar araba demektir. alacak olursanız elektrik aksamı düzgün, motoru suyla yıkanmamış ve düzgün aküyle kullanılmış bakımlı bir citroen alın, dalganıza bakın. az para, çok donanım, ideal yakıt ve tarz sahibi.
reno almayın. reno kalas gibi, zerre kadar konforlu değil. talisman da kalas, reno 12 de kalas. kalaslık genlerinde var. belki 21 concorde alın, başka hiçbir renoya bulaşmayın.
Apaçi arabası olabilme yönüyle gelişmiş hem ticari hem gezme arabalarıdır.
Örneğin : Pevgeot tipik apaçi arabası üreticilerindendir ancak renault gibi bir dev de citroën gibi aile ve konfor ikilisini de yakalamayı başarıyor.
renault özellikle yeni modellerde türkiye için çok uygun arabalar üretiyor. peugot ise 5008 ile adeta bir efsane yarattı. bunda i cockpit tasarımı çok etkili. peugot iç mekanda minimal ama yüksek kalite bir alan sunuyor. tercihim aralarında peugot.
avrupalı araba üreten ülkeler ve onların markaları arasında en tirt arabalardır. avrupa devleri almanya, ingiltere, italya , isveç ile kıyaslandığında gerilerde kalıyorlar.