nereden nereye gelen cemaattir. şu olaylar patlamasa, -olsa ama basına sızdırılmasa- herkesin ağzında sâlavatla yaklaştığı insanlara, şimdi canı sıkılan giydiriyor.
lise 1 de peder, biraz örnek alıp adam olayım diye beni, malatya rahime batu kolejine yatılı olarak gönderdi.
orada belletmen ağabeyi denilen üniversiteliler bize ağabeyilik yaptı. beraber gezdik, beraber tozduk, dertleştik vs...
bu süreçte f.gülen in videolarını izledik, adamdaki anlatım çok hoşuma gidiyordu. rahmetli dedemden aşina olduğum risale-i nur a değiniyordu bazen ve bu bende daha da bir sempati doğuyoruyordu.
daha sonra üniversite kazandım, kalmak için ev bakmaya istanbula bazı referanslarla geldim. ve gülen cemaatini bölgedeki en iyi evine yerleştim. ev arkadaşım 25-26 yaşlarında, ego tavan yapmış, kendini dünyanın en akıllı adamı sanan ve içten pazarlıklı bir godoş olan bölge abisi idi.
kendisine 1 ay sabredebildim. daha sonra hala içinde bulunduğum cemaatin evine yerleştim.
fakat gülencilerle bağımı kesmedim. aidiyetimi bir yana bırakmadım. ta ki yaklaşık bundan 1 yıl evveline kadar...
düşüncelerimi bu vaziyete iten faktörler ise şunlardır:
- dershane olaylarından sonra bir anda sol bir gazeteye dönüşen zaman gazetesinin hali.
- komünistlerden beter olarak daha 1 sene önce götünü yaladıkları otoriteyi yeren abiler ablalar ve köşe yazarları.
hırsızlıkları ortaya çıkarana kadar tayyip'in kankası olan cemaat bugün türkiye'deki en büyük düşman ilan edildi. pkk terörü bile görmezden gelinirken, halk cemaat düşmanlığıyla uyutuluyor. neticede cemaat zarar görüyor ama en büyük zararı ülke olarak hepimiz göreceğiz. cemaat düşmanlığı kullanılarak devletin her kademesine tayyipçikler getiriliyor; ülke, parti devletine dönüştürülüyor.
yarrağın hasını yemekte olan yasadışı paralel örgüt yapılanması. gerek iktidar partisi olsun gerekte halk tarafından zaten sahte olan itibarı ayaklar altına alınmakla birlikte halk desteğiyle bitirme çabaları devam etmektedir. cemaatçi diye arkadaşlığını kesen insanlar gördükten sonra bu mücadelede devletin başarıya ulaşacağına artık kesin gözüyle bakmaktayım. halk gerçekten istemiyor bu yalakaları çünkü, abd yalayıcılar.
yurttaki müritlerine oylarınızı cumhurba$kanlığı seçimlerinde chp'ye verin demi$ zaat. zaten cumhurba$kanlığı seçimleri arifesinde yayınladığı yazısında süblimal mesajda sık sık ekmeleddin diyordu. o kadar dönek bir olu$um i$te.
ekşi sözlük'teki önemli destekçilerinden birisi olan melis ali mahlaslı yazar bugünkü kurultayda kılıçdaroğlu'na getirilen eleştirilere sert bir şekilde karşı çıkmış.
--spoiler--
adam bilmem kac yillik baskanliginda hicbir zaman alevi kimligini one cikarmamasina ragmen, alevi fasizmi yapmakla suclaniyor. amin oglu, aleviler oy atmasa baraji gecemezsin...
not: inanci cok kuvvetli olan bir sunni vatandasim.
--spoiler--
ben de inancının kıymetini ancak allah'ın bilebileceği ama hem akp hem de chp'den eşit uzaklıktaki sünni bir vatandaş olarak şunu diyorum. kılıçdaroğlu denen adam döneminde chp'de zaten çok kuvvetli olan alevi lobisi tavan yaptı. tüm chpli belediyelerde aleviler kadrolaştı. tokatlı bir alevi olan aziz kocaoğlu'nun izmir belediyesi alevi kaynıyor. sen akp'ye karşı olabilirsin, rte'nin ülkeye faydası olmadığını da düşünebilirsin. muharrem ince'nin ulusalcılığını kendi ılımlı islam anlayışına karşı görüp, etyen mahçupyan gibi düşmanımın düşmanı kabilinden kk'nun kazanmasını da isteyebilirsin. ama kılıçdaroğlu'nun alevi kimliğini öne çıkaran laflar söylemiyor olması chp'nin tamamen alevilerin kontrolündeki bir parti haline geldiği gerçeğini değiştirmez. biz bunu hayatın içinde, onların hala varolduğu devlet kadrolarında görüyoruz. sen, müslümanları fırsatını bulsa bir kaşık suda boğacak bu adamlarla nasıl işbirliği yaparsın ey müslüman ?
bize anlatılan masonlardan herhangi bir farkı olmayan sözde dini, gerçekte ise siyasi ve ticari cemaat. masonlar nasıl anlatıldı bize? yok efendim bunların iş çevrelerinde, sanat camiasında çok yakın ilişkiler kurdukları güçlü insanlar varmış. "kardeşlik" adı altında birbirlerinin arkasını kollarlarmış, birbirlerinin iyi yerlere gelmelerini sağlarlarmış. amaçları bu şekilde güçlerini artırmak ve dünyaya hakim olmakmış falan. peki soruyorum şimdi, şu anki gülen cemaatinin (şu anki derken akp dönemi boyuncaki hallerini, hareketlerini kast ediyorum)o masonlardan ne farkı var?
haa, ama ben size bazı cemaat mensuplarının buna nasıl baktığını da söyleyeyim. bunlar da şu haliyle anlattıkları masonlar ile gülencilerin çalışma şekli bakımından benzer olduklarını kabul ediyorlar. diyorlar ki, onlarla onların silahıyla savaşıyoruz. peki diyorsun, tıpkı onlar gibi davrandığın vakit onlardan ne farkın kalıyor? inançlarımız diyor. biz islam davasına hizmet ediyoruz, onlar satanizme falan filan...
hz peygamber, müşriklere karşı müşriklerin müslümanlara ettiği zulmü yapmadı. onların yöntemlerini kullanmadı. bilakis, mantık odur ki düşmanının yaptığı işlerin aynısını sen de yapıyorsan, düşmanından bir farkın kalmamıştır.
şimdi beni ne ilgilendirir bu adamların neye inandıkları, kime taptıkları? benim hakkımı yedikten sonra, mazlumun ahını aldıktan sonra 5 vakit namazınıza 10 tane daha katıp kılsanız ne yazar? şimdi hükümetin baskısı altında ezildikçe kendilerini şirin göstermeye çalışıyorlar. fuatavni ve türevi pek çok hesapla, pek çok kanallar vasıtasıyla kendilerini aklamaya çalışıyorlar, daha hala insan avı peşindeler.
biz lisedeyken bunların kullandığı bir tabir vardı: "kafalamak". aklına girip cemaate bağladıkları insanlar için "kafaladık" derlerdi. bugün bile hala insanları kafalama peşindesiniz. bırakın artık. bir de bu kafalama işi öyle sandığınız gibi masum bir süreç olmadı hiç bir zaman. devletin okullarında, anadolunun bir köşesinden gelen çocukları psikolojik baskıyla kendilerine dahil etmeye uğraştılar. bir öğretmenimizin (devlet okulu öğretmeni), bir arkadaşı "neden abilere gelmiyorsun" diye sıkıştırdığını bilirim. o arkadaş da en yakın olduğum adamlardan biriydi lisede. bize liseyi dar ettiler. hala bile unutmam o günleri. akp iktidarının da ilk dönemiydi. şimdi söyleyin, üniversitelerde, liselerde kızlara zorla başını açtırmaya çalışan insanlardan ne farkınız kaldı?
bunlar için iyi ve kötünün tanımı şudur: hocaefendinin olur verdiği her iş iyidir, güzeldir. onay vermedikleri ise, kötüdür. bu kadar basit. bunlar banka aldıklarında biz sorduk, faiz haram değil mi diye. bir arkadaşım babasına sorup cevap yetiştirdi bize: hocaefendi bu faiz değil kar payıdır demişmiş, helaldir demişmiş. zaten hocaefendi olur vermişse, bir bildiği varmışmış muhakkak. bu kafadaki adamın hocaefendisi çıkıp dese ki, "aslında cenaballah koyunları biz keselim diye değil (sümme haşa) onlara tapınalım, onlar vasıtasıyla yaradana şükürlerimizi sunalım diye yarattı" siz inanıyor musunuz ki bu adamlar "hoop ne yaptın lan, hoca dedik sen şaklaban çıktın" diye sesini yükseletecek. maalesef ben inanmıyorum buna. en azından cemaatin içinde buna bile sesini çıkarmayacak öyle büyük bir kitle var ki... faiz haramdır arkadaşım. kar payı, bilmem ne. bunların hepsi ayak oyunu. şark kurnazlığı. faize kar payı diyen, yarın "mute nikahı" diyerek kerhaneler de açar. "öldürdüysen kendin için mi öldürdün, allah için öldürdün sen" diyerek cinayetleri de meşrulaştırır. sakın yanlış anlaşılmasın, bu dediklerimi cemaatin yaptığını iddia etmiyorum. ama haram olan bir şeyi, türlü hilelerle haram olmaktan çıkaran, allahın sözünü inkara kalkışan bir sözüm ona dini cemaatin yarın neler yapacağını kestiremezsiniz. yoldan çıkılmıştır artık.
biz burada senelerce tekrar tekrar yazdık gülen cemaatinin cia ile, amerikan hükümeti ile kurduğu tatlı ilişkileri. defalarca söyledik, dinler arası diyaloğun bir amerikan projesi olduğunu, cemaatin üst kısmının (başta gülen olmak üzere) bunlara bilerek, alt tabakanın da (ihvan takımı) istemeden maşalık yaptığını. en başta akpli it köpek sürüsü hırladı bize. yalan yok, gülen cemaatine yakınlık duyanlar genelde nazik ve kibardır. iyi niyetlidirler de. ancak insanın en büyük düşmanı nefs ve kibirdir. benim yolum yanlış olamaz dersen, birileri sana bunları anlattığında savuşturur geçersin. halbuki ben, o adamların "abi" diye hitap ettikleri, sohbetlerini dinledikleri insanlarla tanıştım, konuştum, görüştüm. aralarında iyi niyetli olanlar da vardır elbet ama siyasete bu kadar bulaşmış bir cemaatin iki yüzlü davranmaması mümkün müdür?
akp ile araları iyiyken de, kötüyken de bunlara hep aynı vaazlar verilir. "siyasete karışmayın, bizim davamız koltuk davası değildir" denilir hep alt kesimdeki ihvanlara, muhibbanlara (cemaate sevgi duyanlara). halbuki onların demek istediği "bizim siyasetle işimiz olmaz" demek değildir. bilakis, "üst kadro siyasetle yeterince ilgileniyor zaten, siz sadece üsttekilerin size söylediklerini bilin, onlar kime derse ona oy verip destekleyin yeter" dir. çünkü alt tabakası, üniversitede kemalist adam görünce ateist zanneden bu cemaatin üst tabakası papanın elini öper, kardinallerle buluşup sohbet eder, hahamlarla öpüşür, tokalaşır... bunu da şöyle izah ederler alt tabakadakilere: "hocaefendi öyle büyük bir insan ki, nefsineağır da gelse müslim gayri müslim demeden tüm o insanların dergahına kadar gider ki bir müslüman insan da bundan istifade edebilsin, bir müslümanın işi görülsün diye". yani mealen derler ki, bizim onlarca ülkede okullarımız var, bunların selameti için müslümanla da oturup sohbet edilir, hristiyanla da, dinsiziyle de. yalnız ne hikmettir ki aynı mesele, ılımlı islam mevzusu hakkında yazılmış olan rand raporunda "gülen çok önemli bir isim ve hem yahudi dünyasında, hem de hristiyanlar arasında sevgi kazanmış, papanın elini öpmüş ılımlı bir kişiliktir" diye anlatılır.
dediğim gibi, gülen cemaatinin iki yüzü var. birincisi alt tabakası. bunlar senin benim gibi normal insanlar. çoğu temiz, iyi yürekli, tek derdi kendi ülkesinde kendi dininin ve inançlarının gereklerini yerine getirebilmek olan insanlar. bu anlamda o gülencilerin, nurculardan, süleymancılardan, adıyamancılardan, ismail ağa cemaatinden, alevilerden, caferilerden... farkları yok. sadece inandıkları şeyler az veya çok değişebilir. beni ilgilendirir mi? ilgilendirmez. özetle bunlar saf ve temiz insanlardır. elbette hepsi için değil bu sözüm. içlerinde kul hakkı yiyenleri ben affetmem. ben affetsem, hakkını yedikleri insanlar affetmez.
ama asıl bir üst tabaka vardır ki bunlar her türden insanla yatıp kalkabilir. her türlü siyasi, ticari ilişkiler kurabilir. sadece türkiyede, son dönemlerde dsp iktidarına (bkz: (hüsamettin özkan)), akpye ve bu son dönemde de chp ve mhpye yakınlık gösterdiklerini biliyoruz. işte bu adamlar tehlikelidir. cumhuriyet için de islam için de tehlikeli. bunlar kendi çıkarları için dine türlü türlü icatlar mı sokmazlar? türlü türlü insanlara iftiralar mı atmazlar? ne yapmazlar ki?
gelelim paralel devlet söylemine. hani, başbakan iktidara geleli bir buçuk, iki sene gelmiş olsa diyeceğim ki bravo. helal olsun. çünkü o kadar doğru bir tespit ki paralel devlet söylemi. hukukun içine çöreklenmiş, mite sızmaya çalışmış, emniyete, milli eğitime, bakanlıklara ve daha nice kuruma girmiş bir yığın insan. bunların bir hocaefendisi var ve o ne talimat verirse onu yapıyorlar. milli çıkarların değil, cemaatin çıkarlarının peşindeler. bireysel akılla ve vicdanla değil, cemaatin kollektif aklı ve vicdanıyla hareket ediyorlar. buna paralel devlet denilmez de ne denir? ergenekon ve balyoz operasyonlarında bas bas bağırdık. haklı gerekçeleri olsun olmasın, bu süreç hukuki açıdan sağlıklı bir şekilde ilerlemiyor, adeta hasmane duygularla, intikam arzusuyla gerçekleştiriliyor. bu durum hukuka ve hukukun evrensel normlarına aykırıdır demedik mi? keser döndü sap döndü. şimdi bıçağın önünde cemaat ve muhibbanları var. oh olsun demiyorum, üzülüyorum. ama istiyorum ki artık görsünler geçmişte yaptıkları hataları. artık bu cemaatin bir dini cemaat olmadığını, tam da erdoğanın ve ekibinin dediği gibi bir paralel örgüt olduğunu görsünler. gülenden hocaefendi olmayacağını anlasınlar. bir mürşit hayaliyle kırk tane şaklabana kapılıp gitmekten vazgeçsinler.
Özellikle Türkiye'de güçlü bir topluluktur. Ancak bu gücün sebebi dış ülkelerden kendi vatanlarına ihanet için aldıkları destektir. Bundan dolayıdır ki "Cemaat" kelimesi yerine "Ciamaat" kullanılması daha uygun olacaktır. Başlarında kendilerince taptıkları (haşa) hocaefendi ne derse bu yönde haraket eden insan topluluğudur. Ancak bu topluluk son dönemde sınırları fazla zorlayınca tam kelime manasıyla zurnanın zırt dediği yerde patlak vermiştir. Bu topluluk daha öncelerde dışarıdan bakıldığında islam dinine tebliğ yapan abiler ve ablalar olarak gözükse de içerisine girildiğinde bu abiler ve ablaların robotlaştırılmak üzere seçilmiş birer kurban olduğu gözükmektedir. Son olarak ülkemiz bu vatan haini topluluğa izin vermedi, vermeyecektir. Hocalarının deyimiyle "Allah onların evlerine ateşler salsın". Saldı da zaten.
Allah onları bu yanlış yoldan çevirip doğru yola sevk etsin inşaalah.
türkiye'ye ablalar ve abiler zihniyetini kazandırdılar ve sonra olaylar gelişti. başlarda her iktidar ile dost oldular ama en çok akp ile vr oldular. akp ve doğal olarak cemaatten değilsin diye bir çok insanı iş ve kurum sınavlarında elediler. kendi kadroları hep tepeye sızdı. muhabbet bitince menfaat de bitti. akp ile yollar ayrıldı ve paralel oldular. zaman gazetesi ve stv muhalif oluverdi. bazen de hak ve hukuktan bahseder oldular. halbuki bunlara çok uzak kelimelerdi.
akp onlar içinde büyük bir güç. katkıları büyük. hala akp'ye oy atıyorlarsa akp gibi bir siyasi partinin çözülmemesini istiyorlar. yine oy atacaklar. pasta çok büyük. çünkü bugün onlar tepede olmayabilir ama ele geçirirlerse hazır parti ile boruları öter. çok yatırım yaptılar, atılan kazığı sindiremezler.
şimdi sıra bank asya'ya ve diğer oluşumlara gelecek. şimdilik düşüyorlar. zeytinyağı gibiler. zaman gelir belki yine üste çıkarlar. ama bardak taşıyor. sudan dolayısıyla bardaktan ayrılma vakti şimdi. devlet kademelerinde hala varlar umarım azalarak biterler demek isterim ama bir cemaat gider öteki gelir. çünkü burası türkiye...