bugün

Akademisyen olarak dikkatimi cekendir. Ezan suresi boyunca pencereler kapali dahi olsa ( ofisimde klima var ) saglikli bir calisma yapmak, bir seyler uretmek mumkun degil.
(bkz: ezan ın çok şukela olması)
O gürültüye(!) rağmen ezanın Namaza davet eden sesini duymazdan gelip işine devam eden kişinin söylemidir...
ne namaz kılarım, ne oruç tutarım. bi kere rahatsız olmadım ezan sesinden. hatta müzik dinliyorsam sesini kısarım. sanırım mesele onu bir inancın gereği gibi algılamayıp, gürültü gibi görmek. ilginç.
Mal akademisyenlerin olduğuğu kanıtlayan durum.
Demek ki okumak sadece cahilliği alıyomuş eşşeklik görüldüğü üzere baki kalıyormuş.
Sesten rahatsız olunuyorsa kulak tıkanır ya da ezanın okunmadığı yerlere yerleşilir.