dün geceki komik ve talihsiz hakem hatalarından sonra bile aralarından bazılarının hala şaşırtıcı biçimde fenerbahçe' yi savunup galatasaray' a saldırmaya devam ettiği hayret uyandırıcı biçimde fark edilen taraftar grubu.
centilmen ve objektif fenerbahçeliler hakem hatalarını kabul ediyorlar. ama bu arkadaşlar hala bahane ve yanıt peşinde koşturuyor ilginç biçimde.
bu arkadaşlardaki körü körüne, hatalı olsa da, fenerbahçe' yi savunup her galatasaray maçında adalet savaşçılığı yapma sevdası bende zaten azalmış olan objektifliği bitme noktasına getirdi. zaten son yıllarda aldığım en doğru kararlardan biri de, cevap hakkı doğmadığı sürece, bir fenerbahçe fanatiği ile iletişim kurmamak oldu. hem gerçek hayatta hem sanalda fenerbahçe' yi hatalı olduğu zaman bile savunup centilmen olmayanlardan uzak durdukça kendimi daha iyi hissettim.
galatasaray maçlarında adalet savaşçılığına soyunan objektif(!) taraftar. bu geceki penaltıyı savunan varsa bundan sonra futbol konusunda yazdıklarını ciddiye almayacağım.
26. haftada 67 puan toplamışsın. sadece 1 mağlubiyetin var. kulüp tarihinin en iyi sezonu olabilir. gelin görün ki lider galatasaray. bizdeki nasıl bir şanssızlıktır anlamadım gitti. 26 maçta 26 galibiyet alsak galatasaray da 26 galibiyet alıp averajla fark atacak. öyle bir beladır fenerbahçeli olmak.
fenerbahçe' ye sevgi duyan ve onu destekleyen taraftar.
kendilerine saygı duyuyorum. ama bu sevgi objektifliklerinin önüne geçiyor ve galatasaray düşmanlıklarını arttırıyorsa bu onları haklı olarak sevmememi sağlıyor.
sadece sözlükte yaşadığım olaylardan örnekler vereceğim.
1-) ilk yazarlığımda centilmen olmak ve sessiz kalmak için çabaladım. yine de futbol ve fenerbahçe konusundaki eleştirilerimi saygı ve format çerçevesinde yazdım. bu eleştiriler herhangi bir hakaret ya da tahrik barındırmadığı halde işine gelmeyenler bana '' samimiyetsiz '' yaftası yapıştırdı.
2-) saygı ve format çerçevesi içerisinde fenerbahçe' yi eleştirmeye devam ettim. bir gün bir fenerbahçe fanatiği beni tehdit etti. tek yaptığım galatasaray hakkında bu şahsın saldırılarına saygıyla, gerçeklerle, format çerçevesinde ama iğneleyerek yanıt vermek ve fenerbahçe' yi eleştirmekti. resmen adamın işine gelmedi.
3-) artık şuursuz saldırılara dayanamayarak arka arkaya şuursuz fenerbahçe fanatiklerini donuza eklediğim bir dönemde, tanımadığım bir nick, anneme küfretti. entrylerine baktığım zaman 6-0' a gönderme yapan ve fenerbahçe' yi körü körüne destekleyen entrylerle karşılaştım.
4-) fenerbahçe tribünlerinde açılmış bir pankartı paylaşan bir fenerbahçeli, bu pankartı eleştirdiğim için futbolla alakalı ve alakasız her başlığımın altına yazıp beni sinirlendirip tahrik etmek için elinden geleni yaptı.
5-) yine birine bir yazarlığımda saygı ve format çerçevesinde hak ettiği yanıtı verdim, fenerbahçe' yi saygı ve format çerçevesinde eleştirmekten asla vazgeçmedim. çünkü bu doğal bir haktır ama bazıları kabullenemeyip çıldırıyor işte. adam öyle bir at gözlüğü takmış ki, son birkaç nickimde, her entrymi açık eksi oyluyor, nick başlığım altına galatasaray ve şahsım hakkında kırıcı ve tahrik edici fotoğraflar ekliyor ve şımarıkça saldırmaya devam ediyor.
6-) bir de sırf beni sinirlendirmek için, defalarca rica etmeme rağmen, hala gözüme soka soka eski nickimle bana hitap eden kötü niyetli fenerbahçe ve beşiktaş fanatikleri var.
yaşadıklarım bu şekildeydi. bakın, ben fenerbahçe' den nefret ediyorum. ama fenerbahçe' yi sevenler olduğunu bildiğim için ne takımlarına hakaret ediyorum ne de onları tahrik eden entryler ve fotoğraflar ekliyorum. ama adamlar saygı ve format çerçevesinde takımlarını eleştirmemi bir türlü kabullenemeyip bana düşman oluyor, son birkaç hesabımda her yazdığımı açık eksi oyluyor, nick başlığım altına şahsım ve galatasaray hakkında kırıcı ve tahrik edici fotoğraflar ekliyor.
bu donuz butonu meselesini abartan da bunlar, bu konuda önüme geleni donuz listesine eklediğim yönünde bir iddia icat ettiler. öyle bir şey yok.
unutmayalım ki sevgi tercih, saygı zorunluluktur. ben de sizin kulüplerinizi sevmiyorum ama sizi düşünerek kulübünüz ve taraftarlığınız hakkında tahrik edici, kırıcı entryler ve fotoğraflar eklemiyorum. ben size saygı duydum siz bana saygı duymadınız. nickimi kullanıp '' intihar etsin kampanyası '' diye başlık bile açtınız. sizi Allah' a havale ediyorum. bana çok haksızlık yaptınız.
içimi dökmek istedim çünkü dayanamadım. saygılarımı sunarım.
edit: bak biriniz eksilediniz yine. çünkü eleştiriye tahammül edemiyorsunuz, özeleştiri yapmıyorsunuz takımınız hakkında, samimi olmadığınızı biliyoruz ama bunu belirtince bize düşman oluyorsunuz. üstelik yukarıda anlattığım ve tecrübe ettiğim haksızlıklardan sonra hala eksiliyorsanız '' yazık '' diyorum sadece. Allah sizinle aynı masada, aynı sohbet ortamında karşılaştırmasın inşallah.
Başarı kriteri ikilinin arasında ise doğru bize karşı galibiyette üstünlük var. Ama bunun sebebi bunun sebebi bizim kuruluş amacımızın “türk olmayan takımları yenmek” olmasıdır.
Bak o halde şu örneği vermek istemezdim ama mecbur bıraktın beni, al bak sizin o “x diyen başkanımız olmadı” savunmana karşı fener(yöneticileri) zamanında gs şampiyon olmasın diye-öyle söz möz de değil direkt uygulamış adamlar- ne yapmış.
Tarihini bilmeden böyle efelik yapar atar tutarsan, ayarı da yersin böyle. Hadi şimdi sözünün arkasında dur, kendine destekleyecek yeni takım bul bakalım :)
Ne başarısı var, öyle mi? Önce aradaki farkı kapatın, sonra konuşuruz: Cincon 10 sene her maçı kazansa, anca eşitlenen bir fark var arada. Fenerbahçe tekildir ve işini kendi halleder ya da kaybeder. Gider Denizli'ye berabere kalır, şampiyonluğu verir; gider Trabzon'la berabere kalır, yine şampiyonluğu verir; gider Trabzon'u yener, alır; gider Cincon'u yener, alır... Bu gibi şeyleri hep kendi yapar kazanır ya da kaybeder; ama sadece kendi... Sizin Polat başkanınız gibi "Beşiktaş şampiyon olsun, biz de kupayı alalım" diyen bir başkanımız hiç olmadı. Bırak başkanını, çaycısı bile Adnan denen şekilsizin yaptığını yapsa; Fener'i bırakırım, sen ne diyorsun. Dünya tarihinde bir golü iki takıma birden yastlayan tek adam Kezman'dır. Hem Beşiktaş'a ve Tüpçü'ye hem de Cincon'a ve Polat'a yasım yasım yastlamıştır. Bunu detaylı ve incelikli konuşacak arkadaşları beklerim. Her zaman :-).
uefa nın "şikeden ceza alan takımlar listesinde yer alan" takım taraftarı olan arkadaşlarımızdır.
bakmayın siz hariçten gazel okuduğuna bunların...bir de utanmadan fenerbahçe türkiye dir diye maval okuyorlar. doğru bir bakıma, şl ye gidip 0 çekme, şike yapan takımlar listeinde yer alma, seyircisiz oynanan maçta sahaya meşale atıp seyircisiz oynama cezası alma gibi dünya futbol tarihinde örneği çok az olan veya hiç olmayan negatif istatistiklerle ülkemizi temsil etmiştir fenerbahçe. ne başarın var denince genelde çok detay verememeleri ile de ünlüdürler.
Fenerbahçe korkmaz, korkutur! Biz neler yaşamışız kardeşim; himmetçi şampiyonluklar, satılık hayasızlar, kendi takımına maç sattığı için küfreden taraftarlar, karşılıklı yemek yiyen tüpçüler polatlar, çubukluyu görünce kıçını yırtıp parçalıya domalanlar... Ve daha daha neler neler. Fenerbahçe Türkiye gibidir: Oyun oynayan menfaatçi kansızı da bitmez, hainlik eden çapsızı da... Bu yüzden cumhuriyettir. Taraftarı da çilekeş Anadolu insanı... Zaferi yorgun gözlerdeki uyku gibi bekler, sabreder, umar; ama satılmaz ve delikanlıdır. Fenerbahçe Türkiye, taraftarı da Türk'tür: Bazılarınınki gibi Sümüklü Hoca Efendi ya da bebek katili Apo iti değil...
trabzonsporun maç sattığını dile getirebilen tek taraftar grubudur. trabzonspor ve aptullah avcı zaten gs ye düzenli olarak maç sattıkları için bizim bunu dile getiriyor olmamız abes değil. tıpkı trabzonsporun maçı satması gibi yani normal ve bilinen bir şey.. ancak bizim şampiyonluk maçımızda bize karşı kadıköyde hiçbir iddiaları olmadığı halde 11 kişi kale çizgisine dizilip sakatlanma pahasına kaleye giden topları da çıkarttılar malum maçta..
galatasaray bizi yenebilir. aynı sezonda 2 defada yenebilir. bizde onları yıllarca hem içeride hem dışarıda yendik. 4-0 lık 4-1 lik 6-0 lık maçlar var. adamları kendi stadlarının açılış maçında yendik. yani gs nin bizi bizim gs yi yenmemiz olay değil bu futbolda olabilir. buradaki esas nokta trabzonsporun maçları düzenli olarak gs ye satması..
daha maç oynanmadan şaibe belliydi zaten. hadi takımın şu anda en iyisi onachu milli takıma çağrıldı eyvallah yapacak bir şey yok. peki neden maçtan hemen önce onachudan sonra takımın en iyisi ve lideri abdülkadir ömür kadro dışı bırakılıyor ? fenerbahçeye karşı ölümüne koşan mücadele eden trabzonspor bu maçta sahada neredeydi arkadaşım ??? yani boş yapmayın her trabzonsporlu bu maçta gs ye yenileceklerini biliyordu. içten içe de bunu istiyordu o yüzden kimse hariçten gazel okumasın.
içlerinde iyiler de vardır ama çoğu üstümüze oyunlar oynanıyor psikolojisiyle dolaşıyor her puan kaybı sonrası, kendi takımını eleştirmiyor. gerçi başkanları da aynısını yapıyor. başarısızlar bu yüzden, öz eleştiri yapmıyorlar.
dün, üzerimde galatasaray armalı kazağım varken ve sessiz sedasız takılırken karşı masadaki çocuğun alaycı bir yüz ifadesiyle baktığını gördüm. yanındaki çocuk ve kız da bakıp bakıp gülüyorlardı.
neden ? fenerbahçe maçı vardı ve fener öndeydi.
neden ? galatasaray önceki gün yenilmişti.
ben yıllardır avrupa kupalarında takım ayırt etmeden türk takımlarını destekliyorum. eğer fanatik fenerli bir troll avrupa kupaları üzerinden galatasaray'a saldırırsa ona belli maçları hatırlatıyorum.
işte bu iki çocuk ve kız gibiler yüzünden centilmen fenerbahçeliler de zan altında kalıyor.
futbolu bırakın, bir rekabet, bir insanın tanımadığı bir insanla alay etmesine izin vermemelidir. galatasaray olur, fenerbahçe olur, beşiktaş olur, fark etmez. saygımızı yitirdikçe çirkinleşiyor ve kalp kırıyoruz.
bazı kişilerin sırf rakibine saygısızlık ettiği için sevilmeyerek anıldığı sıfat. bu kişinin renkleri farklı olabilir ama rakibine saygı duymayan her taraftar kötü niyetlidir. ben sadece karşılaştığım örneği anlattım.
not: bu arada fener ve beşiktaş yenildiğinde kimsenin yüzüne alaycı bir ifadeyle bakmadım. asalet bende kalsın.
not-2: sadece bir defasında, bir mekanda, galatasaray tişörtümü görüp küfürlü beşiktaş marşı söyleyen kendini bilmezler giderken arkadaşıma dönüp '' icardiii '' diye bağırdım. bu onlara yetmiştir.
