bugün

ışidçilerin fetöcülerin ve hristiyan yaratılışçıların çekemediği kötülediği teori.
Evrim, biyolojide canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanması sürecidir. Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır.[1] Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.
vatikan ve ingiliz anglikan klisesi tarafından bile kabul edilmiş bilimsel gerçekliktir. darısı ışidsporun başına.
Evrim teorisi bir bilimsel gerçek değildir. Evrim bilimsel bir gerçektir. Evrim teorisi ise, bu bilimsel gerçeği açıklayan teoridir. Tüm teoriler gibi %100 gerçek değildir ve yine tüm teoriler gibi asla %100 gerçek olamayacaktır. Evrimle ilgilenmeyi düşünen ya da merak edenler var ise 'evrim ağacı' YouTube kanalını takip etsinler, çok faydalı.
kendine adnan oktar'ı örnek alanları göstermiş teori. adamın ne bok olduğu bile belli değil.
Masondan sonrasını okumadım.
Son tahlilde hepimizin maymundan geldiğini savunan teori...

Ben tatmin oldum. Adem'inden Havva'sına, Muhammed'inden isa'sına kadar herkesin maymun bir atası var... Maymun.

Bildiğin maymun... Evet. Köpekten biraz daha zeki bir hayvan.

Zaten hayvanat bahçesinde bir maymunun mastürbasyon yaptığını gördüğümde kabul etmem gerekirdi...

Adnan Oktar ve tüm yüzü boyalı, göğüsleri silikonlu kediciklerine selam eder, gözlerinden öperim.
Adnan Oktar'ın melekleriyle çökerttiği teoridir efenim. Geçiniz.
Maymundan degil ama maymunlarla insanlarin ortak atasi olan bir primattir atamiz. Sempanzelerle neredeyse tamamen dna'larimiz ayni kokeni isaret ediyor. Bunu aslanla panterin, vasakla citanin ortak atasina bakarak anlayabilirsiniz. Bu benzerligin nereden geldigini ancak bir tur belirleyebilir. O kadar karmasik ve asagilikca bir durum degil bu. Artik muslumanlar evrimi kabul ediyorlar, atamiz maymun bile olsa neticede iman ettikleri allahin guzide bir mahluku olarak bakmalarinda fayda var.
aylar ya da yıllar ile ifade edilecek kısalıkta zaman zarfında daha önce enfekte edemediği bir türü enfekte edebilecek genetik değişiklikleri geliştirebilen virüs ve viroidler varken veya yılanların ayakları, insanların apendiksi ya da ayak serçe parmağı gibi işlevini yitirmiş organlar varken "ispat edicem diye kasmaya" pek gerek duyulmayan teori. mensubu olduğu tutarsız mitolojik dogma ile yaşamı açıklamaya çalışanlar "çürütücem" diye kasıp durur elbet.

bir tarafta düşünüp aklına mantığına yatana inananlar var, diğer tarafta inandığı şeye nasıl mantıklı açıklama uydurabilirim diye düşünenler var. uyduramayınca eline ne gelirse karşı fikre at, çürür zaten. iyi çürütmeler ne diyeyim.
evrim, tanrı ve cumhuriyet gazetesi hakkında roni margulies in güzel bir yazısı.

http://marksist.org/iceri...vrim,-Tanri-ve-Nuray-Mert

bu konu evrim e girer mi bilmiyorum ama ben de insanların neden teizm ile ateizm arasında kaldıklarını
anlamakta zorlanıyorum. bir de benim gibi bir çeşit panteizm e inanan insanlar var. yani varlığın ve tanrı nın
bir ve aynı olduğu inanç sistemleri.

teist vb. inanç sistemleri varlığı önce varlık ve tanrı şeklinde ikiye bölüyorlar sonrada varlığı tanrı yarattı diyorlar.
ateistlerin durumları daha da kötü, bunlar da varlık var ama tanrı yok diyorlar. sonuç giden manevi hayat,
ruhsuzluk, derinliksizlik, köksüzlük, cibilliyetsizlik...

evrim konusunda benim inancım biraz freud un fikirlerine benziyor, aslında freud da muhtemelen evrimcilerden
almıştır zaten darvin le çağdaşlar sanırım.

tanrı (varlık) önce maddesiz ruhtu, sonra bir kısmı madde ye dönüştü sonra cansız madde canlı maddeyi yarattı
veya dönüştü bu görüşün ikinci kısmı freud un sanırım ben ve id adlı kitabında yazıyordu.

sonuç olarak tanrı/varlık dediğimiz tek varlık sürekli değişim halinde.
evrimcilerin dediği gibi evrim var mıdır yok mudur bu tartışılır. ben evrimin var olduğuna inanıyorum.
avrupa da evrim teorisinin ispatlanması-çürütülmesi tartışması çoktan bitti. evrim izafiyet teorisi gibi gerçek
kabul ediliyor. evrim tatışmaları bizim gibi ülkelerin sorunları. ben evrim konusunu sürekli dini inanç veya
inançsızlık üzerinden değerlendirenler hakkında bir şeyler yazmak istedim.

bir çok bilimsel görüşte olduğu gibi evrimide kendi siyasi, ekonomik her türlü çıkarı için kullanan, çarpıtan
kapitalist devletler veya şirketler olabilir ama biz bunlara bakarak da bilimi tamamen reddedemeyiz. sonuçta
bilim veya bilim adamı/kadını dediğin birkaç kişiden oluşmuyor, yüzbinlerce bilim adamı var. binlerce bilimsel yayın.
inanmasam da teori olarak okutulmalı.
Saçma bir teori neden şimdiki maymunlar insan olmuyor .
Hâlâ evrim teorisindeki teoriyi normal teori sanan var amk. Yetherrrrrrr!
hala tartışanlar ve neden maymunlar insan olmuyor diyenler var. evrimi hala böyle anlayanlara soru olarak kullandığınızın beyin olduğuna emin misiniz diye sormak istiyorum.
Bilimin hiçbir sahasının olmadığı gibi, Evrim Teorisi (ve evrimsel biyoloji) statik bir çalışma sahası değildir. Sağlam temellere dayanan teorik altyapısı 1859 yılında Darwin'in tam adı "Doğal Seçilim Yoluyla Olan Türlerin Kökeni veya Yaşam Mücadelesinde Desteklenen Irkların Korunumu" olan, kısaca "Türlerin Kökeni" olarak bilinen kitabı yayınlamasıyla inşa edildi. Ancak o yayınla sonlanmadı, hatta o kitap, devasa bir patlamanın ilk kıvılcımından ibaretti. ilk kıvılcım olması bakımından müthiş öneme sahiptir; ancak bu sahanın yarattığı asıl önemli bilimsel sonuçlar ve bilimde açılan çığırlar bakımından o kadar da önemli değildir. Çünkü bu yayın, 155 yıl geride kalmıştır ve o zamandan bu yana çok fazla şey keşfettik. Darwin'in birkaç noktadaki hatasını (özellikle popülasyonların sayısal genişlemesi ve genetik gibi konulardaki hatalarını ve bilgisizliklerini) düzelttik ve genişlettik. Bunun haricindeyse, Darwin'in açtığı kapı, evrimsel biyolojiye her zaman temel olarak kaldı ve muhtemelen hep de öyle kalacak.

O zamandan bu yana Evrim Teorisi'yle ilgili birçok yeni açıklama getirildi, geçerli bir teori olduğu matematiksel olarak ispatlandı, bilgisayar modelleriyle doğrulandı, elimizi değdiğimiz her türde gözledik, bütün fosiller evrimsel süreci onayladı, karşılaştırmalı anatomi, morfoloji, genetik sahalarındaki çalışmalar bir bütün olarak evrimsel süreçleri tam da teorinin öngördüğü şekilde doğruladı ve daha nicesi... Bu yolda yepyeni hipotezler ileri sürüldü, bazıları çok güçlü şekillerde doğrulanarak (veya hala yanlışlanamayarak) teorinin güçlü bir parçası haline geldiler, bazıları çürütüldü ve unutuldu. Tüm bu baş döndürücü gelişmeler, bulgular, deliller ve araştırmalar göz önüne alındığında, Darwin'in evrimle ilgili çizdiği çerçeve son derece basit ve yalın kalmaktadır. Evrimin özünü anlamak ve anlatmak bakımından halen çok değerlidir; fakat evrimsel biyolojiyi Darwin'den ve onun ileri sürdüğü haliyle Evrim Teorisi'nden ibaret görmemiz imkansızdır. Yine de amaç basit bir anlatımsa, 1982 yılında büyük evrimsel biyolog Ernst Mayr'ın özetlediği şekliyle, 5 temel nokta üzerinden Darwin'in ilk ileri sürdüğü Evrim Teorisi irdelenebilir:

1) Evrim, tek başına ele alındığında, bir organizmanın soy hattının zaman içerisinde değişimidir. Bu fikir, Darwin'e ait değildir ve Milattan Önce yaşamış filozoflara kadar gider (bkz: Evrim Kuramı ve Mekanizmaları). Ancak Darwin, bu görüşe yönelik, doğadan bizzat topladığı, değerlendirdiği ve izah ettiği, karşı konulamayacak miktarda kanıt sunmuştur. Öyle ki, o zamana kadar böyle bir şeyi aklına dahi getiremeyecek ve tüm türlerin sabit olarak yaratıldığını veya var oluverdiklerini düşünen binlerce biyolog, kanıtları incelemeleri sonucu sadece birkaç yıl içerisinde Evrim Teorisi'nin doğadaki değişimi net bir şekilde açıkladığını kabul etmişler, fikirlerini değiştirmişlerdir. 1880'lerden bu yana bilim camiası, Evrim Teorisi üzerinde tam bir fikir birliği içerisindedir (tüm biyologların %99'undan fazlası, tüm bilim insanlarının %90'ından fazlası Evrim Teorisi'ni kabul etmektedir).

2) Darwin'in ileri sürdüğü ortak ata fikri, Lamarck'ın ileri sürdüğü Evrim Teorisi'nden köklü bir biçimde farklıdır. Darwin, türlerin ortak atalardan farklılaşarak evrimleştiğini ve tüm türlerin tarihin derinliklerinde mutlaka ortak atalarda buluşmak zorunda olduğunu ileri süren ilk kişidir. Kendisi, bütün yaşamın tek ve dev bir Evrim Ağacı olarak değerlendirilebileceği görüşünü bilime kazandırmıştır. Böylece Lamarck'ın ve diğerlerinin düşündüğünün aksine, birbirinden bağımsız olarak farklılaşan soy hatlarının değil, birbirine sıkıca bağlı olan soy hatlarının evrimleştiği anlaşılmıştır. Yakın akrabaların ortak atası tarihte günümüze daha yakın zamanlarda, uzak akrabaların ise daha eski zamanlarda yaşamıştır. Örneğin, kardeşinizle olan ortak atanız muhtemelen hala yaşamaktadır (anneniz ve babanız), birinci derece kuzeninizle olan ortak atanız yaşıyor veya birkaç yıl önce yaşamış olabilir (büyük aileniz), tüm insanların Neandertaller ile ortak atası 500.000 yıl kadar önce yaşamıştır, insan ile şempanzenin ortak atası 6 milyon yıl önce yaşamıştır; ancak insan ile papatyanın ortak atası 2.5 milyar yıl kadar önce yaşamıştır.

3) Kademeli evrim, Darwin'in Evrim Teorisi'nin köşebaşı taşlarındandır. Günümüzde "adaptasyonculuk" olarak bilinen bir evrimsel biyoloji ekolü, halen Darwin'in bu görüşünü savunmaktadır ve halen en güçlü açıklama budur. Bu görüşe göre var olan, var olmuş ve var olacak bütün canlıların, her bir özelliği, basit ve ufak adımlardan geçerek evrimleşmiştir. Bu görüşe göre evrimde sıçramalar olmaz, bir özellik birdenbire var olamaz. Buna yönelik alternatif teoriler, evrimde asıl karakter oluşumunun, ani sıçramalar ve çok hızlı evrim dönemlerinden (Kambriyen Patlaması gibi) geçerek evrimleştiğini ileri sürer. Bu tartışma halen devam etse de, kademeli evrimin her türün en azından çoğu özelliğini oluşturan süreç olduğu düşünülmektedir. Sıçramalı evrim, daha spesifik özelliklerin oluşumunda işe yarıyor olabilir.

4) Popülasyon içi karakter dağılımının değişimi, Darwin'in Evrim Teorisi'nin temellerini oluşturmaktadır. Bu keşfi, ölümünden sadece birkaç on yıl sonra genetiğin keşfi ve bu keşfin de Evrim Teorisi'ni %100 doğrulaması sonrası, "popülasyon genetiği" denen bilim dalının doğmasını sağlamıştır. Darwin, birçok bilim dalında yapılan sayısız devrimin başlangıcında yer almaktadır ve popülasyon genetiği de bunlardan birisidir. Ayrıca Darwin'in teorisini özel ve farklı kılan da budur. Bu keşfe göre, bir türün popülasyonu içerisindeki spesifik karakterlerin (boy uzunluğu, boyun kalınlığı, vb.) görülme sıklığının nesiller içerisindeki değişimini gözlemek, kaçınılmaz olarak evrimi gözlediğimiz anlamına gelir. Bir bireyin ömrü içerisinde yaşanan değişimlerin hiçbiri evrim değildir, gelişimdir. Ancak bir popülasyonun nesiller içerisinde geçirdiği bütün değişimler, evrimsel değişimler olmak zorundadır. Dolayısıyla gen ya da karakter frekansları (görülme ve dağılım sıklıkları) değişiyorsa, evrim var demektir.

5) Evrimin ana mekanizması Doğal Seçilim'dir. Her nesilde doğan yavrular, ebeveynlerinden birazcık farklı özelliklere sahiptirler. Bu özelliklerin bazıları, bazı bireylere dezavantaj sağlarken, bazı diğer özellikler bazı diğer bireylere hayatta kalma konusunda avantaj sağlar. Avantajlı olanlar daha fazla hayatta kalır, daha kolay ürer ve kendilerini avantajlı kılan genleri gelecek nesillere daha çok aktarırlar. Böylece popülasyon ve nesil bazında baktığımızda, avantajlı özellikler sayıca artar, dezavantajlı özellikler giderek azalır. Bu seçilim/eleme mekanizmasına Doğal Seçilim denir. Bu tür seçilim sonucu evrimleşen bütün özelliklere adaptasyon denir. Doğal Seçilim ve ona bağlı olarak geliştirdiği tüm bu fikirler, Darwin'in teorisini güçlü kılmaktadır.

Darwin'in bu temelleri ileri sürmesinden beri birçok gelişme yaşanmış, çok daha teknik detaylar aydınlatılmış, çeşitliliği yaratan 20'ye yakın mekanizma, seçilime neden olan 5 farklı mekanizma keşfedilmiştir. Darwin çeşitlilik mekanizmalarının hiçbirinden haberdar değildi, çünkü genetik henüz bilinmiyordu. Ancak seçilim mekanizmalarının neredeyse hepsini tam isabetle tanımlamayı başardı. Ondan sonraki 150 yıl boyunca, bu mekanizmaların her birine yüzlerce türden örnekler keşfedildi. Bu örneklerin istisnasız hepsinde, nesiller boyunca değişim gözlenebildi. Böylece ufak değişimlerin birikerek büyük değişimlere neden olacağı da gösterilmiş oldu. Uzun dönem laboratuvar deneyleriyle bu gözlemler kontrollü ortamlarda da tekrar edilerek birebir doğrulandı. Hatta evrimsel biyolojinin bu temelleri, biyolojinin sınırlarını aşarak ekonomi, politika, mimarlık ve mühendislikte kullanılmaya başlandı ve aynı derecede başarılı sonuçlar elde edildi. Evrim, bir bütün olarak, doğanın her köşesinde gözlendi ve gözlenmeye devam ediyor. Gerçekten de biyolojik olarak var oluşumuzu bu kadar net olarak açıklayabilen bir teoriye sahip olduğumuz için insanlık olarak çok şanslıyız. Şimdi önemli olan, bu teoriyi kullanarak doğayı çok daha iyi anlayabilmek, onu korumak ve onu kullanarak çok daha büyük atılımlara imza atmak.
Bir protein bile kendi kendine var olamazken proteinlerin var olup canlı hücre oluşturduğuna, sonra bu hücrenin kendi kendine çoğalıp çoğalan hücrelerin evrim geçirdiğine ve düşünebilen, hissedebilen canlılar oluşturduğuna inanmıyorum.
ama denizin ortadan ikiye yarıldığına, tüm hayvanların ahşap bir gemiye doluştuğuna falan inanıyorsun, değil mi?
3. dünya ülkesi bile değiliz ya..

yorumlara bak hizaya gel..
içinde bulunduğumuz bilgi çağında bunu tartışan Bir ülke olmanın utancını yaşatan bilimsel gerçek. Primatlar karşı çıkıyor efendim engel olamıyoruz.
genel toplum görüşüne göre ateist düşüncenin ilk tohumları bu teori ile beyinlere ekiliyor fakat bana göre evrimsel anlayış gökten zav diye inmek yerine daha mantıklı ve daha tanrısal geliyor.

düşün.

tanrı, hayatın meydana gelmesi için sonsuz boşluğa tek bir "nüve, öz" bırakıyor. tüm yaratılanlar o ilham ile vücuda geliyor. evren, uzay, yıldızlar, gezegenler, elementler, atomlar, atom altı parçacıklar, dünya, su ve sair akla gelen gelmeyen her şey bir ilham ile, bir cümle ile, bir "nüve" ile zincirleme reaksiyon gibi tetikleye tetikleye yaldır yaldır geliyor. hızlı çekimde bir sarmaşığın yayılması gibi tıpkı.

her şey bir anda bam diye oluştu demek, sırf anlamadığı, anlamak için kafa harcamaya üşendiği için kolaya kaçmak gibi geliyor bana.

evrim daha büyüleyici, daha tanrısal.
şu belgeseli izleyipte gülmeyen var mı çok merak ediyorum. ben şahsen çok eğlendim izlerken. komik yani baya. eheh.
https://www.youtube.com/watch?v=5_uO-JBjBjU
Lan maymundan gelmiyoruz bi tutturdunuz maymun maymun diye ortak ata diye bişey var ve bulunan kalıntılar yıllardır yapılan araştırmalar Evrimi teori olmaktan çıkardı ve kanıtladı. Ama bi kısım çevrelerin işine gelmediği için halka bu önemli bilgiler aktarılmıyor. Okumadığımız içinde tabiki maymundan mı geldik haha şempanze kuzenimiz mi xd tarzı yazılarla kendinizi rezil ediyorsunuz.
Maymundan geldiğimizi iddia eden teori.
inançlı ve evrimi bilimsel bir gerçek olarak kabul eden birisi meseleye nasıl bakıyor merak edenler için mustafa islamoğlu, sinan canan ve caner taslaman isimlerini tavsiye edebilirim.

Tanım: son döneme kadar müslümanların sorunlu olmadığı, kilise ve adnan oktar gibilerinin etkisiyle son dönemde aleyhtarı artan teori.