fethullah gülen cemaati

entry1238 galeri41
    649.
  1. kendisinin türkiye uzantıları birer birer çökerken ve müritleri teker teker toplanırken elebaşının amerikadaki villasında olanı biteni izlediği cemaat. hani yıkılmazdı? gıkı çıkmıyor ya la hocanızın. kim kurtaracak sizi? korkudan belgeleri kaçırıp memleketinde yakan çaresiz savcılarınız mı?

    http://www.haberler.com/a...i-degisti-6003403-haberi/
    1 ...
  2. 648.
  3. islami bir hareket olarak bir takım kesimin gözünü boyayarak dersanelerin kapatılması meselesiyle asıl değerlerinin para olduğu ortaya çıkarak birden kankilerine karşı düşman kesilen cemaat.

    genel olarak alt tabanında bile kişilerin yüksek ego sahibi olduğu kendilerinin fettullah gülen'in kölesi olduğunun farkında olmadan kendince ' hizmet' de bulunduğu sadece gülen'in piyonları olduğunu unutan zavallı kişilerdir.

    eğitim kisvesi adı altında bir araya topladıkları toplanma kamplarında eğitim dışında her türlü faaliyet yapılır. genelde çoğu evlerinde tv olmaz eve zaman gazetesinden başkası girmez. çocuklar başka bir şey okur da gözleri açılır diye. akşamları gülen'in ağlamalı videoları eşliğinde ayinler yapar. evet ayin! bu kişiler hoca efendilerine taparcasına davranır.

    kısacası kendilerini cumhuriyet döneminin zararlı cemiyetlerinden biridir.

    aa siz mübarekler nasıl diyor?

    (bkz: allah evlerine ateşler salsın)
    2 ...
  4. 647.
  5. canavar yaratan cemaat. şimdi yarattığı o canavar yaratıcısını yiyor.
    1 ...
  6. 646.
  7. 645.
  8. insanlık tarihinin en büyük ve faydalı sivil toplum hareketlerinden biri.
    4 ...
  9. 644.
  10. israile ötelenmesi gereken şantaj yuvası.
    2 ...
  11. 643.
  12. 642.
  13. hala inlerine girilmedi mi bitirilmedi mi diye merakta kaldığım cemaattir.
    0 ...
  14. 641.
  15. geçmişte kendilerini öve öve bitiremeyen ak kardeşler tarafından şimdilerde "paralel yapı" olarak adlandırılan örgüt. özellikle örgüt diye tanımladım, örgüt kelimesinin olumsuz bir anlamının olmadığını bilelim diye. sadece gülen cemaati değil, her cemaat bir örgüttür. bir araya gelip ortak hareket eden birden fazla kişinin oluşturduğu her topluluk örgüttür.

    şimdi bu "paralel devlet" meselesine gelelim. rte, paralel devlet derken ne demek istiyor, bunu akp seçmeninin %85'i umursamıyor. anlamını bile bilmiyor, ama başbakanları bu paralel devlet denen şeyi sevmediği için düşman olarak görüyorlar. yalnız ak kardeşlerin bilmesi gereken bir şey var; bu "paralel devlet" kavramının isim babası rte değil, abdullah öcalan'dır.

    http://haber.sol.org.tr/d...vlet-uyarisi-haberi-79860

    yani apo son kasette "beni taklit ediyor" derken emin olun hiç de haksız değildi. zaten apo'nun devletin içerisindeki konumu, hakan fidan'dan bile yukarıdadır. apo şu anda başbakanın danışmanı hatta bildiğiniz başbakan konumundadır. zaten siyasi birikimi rte'den kat kat fazla olduğu için, rte'ye mümkün olduğunca yardımcı oluyor. iddia ediyorum apo yol göstermeseydi, rte çoktan yüce divan'ı boylamıştı. her neyse.

    nedir paralel devlet, yargının, bürokrasinin, istihbaratın, ordunun veya polis teşkilatının içerisinde bulunan, tarafsız olmayan, sahip olduğu görüşe ve bu görüşü savunan örgütlere göre hareket eden kişi veya kişilerdir. ama bu paralel devlet kavramı sadece cemaat için geçerli değildir. devletin içerisindeki cemaatçi yapılanma, bahsedildiği gibi darbe yapacak kadar güçlü değildir. zaten her ne kadar cemaatçi olsalar da, belli hiyerarşik kurumların içerisinde yer aldıkları için, bu hiyerarşinin kurallarına uymak zorundalar, uymazlarsa görevi kötüye kullanmaktan haklarında soruşturma açılır, bulundukları kurumlardan ihraç edilirler. bunu bildikleri sürece zaten yetkilerinin dışına çıkamazlar.

    devletin içerisinde cemaatçi yapılanma olduğu gibi, akp yapılanması da vardır, kemalist yapılanma da vardır. şimdi bu "paralel yapı"dan kurtulmak için ya bunların tamamının kökünü kazıyacaksınız, ya da suçu bu kişilerin mensubu oldukları örgütlere atmayacaksınız. açıkçası ben bu cemaatçi yapılanmanın, direkt olarak fethullah gülen'e bağlı olduğunu falan da zannetmiyorum. öyle olsa bile ne dedi fethullah bey; "ben bunların binde birini tanımam, eğer bir hukuksuzluk yapıyorlarsa cezası verilsin." bunun üzerine söz söylemeye gerek olduğunu sanmıyorum. bir hukuksuzluk varsa adamın cemaatine mi bakılacak? ne yaptığını bulun, üzerine de gidin. arkasından fethullah çıkarsa, onun da hakkında karar çıkartırsınız, ülkeye getirir hesabını da sorarsınız. fethullah gülen bunu kendisi söylüyor. aynı şekilde yargının içinde farklı paralel yapılanmalar da var, mesela akp yapılanması var -ki bunlar cemaatçilerden sayıca fazla- ama bunların içerisinden birisi görevini kötüye kullandığında, direkt olarak akp'yi ve muhafazakarları sorumlu tutamazsınız, aynı şekilde kemalist yapılanma da var, ama bundan bir genelleme yaparak bütün kemalistleri veya chp'yi de sorumlu tutamazsınız. cemaatçi vardır, görevini hakkıyla yapıyordur, karar alırken tarafsız davranıyordur, cemaatçi vardır, cemaate karşı olan herkesten nefret ediyordur, kararlarını da buna göre alıyordur. yani eğer bir paralel devlet varsa, bu paralel devleti bazı örgütlere indirgeyerek temizleyemezsiniz. kişilerin işlediği suçları da bu örgütlere veya cemaatlere yıkamazsınız.

    ergenekon davasında da cemaatçi yapılanma ile akp yapılanmasının ortak çalışması sonucu masum insanlar mahkum edildi. burada yapılması gereken, bu süreçte görevini kötüye kullanan kim varsa isim isim bulup hesabını sormaktır. suçu cemaate atmak hem kolaya kaçmaktır, hem de yargısız infazdır. yani bir savcının, hakimin, polisin yaptığı hukuksuzluğu, nijerya'daki öğretmenin üzerine yıkamazsınız.

    cemaat şu anda mağdur durumdadır. burada perinçek'in yaptığı gibi suçlu olan akp ile el ele verip cemaatin kökünü kazımak yerine, cemaat ile el ele verip akp'nin kökünü kazımak hem ülke için daha hayırlıdır, hem daha hukukidir. bildiğim kadarıyla fethullah gülen'in herhangi bir hırsızlığı piyasaya çıkmadı, ama akp'nin her türlü pisliği meydanda. yani böyle bir durumda akp'nin yanında olup cemaatle mücadele etmek için ya hırsız, ya da akıl hastası olmak lazım. şu anda rte'nin ve bakanların yargılanması için elde yeterince delil var, bu delillerin büyük çoğunluğu da meydanda. ama cemaatin yargılanması için herhangi bir delil yok. bu yüzden kimse hedef saptırmamalı. hedef bellidir. cemaatçi yapılanma zaten yıllardır var. son dönemde de hedef haline getirilecek bir eylemde bulunmadı. yolsuzluğu, rüşvet şebekesini piyasaya çıkardı, bütün bunların üzerine cemaati hedef haline getirmek akp'yi aklamak demektir. geçmişte herhangi bir sebepten dolayı cemaate kin beslemiş olabilirsiniz, ama böyle bir dönemde haksızlığa uğramalarına göz yumamazsınız.

    hadi eyvallah.
    4 ...
  16. 640.
  17. 639.
  18. Peygamber efendimiz ve Eshâb-ı kirâm silahlandılar. Cebrâil aleyhisselâmın izini takip ederek yola çıktılar. Benî Kurayza Yahûdîlerinin olduğu yere geldiler. Kalelerin çok yakınına kadar yaklaştılar. Benî Kurayza Yahûdîleri iyice muhasara altına alındı. Muhasara son derece şiddetlenmişti. Yahûdîler, Peygamber efendimizden, görüşmek ve danışmak üzere Ebû Lübâbe'yi kendilerine göndermesini istediler.

    Bize ne yaparlar

    Ebû Lübâbe'nin çoluk çocuğu ve malları Benî Kurayza yurdunda idi. Resûlullah efendimiz Ebû Lübâbe'yi çağırdı ve buyurdu ki:

    - Yahûdîlerin yanına git! Onlar Evsliler arasından seni istediler.

    Resûlullah efendimiz ayrıca Ebû Lübâbe'ye, onların yanına vardığında nasıl davranacağını da gösterdi. Ebû Lübâbe yanlarına varınca, onu karşıladılar. Kadınlar ve çocuklar ağlaşarak, kendilerine acındırmaya çalışarak yardım bekliyorlardı. Yahûdîler, Ebû Lübâbe'ye dediler ki:

    - Ey Ebû Lübâbe! Muhasara bizi mahvetti. Muhammed müsaade etse de buradan çıkıp, Şam'a veya Hayber'e gitsek, bizim çarpışmaya gücümüz yok. Ey Ebû Lübâbe, biz teslim olursak bize ne yapılacak? Bize teslim olmayı tavsiye eder misin?

    Ebû Lübâbe de şöyle cevap verdi:

    - Evet, teslim olmanızı tavsiye ederim. (Böyle söylerken elini boğazına götürerek, teslim olurlarsa boğazlarının kesileceğini ifâde eden bir işâret yapmıştı.)

    Ebû Lübâbe diyor ki:

    - Vallahi onların yanından da henüz ayrılmamıştım ki, bu hareketimle, Allaha ve Resûlüne karşı iyi bir iş yapmadığımı anlamıştım.

    Ebû Lübâbe, salâhiyetli olmadığı veya gizli kalması gereken bir şeyi söylemişti. Ancak bir kere ağzından çıkmıştı.

    Allahü teâlâ kalbimi biliyor

    Ebû Lübâbe bu duruma çok üzüldü, çok pişman oldu. Gözlerinden akan yaşlar sakalını ıslattı. Kalenin arkasından bulduğu bir yolla, doğru Medîne'ye gidip Mescid-i Nebeviye girdi. Kendisini direğe bağlattı.

    - Allahü teâlâ kalbimi biliyor. Bana hakîkî bir tevbe ihsân edinceye kadar vallahî ben Resûlullahın yüzüne de bakamam. Allahü teâlâ işlediğim günâhtan tevbemi kabûl etmedikçe bu yerimden ayrılmıyacağım, diye yemin etti.

    Ebû Lübâbe'nin düştüğü bu hatâ ile ilgili olarak şu meâldeki âyeti kerime nâzil oldu:

    (Ey îmân edenler, Allaha ve Resûlüne hâinlik etmeyin. Bile bile aranızdaki emânetlere de hâinlik etmeyin.) [Enfâl 27]

    Ebû Lübâbe, Resûlullahın muhterem hanımlarından Ümm-i Seleme'nin Mescid-i Nebeviye açılan kapısı önündeki direğe kendisini bağlatmıştı. Hava bir hayli sıcaktı. Bir hafta hiçbir şey yemeyip, kulakları işitemeyecek hâle gelmişti.

    Ebû Lübâbe, yaptığına pişman olup kendini direğe bağlattığı sırada, Müslümanlar onun bu hâlinden habersiz, Yahûdîlerin kalesinden dönmesini bekliyorlardı. Aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen Ebû Lübâbe dönmedi. Nihayet durumdan haberdar olunup, Resûlullaha arz edildi. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

    - Eğer doğruca yanıma gelseydi, bağışlanmasını Allahü teâlâdan dilerdim. Madem ki, o kendisini bağlatmış, artık Allahü teâlâ tevbesini kabûl edinceye kadar onu bulunduğu yerde bırakırım.

    Ebû Lübâbe bu şekilde direğe bağlı kalarak altı gece kaldı. Her namaz vaktinde hanımı tarafından bağları çözülür, namazını kıldıktan sonra, tekrar direğe bağlanırdı.

    Müjdeleyeyim mi?

    Peygamber efendimiz Ümm-i Seleme'nin odasında idi. O sırada, Ebû Lübâbe'nin tevbesinin kabûl olduğuna dâir âyet-i kerîme nâzil oldu. Âyet-i kerîmede meâlen buyuruldu ki:

    (Onlardan diğer bir kısmı da günâhlarını itiraf ettiler ve önce yapmış oldukları iyi bir ameli sonradan yaptıkları başka bir kötü amel ile karıştırdılar. Olur ki, Allah, onların tevbelerini kabûl eder. Çünkü Allah, Gafûrdur, çok bağışlayıcıdır, Rahimdir.) [Tevbe 102]

    Ümm-i Seleme vâlidemiz, seher vakti Peygamber efendimizin güldüğünü işitince sordu:

    - Niçin gülüyorsunuz yâ Resûlallah!

    - Ebû Lübâbe'nin tevbesi kabûl olundu.

    - Müjdeleyeyim mi yâ Resûlallah?

    - Olur! Müjdelemek istiyorsan, müjdele!

    Bu haberi duyan herkes, iplerini çözüp salıvermek için Ebû Lübâbe'ye doğru koştular. Ebû Lübâbe bunu kabûl etmedi. Dedi ki:

    - Vallahi Resûlullah efendimiz bizzat eliyle beni bırakmadıkça buradan ayrılmam.

    Peygamber efendimiz de namaza giderken, uğrayıp salıverdiler.
    0 ...
  19. 638.
  20. 17 aralık sürecinde kendi ayağına sıkmış cemaattir.
    1 ...
  21. 637.
  22. "insanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim." Robert BOSCH
    1 ...
  23. 636.
  24. nur topu gibi yeni bir terör örgütümüzdür.
    1 ...
  25. 635.
  26. Anadolu halkının nazarinda bitmiş cemattir. Şimdi gitsinler kendilerine oturacak yeni bir kucak bulsunlar.
    3 ...
  27. 634.
  28. 633.
  29. 632.
  30. 631.
  31. sayılı günlerinin kaldığı cemaattir.
    3 ...
  32. 630.
  33. boyunun ölçüsünü almış cemaattir.

    not: paralel örgüt sempatizanıyım.
    3 ...
  34. 629.
  35. 628.
  36. kemal-it lerin kucaklarinda hopladigi cemaat.
    3 ...
  37. 627.
  38. israile ötelenmesi gereken embesil yuvası.
    2 ...
  39. 626.
  40. bu seçimde en büyük tokatı yiyenlerdir.
    adamlar şaka maka baya azmış hatta neredeyse hiç etkileri yokmuş, biz gözümüzde büyütmüşüz bunları.

    ne demiş fuatavni usta kaybedenlerdensiniz.
    2 ...
  41. 625.
© 2025 uludağ sözlük