Demokratik düzenin tersine aşırı milliyetçilik ile baskı düzeni kurmayı amaçlayan bir öğretidir. Sözlük anlamından farklı olarak tek tip düşünmeye, farklı görüşlere saygı duymamaya da faşizm denebilmektedir.
sözlüğümüzün bir kısım yazarlarının yerli yersiz kullanmaktan aşırı zevk aldığı ideolojidir.
hayatında bir kere bile carl schmitt olsun gentile olsun okumamış yazarlar gelip ona buna faşizm diyerek ahkam kesiyorlar. başımın gözümün sadakası olarak bir yazara schmitt kitabı hediye edeceğim sırf bu ideolojiyi kavratabilmek için.
Faşizm, kelime ve anlam bakımından farklı veçhelere sahip olagelmiştir. Birisi faşizm hakkında konuşuyorsa ve siyasî-tarih hakkında geniş yelpazeli bir bilginiz yoksa, bu siyasî ideolojiyi ana akım entelektüel sınırlar veya medya çevresinde duyduğunuz kadar anlayabilirsiniz. Evet, her şeyden önce Faşizm, siyasî bir alan, bir hayat görüşü, belirli ekonomik yapıya, ritüellere ve milliyetçilikle sınırlandırılamayacak -ancak tam bağımlı- denli radikal düşüncelere sahip bir ideolojidir.
Faşizme uzaktan ya da yakından akrabaları olduğu düşünülen birtakım terimler vardır: "bonapartizm", "tek adam", "oligarşi", "diktatörlük", "askeri diktatörlük" vb. Bu terimlerin kullanımı da tartışmalıdır. Sözgelimi, sosyalist bir yönetime faşist diyebilir miyiz? Faşizm, kapitalizmle mi, emperyalizmle mi, milliyetçilikle mi anılmalı yoksa menşei ile mevcut durumu arasında bir farklılık olduğunu kabul edip yeni baştan bir siyasî ideoloji olarak mı anmalıyız? Öte yandan günümüzde faşist olarak nitelenen topluluklar bile -kim tarafından, neden, niçin, ne zaman? Bu soruları sormadan- kendilerini faşist olarak görmemeleri veya bunu kötücül bir durum olarak algılamaları ne denli normal? Teori ile pratik arasında yaşanılan çatışmalar teorinin inkarına mı sebebiyet vermeli yoksa eleştirel yaklaşımlarla geliştirilmeli mi?
Yukarıdaki iki paragrafı özetleyecek olursak, tam olarak birine ya da birilerine faşist derken neyi kastediyoruz? Hitler, Mussolini, Engelbert Dollfuss, António de Oliveira Salazar, Ioannis Metaxas, Ante Pavelić, Vidkun Quisling, Hideki Tōjō, Francisco Franco, Boleslaw Piasecki, Vihtori Kosola ve daha buraya yazılmayan birçok isim...
Fetişizm nasıl bir objeyi kutsal kabul etmeye dayanırsa, faşizm de bir otoriteyi kutsal kabul etmeye ve ona boyun eğmeye dayanır.
Sağ faşistler ve sol faşistler bariz şekilde olagelmiştir. Bir bakıma stalin, insanlığın gördüğü en büyük faşistlerden biridir.
bireysellikten önce ulusun ve milletin çıkarlarının önde tutulmasını savunan ekonomik ve sosyal görüş. yapısındaki tekelcilik durumundan dolayı komünizm gibi sansüre ve diktatörlüğe yakın bir yapısı vardır.
bir torba bilinçsiz ve kara cahil komonun manasını bilmediği ideoloji. hakaret olarak algılanması aptalcadır. faşizm aşırı milliyetçi oluşunun yanında halkçılığı, halkın çalışkan olmasını ve bilimsel ilerleme gibi fikirleri savunur. muhafazakar ve liberal görüşleri reddeder. kadıköylü, cihangirli tatlı su solcularının önlerine gelen tüm anti-komünistleri de faşist diye tasnif etmeleri cahilliklerinin göstergesidir.
Zaman içerisinde asıl benliğinden koparılan sözcük, kelime. ilk çıkışı italyan Milliyetçiliğine verilen bu isim zamanla, komünizm fikrini benimseyenler tarafından; kendi fikirlerine ters düşen, kendi milliyetini seven Türklere de söylenmeye başlanmıştır. Hayret verici durum da varıd tabii ki, rus milliyetçiliğini esas alan komünistlerin, işine gelmeyen herkese faşist demesi nasıl, ne kadar mantıklı tartışılır.
Komünistler kendi savunduklarına ilericilik diyor ve kendi savunduklarına da ırkçılık demiyorlar lakin sevmedikleri bir millet kendi ırkını savununca faşist damgasını yapıştırıyorlar. işte günümüzde faşizm bu hale geldi. Türkçülük yapanlara kullanılan sözcük.
sınıflar arası işbirliğini savunan ideolojidir. kapitalizm'den farkı mesela işçi fabrika yönetiminde ortak olabilir. kapitalizm ile sosyalizm arasında bir şey gibi duruyor.
Temelin Benito Mussoloni tarafından ortaya atılan Sosyalizmden izler taşıyan milliyetçilik esaslı ideoloji. Mussoloni'nin eski bir sosyalist olmasından ötürü gerek ekonomik gerek de sosyal bakımdan sosyalizmle önemli benzerlikler taşır.
dünyadaki bütün kötülüklerin anası olan, insanlığın en büyük kanseri olan ideoloji değil ruh hastalığıdır, insanlık suçudur.
aslında terörün eş anlamlı kelimesidir bence.
ortak özelliği; korku, baskı, yıldırma, katliam.
bu rejim ile yönetilen ülkelerde doğarsam ben öldürülür ya da tutuklanırdım yüksek ihtimalle fikirlerimden dolayı. ama en azından bu iğrenç ideolojiye, egoist liderlere boyun eğmeden, onurumla, gururumla ölürdüm.