"Kadın ya da erkek,
Yaşlı ya da genç,
Laik veya dindar,
Başı açık ya da başı kapalı,
Batılı ya da doğulu,
Alevi ya da sünni,
Türk veya Kürt,
Dost olunacaksa,
Birbirimizi anlamaya çalışacak
Birbirimize tekrar dostluk eli uzatacaksak,
Bugün burada el ele vereceksek nihayet,
Geleceğimizi mutlu ve baskı altında olmadan yaşayacaksak,
Hür olabileceksek,
Cumhurbaşkanının ve muhalefetin tutumu da bu yöndeyse,
Bu bizleri sadece derinden mutlu eder.
Gelin insanlar, gün dostluk günüdür, demokrasi birbirine hak tanımaktır,
Aydınlıklara ulaşmak bizlerin elimizdedir,
Gelin bu şansı kullanalım
Bu bizim memleketimizin hayrınadır.
Bu birlik bize moral verir. Esin kaynağı olur...
Yorulmuştuk bu tartışmalardan Yorulduk herşeyden.
Dost olalım.
Kötü yıllar yaşadık.
Bakın nerelere vardı memleket
Gelin ellerimizi uzatalım insanlara ve uzatılan elleri de tutabilelim.
Geleceğin ufkuna gururla bakabilelim.."
Sadece sanatıyla değil, duruşu ve tavırlarıyla da Gurur verici türk sanatçısıdır.
Her şeyiyle örnek alınacak bir insan.
Yakından izleyen çalarken nasıl efor sarfettiğini, nasıl terler döktüğünü bilir. Bu yüzden konserlere tişört ve ince bir ceketle çıkar genelde. O ceket su gibi olur terden.
Bugün sevgili tarık akan'ı uğurlarken üzüntüsünün yanında, o sıcak ve kAlabalıkta takım elbise ve kravatla piyano çalmanın fazıl için nasıl bir işkence olduğunu tahmin edebiliyorum.
Buna rağmen giyimiyle duruşuyla o ortamdaki bir cenazenin ağırbaşlılığına yaraşır az sayıda insandan biriydi.
Bir cenazede Görünüş Çok mu önemli? Ölü ya da diri andığımız insanımıza duyduğumuz saygı açısından önemli.
Bir özelliğine daha hayran oldum. Daha da sevdim fazıl'ı.
çocuklar için bir albüm yapmış olması ve gelirlerini çocuklara bağışlaması bile devlet yönetiminin eksik üstlendiği sorumluluğu üstlendiği manasına gelen kişi. hiç değilse bir mustafa ceceli değil. bu bile yeter amk.
ha sahi bi mustafa ceceli vardı hacdan döndü mü be?
Zahmet edip bir konserine gidenlerin görebileceği gibi kibirli falan değildir.
Bestelerini türklere has bağlama, ney gibi enstrümanların seslerini batı enstrümanlarıyla çıkaracak şekilde yapması, türk ezgilerini kullanarak türk müziğini dünyaya tanıtıp sevdirmeye çalışması bile batı sevici olmadığının kanıtıdır.
bir tane eserini dinlemeden, rte ağzıyla atıp tutmak tam da aşağılık çomarlara göre.
Gerçekleri söyledim. Ben de patavatsız ve batı sevici olmuşumdur şimdi.
her ne kadar kendisini mozart yorumcusu olarak görse de beethoven akademi ödülüne layık görülmüştür ki bu ödül kendisinin deyimine göre klasik müziğin en büyük oscarıymış. helal olsun kendisine. son zamanlarda daha da bok olan ülkemize az da olsa aydınlık getirebildiği için. bu yüzden sanatçıdır işte. 17 aralık'ta yapılacak olan törende aşık veysel'in şiiri kara toprak'a yaptığı besteyi çalacakmış. al sana ikinci bir gurur duyulacak olay daha. bu da kendisinden:
--spoiler--
11 yaşımdan beri Beethoven çalıyorum. Çalışıyorum. Bütün bir ömür. Çok emek ve çok ruh ile.
Benim doğamda Mozart yorumcusuyum. Mozart'ın gizli sihirli kapısı bana açık. Beethoven'e ise emek ile ulaşmaya çalıştım hep. Bazen becerebildim bazen beceremedim. Ama daha dur. Bitmedi ömür. Daha iyi çalışlar gelecektir. Klasik müziğin en büyük oskarı Beethovenpreis için teşekkürler. Jüri üyesi onurlu ve dahi meslektaşım Martha Argerich'e de tüm desteği için teşekkürler.
Hayatta çok emek verip "hala istediklerimi yapamadım" dediğim bir ikinci konu da kültürlerin dostluğudur .. zor konu. Hele şu dönemde... Müzik. Doğu. Batı...
Her şey ne kadar daha anlaşılır olabilirdi...
ödül töreninde yapacağım konuşmamda bu dostluğum değerini, insanoğlu, insan türü, insanlık, insaniyet gibi değerlere değinmek istiyorum. Bu konuda Çok şey öğrendiğim Beethoven ve Aşık Veysel eşliğinde. Törem 17 Aralık'da Beethoven'ın doğduğu BONN kentinde. Dostlarımızı bekleriz.
--spoiler--
ilk okulda sayılar konusuna geçmiştik. Öğretmen herkesi sırayla kaldırıp 1 den 50 ye kadar saydırıyordu. Fazıl 5. Sıradaydı. Hoca aliyi, veliyi, ahmeti ve mehmeti kaldırdı. Sonrasında fazıla dedi ki "fazıl say". Fazıl say dedi ki efendim hocam. Hoca dedi ki "fazıl say evladım" fazıl say tekrardan efendim hocam dedi. Hoca "fazıl say hadi" dedi. Neyi hocam dedi fazıl say. Hoca dedi ki senin soyadın ne. Fazıl dedi ki "say". Hoca dedi ben değil sen say.
"kesinlikle ülkedeki en iyi piyanist" gibi ağır toplara girmeyin gençler. bu işin idil biret'i var, hüseyin sermet'i var, gülsin onay'ı var,Mehmet Kerim Okanşar'ı var, Pekinel Kardeşler'i var; var da var. bildiğim en iyi piyanist deyip kenara çekilin yeterli.