akp'nin üstünü süsleyerek savunucusu olduğu akım. ingeborg bachmann'ın "barış" üzerine yazıp çizdiği onca şeyin üstüne malina romanı üzerine yaptığı söyleşide "faşizm" üzerine söylediği sözler son derece ilgi çekicidir. Evet "faşizm nerede başlar?" buyrun bir yazarın cevabı:
"faşizm nerede başlar sorusu üzerinde daha önce düşünmüştüm. Faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. Faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar, iki insan arasındaki ilişkide başlar Ve ben anlatmak istedim ki, savaş ve barış yoktur, hep savaş vardır
teorisini italyan filozof ve entelektüel giovanni gentile'nin platon ve niccolo machiavelli başta olmak üzre pek çok filozofun görüşünden esinlenerek oluşturduğu siyasi ideoloji. son zamanlarda değil yaklaşık 70 yıldır malın davarın ağzında sakız olmuştur.
hükümet kadın filminde basitçe tanımlanmış orospu çocukluğu şekli.
--spoiler--
diyelim 2 ineğin var. sosyalizm; 2 ineğini de alır ondan süt üretir, sana verir. komünizm; sendeki 2 ineğin 1 tanesini alır başkasına verir böylece eşitlik sağlanır. faşizm ise; sendeki 2 ineği de alır, sana o sütü satar.
--spoiler--
insanlık tarihinin en yüce devleti, medeniyetin belkemiği roma imparatorluğunu sosyal ve politik olarak yeniden canlandırmaktır. medeniyet düşmanı hayvan sürüleri tarafından olumsuz bir anlam yüklenmiştir. ama; (bkz: bir gün mutlaka)
karşı tarafa tahammülsüzlük vıdı vıdı vıdı... değildir. aşırı baskıcı, militarist, diktatör biçimi, yönetim şeklidir. fikir olarak insanlığı zararı bulunsada, her fikir saygı görmeyi hakediyor. faşizm, nazizmi doğurmuş, hatta anne gibi onu beslemiş fakat, hitler'in, siyasetiyle geri planda kalmıştır.. buna binaen, nazizmden önce yıkılmış, bıraktığı enkazın ardından lanetle anılmıştır.
ama bu nazizmin ve faşizmin, ekonomik ve askeri açıdan sosyalizm, kapitalizm gibi ideolojilere tur bindirdiği gerçeğini değiştirmez. endüstri, teknoloji, istihbarat, silah, halk refahı gibi konulara girmiyorum bile, varın siz düşünün.
sırf karşı tarafın tarzına alışık olunmadığından dolayı yapılan kalitatif açıdan bir horgörü. bu horgörü, fındık kabuğunu dolduracak kadar kantitatif olmayıp, sınırlayıcı paradigmalar içerisine, özgür bir varlık olan insan türünü acımasızca hapsetmektedir.
sanılanın aksine ırki bir temele değil devlete dayanır. faşist bir rejimde devlet en yüce varlıktır. halk devlet için vardır.
herhangi bir etnik köken hakim ulusla uzlaşı içinde ise sorun yoktur.
üretim ve tüketim ilişkisini korporasyonlar aracılığı ile ele alır.
ayrıca hiç bilinmediği halde hakkında en çok konuşulan rejimdir.
--spoiler--
Bu makale: Bilmez, bilmediğini de bilmez. Cahiller için yazılmıştır!
Kısa ve en anlaşılır şekilde faşizm, hükümet diktatörlüğü demektir.Yani totariter bir rejimdir. Bu diktatörlüğün, elbetteki bir şefi ve bir lideri olacaktır. Bu şefin etrafında bir örgütün de bulunması gerekmektedir. Bu örgüt bir siyasi parti olabileceği gibi, bir cunta da olabilir..
Hangi ülkede olursa olsun, hepsi de gerici, tutucu bu hükümet diktatörlüklerin de, şef ve lider olanların müşterek niteliği şudur: Demagok! Ve müşterek silah ise: Demagojidir!..
Demagok kimdir? Demagok; sokağı kullanan, sokağa dayanan, sokak kalabalıklarını ve kalabalıkların basit çıkar ve duyguları ile gene tepkilerini ulusal bilinç ve ulusal irade sayan adam demektir..
Ve demagoji; işte bu sokak kalabalıkları ile; cehaletin, aşağılık duygularının uyandırılması ve bu kalabalıkların sürüklenmesi için, demagokun kullandığı basit söz ve mantık silahı demektir..
Faşist rejimlerde otoriterlik, yani iktidar, topyekün bir lider ve hükümetin elinde bulunur. Faşizm de lider ve iktidar kadrosu, ne kadar güçlü olursa olsunlar, sosyal yapıya yeni bir düzen, yeni bir ekonomik yapı getirmezler. Yapılan her şey temelsiz, yapmacık, süslü, maskeli ve partilerinin çıkarına dayalıdır. Bu nedenle yıkıldıklarında geride sadece o ülkenin kaybettiği zaman ve çektiği acılar kalmıştır..
Faşizm geriye dönük bir rejimdir. Yani Faşizm; gerici bir eylemdir. Bir dikta ve geriye dönük bir diktadır. Ve ilk işi; önce içeride gerici güçleri kendi peşinden sürüklemek ve seferber etmektir. Sonra da; eğer o ülke gelişmeye çalışan, teknoloji de geri kalmış bir memleketse; borçlu, suni teneffüsle yaşayan, yani; yabancıların destekleriyle yarı bağımsız bir durumdaysa, sırtını bu dış ve yabancı güçlere dayar..
Faşizm, önce içeride bir geriye dönüştür. Bu dönüş daha ilk adımda, hür düşünceye, hür yayınlara, özgür güzel sanatlara cephe almakla başlar. Yani faşizm ilk kurbanları, gerçek aydınlar, yurtseverler, sanatkarlar ve düşünürler olur. Çünkü demagok, hür değerlerden anlamaz. Ve sokak kalabalığı, kurban ister!.
Demagokun, sokak kalabalıklarına ilk hediye edeceği kurbanlar da, gerçek aydınlar, yurtsever ve hür düşünenler olurlar. Demagok, sonraki günlerde yayacağı tutarsız görüşler ve ucuz sloganlarla havayı doldurur. Din ticareti, demagoji ticareti, dış politika ticareti, cehalet ticareti yaparak topaça bile meydan okur. Topaç da bile sabit bir nokta olmasına karşın demagokda o nokta da yoktur. Temassız, boşlukta fırdöndüdür..
Temeli zayıf olan, kendine zaten daha baştan güveni olmayan, kaderini dış borçlara, dış yardımlara, kamu servetini çarçur ederek para toplamaya, dışarıdaki efendilerine bağlamış olan yarı bağımsız ve bilgisiz bir ülkede faşizm, daha ilk günden sırtını dış güçlere dayayacaktır..
Faşizm de hemen başvurulan bir işlem de tasviyedir. Rejimin, benimsenmiş siyasi ve ekonomik yapısını yıkmak, yerine ideolojilerine uygun bir düzeni kurmaktır. Bu düzen, şefe ve parti mensuplarına kazanç sağlayacak ve dünya görüşlerine uygun bir ahali yaratmaya dönük olacaktır.
Faşizmin önünü kesecek tek şey, çok geç kalmadan; Nereye gidiyoruz? sorusunun sorulmasıdır. Milletin sağ duyulu ve gerçekçi insanlarının sezgi ve anlayışları, böyle dönemlerde o ulus için hayatidir..
Üniversiteleri sünepeleşmiş, sivil toplum örgütleri parayı kim verirse onun türküsünü söyleyen, korkak ve kişiliksiz hallerine bakmadan basın hizmeti verdiğini sanan kurumlar olduğu sürece, Demagok, ellerini ovuşturarak gelir ve ülkenin tepesine oturur, yürütmeyi, yargıyı ve yasamayı da yumruğun altına alır..
Geriye kalana da güle güle demokrasi denir
--spoiler--