sokakta görseniz, hiç çekinmeden yanına gidip sohbet edebileceğiniz kıvamda adam.
insanlara o samimiyet duygusunu veriyor kendisi. böyle bir rahatlık, bir mütevazilik var her zaman üzerinde.
türevlerinde ve de özellikle bir bok başaramamış lakin medya tarafından başarmış gibi gösterilen çoğu sahte sanatçılarda görebileceğiniz, "ben artık böyük bir zanatçı oldum haaa!" tavırlarından uzak olmasıyla her zaman takdir ettiğim biridir.
gurbetçi olması hasebiyle iki arada bir derede durumu film lerinede yansır, filmleri ne alman tarzına benzer, nede türk, çekici gelende galiba budur. filmlerinin senaryosu iyi fakat oyuncuları kötüdür, daha iyi oyuncularla daha kaliteli işlere imza atabilir.
son filmi olan soul kitchen'in isvicre galasina, isvicre'yi protesto ettigi icin gitmemistir. protestosu'nun sebebi ise isvicre'de son yapilan referandum'la minareler'in yasaklanmasidir. "insan haklari, bidi bidi" diyen isvicrelilere, gercek insan hakki nasil olur yazdigi acik mektup'la dile getirmistir. kesinlikle tanismak istedigim büyük adam'dir vesselam.
doğum işlemi tamamlandıktan sonra çıktığı vajinayı hor görecek bir bebek kadar adam yerine konması gereken ve türkiye'yi hor görmesinin çeşitli ödüller almasında büyük katkısı olduğuna inandığım, türk adıyla ortalıklarda dolaşan küresel dünya vatandaşı..
kendisini ispatlamıştır tüm filmlerinde kendine has çizgisini renk kullanımını gördüğümüz ve olayları bazılarının anlayamadığı açılardan bakıp özeleştiri yapmasını bilen adamdır. "göç sineması"nın en güzel örneklerini vermesine rağmen filmlerinin bu sıfatta anılmasını istemez. birol ünel gibi bir karizmayı bize tanıtan adamdır...
şu asker olayını duyduktan sonra ön yargı denen saçma duvarı öyle bir ördüm ki fatih akın'ın yüzüne ne bir filmini izledim, nede hayatını araştırdım. bugün yaşamın kıyısında adlı filmini izleyince, bana almanca bilmediğim halde yarısından çoğunu anlamadığım filmi izlettirdiği ve ağlattığı için kimmiş bu fatih akın? deyip araştırdım, duvara karşı'yı izledim kısa filmlerini izledim ve onun hafifçe ısırılmış dünyamızın ısırılan parçası olduğunu anladım. dünyadan çoook uzakta bir yerlerde yaşıyor. ben ve benim gibiler onda bulunan cesarete hiç biz zaman ulaşamayacak.
soul kitchen filminin tanıtımı için kingo disco programına geldiğinde ilk defa yakından gördüğüm yönetmen. kendisini reklam arasında bir şekilde yakaladım, lavabodan çıkmıştı elleri ıslaktı falan. biraz sohbet ettik ve kendisinden bugünün anısına bana bir şey verebileceğini sordum. bir müddet düşündü ve üzerindeki soul kitchen filmi için yapılmış tişörtü çıkartıp bana verdi. tişörtün altına kazak giymişti yani verdiği tişört epey büyüktü o yüzden giyemiyorum verdiği tişörtü, saklıyorum.
Çektiği, yaptığı, oynadığı tüm filmlerini çok sefer izlediğim, severek takip ettiğim yönetmendir. Hayatımda önemli şeyleri farketmemi sağlamıştır. Hala yapım aşamasında olan, güzel trabzon'un sürmene ilçesine bağlı çamburnu beldesi'ndeki çöplük yapılmaya çalışılan alan için insanların uzun yıllardır verdikleri mücadele ile ilgili belgeselini "garbage in the garden of eden" merakla bekliyorum. Ayrıca filmleri için seçtiği müzikleri mp3 playerimde daimi olarak yer etmiş yönetmen. Severek takip ediyoruz.
çekmiş olduğu soft erotik içerikli duvara karşı filmi ile türkleri asimilasyon çalışmasına katkıda bulunduğu için alamanya tarafından yüceltilen ve sosyolojik yapıyı almanların lehine çevirmek için kullanılan yönetmen. filmlerinin iyi olduğunu iddia edebilmek için sinemadan zerre anlamamak yeterli olur.
ota boka isyan eden, sokakta dükkan taşlayan yunanlılara hayran kalıp "türkler yunanlılardan daha tembel" diyen hayalperest yönetmen. delikanlı gibi sabahın 5'inde kalkıp ekmek parası için çalışmaya başlayan türk tembel, ama ab'den gelen beleş paralarla semirmiş ve bu musluk kesilince çalışmadan isyan eden yunan, çalışkan ha! hay ben senin mantığına..
yunanlılar çalışkan türkler tembel diyerek beni benden alıp uzaklara götüren, sonra o uzaklarda bir şekilde hemşerim niçin böyle söyledin dediğim kişidir.