bu adam gibi, hala internetin gücünü ciddiye almayan, hala gazetelerin o eski güçlü dönemlerinde yaşadığını sanan adamların gittikçe daha az ciddiye alındıklarını gördükçe seviniyorum. aslında fatih altaylı'yı severim ama gazete köşeşini hala kutsal erişilmez yer olarak gören, bulunduğu yerden istediğini asan, istediğini göklere çıkaran köşelerinden sürdükleri hükümranlığın bitmesi yakındır. artık gazeteciler köşelerinden yazdıkları bir yazı ile ülkenin gündemini değiştiremiyorlar. artık sözlüklerde, bloglarda köşe yazarlarınn yaptıklarını işi çok daha iyi yapan binlerce genç var. artık devir değişti, gazetecilerin üzerine çıkıp herşey hakkında ahkam kestikleri kürsüleri küçüldü, artık herkesin önünde bir şeyler hakkında ahkam kesebilecekleri bir kürsü var. asıl garip olanı bu gazetecilerin bu durumun farkında olmadan hala eski güçlü asıp kestikleri günlerdeymiş gibi ukala davranmaları. ben mum üreticisi olsam, ampül çıktığı zaman ampül üretene kafa tutmazdım.
bu gazeteciler yıllarca ellerindeki gücü, bulundukları fildişi kulelerden attıkları manşetlerle, ülkenin yönünü patronlarının menfaati lehine değiştirmek için kullandılar. ve artık internet sayesinde bu güçlerinde ellerinden gidiyor. işte bunun bir parçası olmak bile yaptığımız o kadar uğraşa değiyor.
sol framede adını her gördüğümde ''kandırmayın fenerbahçelileri'' başlıklı köşe yazısı aklıma gelen gazeteci. türk kamuoyu böyle bir kapağı çok çok az rastlamıştır sanırım. bir de bunun gibi ahmet çakar'ın ''bikini'' mevzusu vardı aklıma ilk gelen. kapağı atan yegãne kurum için ;
dipnot ; bugünkü yazısında ekşiye giydirmeye çalışmış yine. ''anası babası belli olmayan, kompleksli maskeli yaratıklar'' ifadesini kullanmış. sadece bu tavrı bile seviyesini gözler önüne seriyor altaylının. ekşi camiasına ve ekşideki arkadaşlara geçmişler olsun.
mizah dergilerinin genel yayın yönetmenliği tercih etmesi gereken gazateci. habertürk gazetesinde ülke gündemi bu kadar yoğun iken, şahsi olaylara yer vermiş olması; profesyonel olmadığının göstergesi. kaldı ki yazısı resmen yargıya, sözlük yazarlarına karşı sert usluba sahip. bu yazısının kendisine yasal anlamda kötü sonuçlarla geri döneceği aşikar.
radyoculuk dönemlerinde, haklıların savunucusu gibi görünse de, ilerleyen zaman içinde ne söylediği ve hangi görüşte olduğu net anlaşılamayan; bir dönem Hıncal Uluç'un köpeğini gezdirdiği iddia edilen; kuyu kazmakta ve dört ayak üstüne düşmekte başarılı bir gazeteci, bir televizyoncu, bir haberci, bir spor adamı, bir yorumcu, bir bir bir... Kısacası özellikleri sayılamayacak kadar çok bir pir!
bu abimizle güzel bir anımız vardır ki espri anlayışını anlatması baabında bir bilgi verebilir.
sene 1995- yada 96 olması lazım. genel seçim zamanıydı. bu abimiz hürriyet gazetesindeydi o zaman. şahsım da hürriyet gazetesindeydi ve bölgelerden seçim sonuçlarını alıp projeksiyon cihazından koca duvara yansıtıyoruz. sonuçlar gelmeye başlayınca refah partisi'nin aldığı oylar sonucu gazetede büyük bir hüsran havası oluşmuştu. herkes refah partisinin bu büyük sürpriz çıkışının şaşkınlığını yaşarken fatih altaylı abimiz hemen koşarak bilgisayarının başına geçti ve birşeyler yazmaya başladı. yazıyı bitirince yazıcıdan 15-20 tane çıktı alıp herkese dağıttı ve "bunları şimdi herkes duvarında görünen bir yere assın" dedi. herkes merak içinde kağıtlara baktı ve millet gülmekten koptu.
kağıtta yazan şey: "tesbih, takke satılır, hac malzemeleri var".... ve sonra ekledi. "arkadaşlar gazetecilik nabza göre şerbet vermektir, yeni hükümetimiz hayırlı uğurlu olsun"
bir zamanların kalem tetikçisi, radyocudan bozma gazeteci. şimdiki patronu hakkında kendi yazdıklarını buraya almaya kalksak neler yapabileceği kestirilemez.
onları ben yazmadım aydın doğan ertuğrul özkök'e yazdırdı benim adımla yayınlandı da diyebilir.
ekşi sözlükten yediği ayar sonrası bugün yine kudurmuş ve hedef olarak yine kendisine sözlük camiasını seçmiştir. anlaşılan o ki; "o" yazdıkça bıkmayacak; "biz"lerde ona tekzip yazısı yazdırdıkça. benden ona naçiz bir tavsiye. bu hafta teketek'e cübbeli ahmet hoca'yı konuk etsin.
taşlarla toplarlarını, vatanlarını korumaya çalışan insanları bir bakım ülkelerin maşası durumunda lafta bir kürtlerin özgürlüğünü savunan terör örgütü ile aynı kefeye koyan süpersonik insan.
topraklarını savunan kızıderililer, işgal altındaki vatanını savunan kuvayi milli yede terörristi benzer mantığa göre.
biz daha oncede gördük güneri cievaoğlu, duygu asena gibi israile gidip oradaki tanklar arasında poz veren, cicili bicili cümleler kuran satılmış köşe yazarlarını. sizler sahiplerinizin istediklerini yazakcaksınız bunun için para almıyormusunuz. her köpek sahibine gore havlar demiş atalarımız.
--spoiler--
Şunu da unutmamak gerekir, israil'in hassaiyetlerine de saygı göstermeliyiz.. Diyalim ki Avrupa'dan bir grup serseri, -Biz PKK'ya yardım götüreceğiz- deseler ve iskenderun Limanı'na demir atmak isteseler Türkiye ne der?'
--spoiler--
şu sözleri sarfederek israil e çok güzel yavşayan insanımsıdır.
