7 ekim 2011 habertürk manşeti ve 8 ekim'de neden yaptığı ile ilgili açıklamasına, öğle saatlerinde en tatlı dilim ve mantığımla mail göndererek aklımdakileri dile getirdiğim gazeteci. umarım okuma fırsatı olur.
Savunmasında vurguladığı doğru şeyler de var yanlış şeyler de. Ancak kadına şiddeti böyle vahşi bir cinayetle ortaya dökmek istiyorsan en azından olayı insanların vicdanlarına dokunacak şekilde yazarsın. O fotoğrafı sansürlersin arkadaşım. Annemin başına gelse de aynen basarım demişsin. Allah korusun tabi gelmesin ama gelse de nah basardın. Bunu herkesten çok sen biliyordun. O kadın ünlü birisi olsaydı, forsu, arkası olan birisi olsaydı nah basardın. Bugüne kadar 1000 lerce kadın öldürüldü. Milleti eleştiriyorsun ama sanki o ölümlerin hepsinde sen ve senin gazeten çok mu büyük tepkiler verdiniz? Şimdi bu kadın kimsesiz ve savunmasız bir kadın. Gidip onun fotoğrafını basıyorsun. Empati denen bir şey var. Gerçi sen bundan sıyrılmak için aynısı annemin başına gelse basarım demişsin ama böyle olmayacağını herkesten çok sen biliyorsun.
Evet bizim halkımızın büyük çoğunluğu aptal, enayi, koyun. Bazı şeyleri gözlerine sokmadan anlayamıyorlar ama bu da fazla ileri gitmek oldu. Çünkü o millet yine şu an o kadını öldüren adama değil, o fotoğrafı basanlara yükleniyorlar. Ayrıca Fatih Altaylı'yı kişisel olarak tanımam ama gözlemlediğim kadarıyla da insanların dikkatini ve öfkesini kadın cinayetlerine çekmek için kendini paratoner olarak kullanacak kadar yürekli ve cesur birisi değil. Bu yüzden bu lafların hiçbirisini samimi bulmadım. Ha diyebilirsin, ben zaten tanınan birisiyim, böyle reyting mi olur? Seni zaten millet biraz tuhaf biri olarak tanıyor. Bu imajını da katmerlemiş oldun böylece. Gazetecilik yapmadım ama eğer bir dikkat çekmek isteniyorsa genel yayın yönetmenisin, televizyon programı yapıyorsun. Buralarda bu konuyu daha çok dile getir. Sert bir üslup kullan. Ama vefat eden zavallı bir kadının cesedinin fotoğrafını yıllardır yaptığın gazetecilik işinin bütün etik kurallarını çiğneyerek yaparsan şimşekleri üstüne çeken sen olursun. Yazıda tek beğendiğim nokta diğer çalışanlarını koruma altına alması ve bütün suçu kendi üstlenmesi. Gerisi boş ve yanlış cümlelerle dolu bana kalırsa.
bu başlığın altında şu ana kadar yazılan 483 entry sahibinden de daha az zeki değildir. bunu yapmasaydı hiç bişey kaybetmezdi. sanki dün tepki alacağını tahmin etmeyerek o fotoğrafını koyduğunu sanıp bugünkü yazısını banker bilo'ya benzetmek gerizekalılıktır.
"O fotoğrafı niye bastım biliyor musunuz? tiraj için... gazetemin ve adımın gündem yaratması için... yoksa ben de biliyorum gazetecilik etiğini en az sizin kadar, bunca yıllık gazeteciyim." dese daha çok takdir ederdim. sıçıp sıvamanın en nadide örneklerinden birini sunmuştur. manşetten sonraki yazısı da ayrıca bir felakettir. ulan diyelim işkencenin bir vahşet olduğunu ve uygulnmaması gerektiğini işleyeceksin gazetende sayın fatih altaylı, o zaman da işkence edilen insanların fotoğraflarını mı yayınlayacaksın? fuhuş mesela... pornografik kareleri manşete çekip "işte bunun için yaptım, canınızı acıtmak için, tepkinizi çekmek için" mi diyeceksin? ortada bir ahlaksızlık yoksa bile müthiş bir zeka yoksunluğu var bana kalırsa.
bugünkü yazısında, banker bilo'daki maho gibi, "yaptım ama hele bir sor; niye yaptım?" tarzında sıvama yapmış gazeteci. dünyanın her tarafında evrensel bir etik vardır. o fotoğraf buzlanmadan konulmaz. o da biliyor. onu basma nedeni sorunu anlamamız için değil; tiraj için. geçenlerde önemli sayıda çalışanını işten çıkarmıştı. gazeteyi gündeme getirmek için artık bu tip şark kurnazlıklarına kalmış.
başında bulunduğu gazetenin yayınladığı mide bulandırıcı haberi sansürletmeden yayınlatan sorumlu gazeteci.
ne şekilde izah ederse etsin, böyle ahlaksızlık olamaz. hem o fotoğrafdaki kadıncağızın şahsiyetine hem ailesine yapılan bu saygısızlığın hesabını vermeli.
"dönüşümünü tamamladı" "düzen adamı oldu" "akp'Ye biat" etti gibi tanımları karşılamayan kişidir.
fatih altaylı ne zaman gerçek bir muhalefet olmuştur ki şimdi "dönmüş" olsun. şartlar ne gerekirse onu konuşan sıradan bile olamayan bir gazetecidir kendisi. cam şişe olayı da bunu ispatlamadıysa, en son amerika seferinde kendisine yer bulması anlatır sanırım.
turgay ciner'in cam şişe işine girmesi tamam da, murat bardakçı aylarca nükleer santrali savundu pelin batu'ya giydirdi biride çıkıp demedi mi arkadaş kanalın sahibi ruslarla santral kuracak pelin'cim sus artık yoksa sustu mu ?
en büyük özelliği ilgisiz yerlerde ilgisiz kişi ve kurumlara bok atmaktır. bir dönem inceleme yazıları yazdığı auto show'daki toyota rav 4 incelemesinde konuya "ülkücülere ait toplu mezar"dan girmiş ama sonucunda, bir bok çıkmadığından olsa gerek, tek söz etmemiştir.
bilen bilir, ülkücü değilim ve sevmem de ümmetçi sentezcileri ama bu kadar da aşağılık çamur atılmamalı.
zamanında ahmet kaya'nın linç kampanyasına katılan ama günümüzde akıllananlardan. aynur doğan'ı protesto eden kişilere dangalak diyecek kadar akıllanmıştır. 12 sene önce neredeydin canım benim? bu arada yıkama-yağlama alanında tek rakibi yiğit bulut olmalı.
