devletleşmeye çalışan bir cemaatin lideridir. hani kurumlar falan çatışıyor deniyor ya alakası yok olan şudur ki; fethullah gülen cemaati devlet kadrolarına sızmaya çalışıyor bunu gören bir kısım insanlar da haliyle karşı çıkıyor. medya hükümetle diğer kurumları karşı karşıya getirirken asıl sızma işlemi gerçekleştiriliyor.
bunları yazıyoruz ya! fişlemesinler lan beni? diye düşünmeden edemiyor insan. fakat diğer taraftan da ulan oğlum diyor iç ses yaşayacağın elli altmış sene bari onurunla doğru bildiğin gibi yaşa allahtan başkasına eğilme doğru bildiğini söyle diyor.
görülüyor ki, kendisi, dünyadaki üç insandan birinin sempati* duyduğu kişidir. sempatizanları bölünerek çoğalmaktadır. dört yanımız abi dolmuştur. sempatizan hapları büyük gelmiş, boğazımızda kalmıştır. yutmak ve yutmamak... işte bütün mesele budur.
türkiye'de daha önce kurulamamış bir cemaat'e sahip, belki de en iyi kadrolaşmış hatta ve hatta * harp okullarına bile adam sokabilmiş yegane amerikalıdır. yazar çok merak etmektedir ki bu adama bel bağlayan insan(?)lar neyin peşindedir. hipermodern müslümanlık mı, ülkeyi iran'a çevirip zaten yeterince kötü durumda olan ekonominin amına koyulması mı, yoksa belli başlı kesimin kendilerine harem kurulmasını sağlıycak yasaların mevcudiyetinin sağlanması mı? fethullah gülen iyi bir insan değildir. türkiye cumhuriyeti devleti için en önemli tehtidlerin başında gelmektedir. milliyetçilik ve vatanseverliğin zerre barındırılmadığı cemaatlerinde, gerektiğinde ülkenin her toprağını, her zenginliğini anında kendi menfaatleri için satabilicek cevherler barındırır. çevrede sağda solda kurulu okulları, dershane vs'leri, konversli fileli çoraplı emo türbanlılar ve ne yazık ki kelime hazneleri pek gelişmiş olmayan, sosyal aktivite olarak kampüste mescit arayan başarılı makine mühendisleri yetiştirir. tanıdığım pek çok cemaatli kendi aralarında çok eğlenir gibi görünmektedir. işin kötüsü de bu insanların -genç yaşlı kadın erkek farketmeksizin- çoğunun zeka seviyesinin belli bir seviyenin üstünde olması ve manipülatif yeteneklerinin gelişmiş olmasıdır. osmanlı imparatorluğunda bile eşi benzeri görülmemiş bir devrim yaratabilecek bu insanlara karşı alınması gereken tavırda ne yazık ki entellektüel ve batılı bir duruş değildir. çünkü bu insanlar çok yüksek ihtimalle kendilerini osmanlının devamı olarak görmekte ve ülkeyi**** modern doğulu edebiyatıyla gönülden fethetmektedir. sonuç olarak bu ülkenin ilerici ve entellektüel gençleri ve yetişkinleri olarak yapmamız gereken daha 100 yılını doldurmamış ve çağımızın belki de en modern ilkeleri ve devrimleriyle kurulmuş cumhuriyetimize sonuna kadar sahip çıkmak ve oynanan oyunlara karşı gözü açık durmaktır. hepsi şahsi görüşümdür.
ikisi de ayrı ideoloji de olmasına rağmen, bu ülke de nazım hikmet'i bile vatan haini yapan ve sonra da her nedense sahiplenen kafatasçı malum zihniyetten, fethullah gülen için de farklı şeyleri düşünmesini hayal etmek boştur.
kısa bir süre önce vefat eden faslı meşhur fıkıh alimi asrın remz şahsiyetlerinden prof. dr. ferid el ensari(r.h),fethullah gülen hocaefendi hakkında diyor ki...
' 'hocaefendi ile kucaklaşma arzusuyla dopdoluyum; ama biraz düşününce anlıyorum ki, o kucaklaşılacak bir adam değil, elleri öpülecek bir adam. Fakat yine de ona sarılmak istiyorum. istiyorum ki, onun kalb atışlarını hissedeyim. Böylece onun sahip olduğu sırrı alma imkânım olsun. Bana bu konuda izin ve imkân verse çok mesrur olacağım. Şunu da biliyorum ki, benim gibi birisinin onunla kucaklaşma talebinde bulunması edebe uygun değil. Edebe uygun olan, onun ellerini öpmek.
Allah için şehadet ederim ki, Hocaefendi her şeyi Allah için yapıyor.
Fethullah Gülen, Kur'an-ı Kerim, Kur'an hakikatlerinin insanlığa anlatılması, nefis tezkiyesi ve ruh terbiyesi üzerinde faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Bu dört hakikatin bu zamanda kâmil manada bir tek şahısta toplandığını ben şahsen bilmiyorum.
Yeryüzüne yağmur taneleri gibi inen, ağaçları ve ekinleri yeşerten kelimeler vardır. Eğer bu kelimeler hakkıyla okunursa bunlarla medeniyetler doğar. Ben şunu gördüm ki, bu kelimeleri hakkıyla okuyan Fethullah Gülen Hocaefendi bir neslin yetiştirilmesine öncülük yaptı.
Bende sağlam bir kanaat oluştu ki, bu zat Allah'ın inayetine mazhardır ve bu neslin yetişmesinde de böyle bir inayetin ciddi bir tesiri vardır.
Fethullah Gülen bütün insanlara, kültürü, bilgisi, imkânları ne olursa olsun eşit seviyede sesleniyor.
Ben şuna inanıyorum ki, bizim insanımız onu hakkıyla tanımış olsalar onun ortaya koyduğu düsturları hayatlarına taşımaktan başka bir yol bulamayacaklar. Zira bu düsturlar onun kendinden ortaya koyduğu bir şey değil; tamamen Kur'an'dan ortaya çıkmış prensiplerdir.' '
muhterem mütefekkir fethullah gülen;üstad ferid el ensari(r.h) hakkında diyor ki;
' ' Elli türlü hastalığım var. Ama ben yine de günlerce kendime dua etmekten ziyade namazlardan sonra onun için dua ettim. Çünkü O ve onun gibilerin islam'a benden daha fazla hizmet edeceklerine inandım. Bir Feridül Ensârî kadar samimi olacağıma hiçbir zaman inanmadım. Çok samimiydi o.
Namaz kılmıştım, vefatını haber verdiler; yerimden kalkamadım.
Ben kendisiyle hiç görüşemedim; onu yazdıklarından, gönderdiği mektuplarından tanıyorum. O sonradan yola çıkıp öne geçenlerden biri...
Hasta halinde Hz. Üstad'ın romanını (Âhirü'l-Fürsân / Son Süvari) yazdı. Sonra arkadan, hasta yatağında bir eser daha yazdı. Yatarken bir o tarafa bir bu tarafa dönerek yazmak çok zordur; o metastaz olmuş bir kanser hastasıydı. Ölümünü beklerken çok ulvî bir düşünceyle "Ölmeden önce bunu bitirmem lazım." diyor. Bu mesele yarım kalmasın diye çırpınıp duruyor. Bir ibadet ü taat neşvesi içinde meseleye sahip çıkıyor. Bunlar çok hafife alınacak şeyler değil.
Dolu dolu yaşadı, arkada derin, yüzlerce insana yetecek bir hüsnü zan, bir yad-ı cemil bıraktı, gitti ' '