Evlilik...resmen kör kuyu... taşı atarsın, o taş düşer ama ne kadar düşeceğini kimse atmadan önce bilemez...bu sebeple, "ben" kavramından "biz" kavramına geçene kadar evlenmeyin, sırf çocuk sahibi olmak için evlenmeyin, ananıza babanıza inat evlenmeyin, çok zengin, çok güzel, çok yakışıklı diye evlenmeyin...
"Biz" kavramı her ikinizde de oturmadan evlenmeyin...
evlilik için ideal birini bulamamaktır. ya da benim sorumluluk için falandı filandı şeyler için hazır olamamamdır. yoksa kavramların suçu yok, soğutma gibi bir hissi de yok aslında. buna evlilikte dahil. ki evlilik yuva kurmak kötü bir şey değil. ya bu şey gibi biraz uçuk olacak ama. swh. mesela şampiyonlar ligi için çok yetersiz bir kadron var. ve başarılı olamıyorsun diyelim. şampiyonlar liginde olmak rüya gibi her takım ister aslında. ama kötü kadro kurunca soğuyorsun orada olmaktan. bir an önce bitse de lige dönsem orada kazanırım ligi gibisinden. swh. belki tam örnek değil ama hazır hissedebilmek önemli olan ile bağdaştırılabilir bu da. tabii her olayda sevmediğimiz şeyler olacak. ben bir de en çok sosyal medyada ki yapmacık çiftler gibi olmaktan çekiniyorum. inşallah hanımım olacak kişiyle bu mecrayı gerektiği kadar hatta hiç kullanmayacak bir iletişimimiz olur. ne diyelim. hayırlısı.
Evlilik öyle bir şey ki türk toplumunda herkes evlilik konusu olunca bilirkişi oluyor. Oysa kimin ne yaşadığını, 4 duvar arasında geçenleri bilmeden herkes atıp tutuyor.
geleneksel olmayan aileleri bilmem ama ben klasik anadolu ailesini söylüyorum.
Söz nişan düğün derken, insanın mutlu olmasını 1000 kişinin gönlünü yapmaya bağlıyorlar.
Evlendiginiz kadın barbie bebeklere gelinlik giydirerek büyüdüyse o da bu çılgınlığın içinde oluyor.
Cuma günü tanıklık için gittiğim mahkemede beklerken 55 yaşındaki bir amcanın yanıma yaklaşıp
- Çok geçsin. Sana hayatının öğüdünü vermek istiyorum dedi. Ve devam etti . -Ben kanserin son evresini yaşıyorum . 30 yıllık eşim eve tedbir koydurdu. Ve yurt dışına kaçtı. Ben bunu boşanma davası açtıktan sonra öğrendim. Şimdi evi satmam gerekiyor çünkü hastane masraflarımı karşılayamıyorum. Adresi belli değil , muhtemelen dava sonuçlanana kadar çoktan öleceğim. 20li yaşlarında duruyorsun. Kimse 20'li yaşlarında ki gibi kalmıyor. Gezebildiğin kadar gez , sev ama evlenirken milyon kere düşün yavrum. Bir gün asla evlendiğim kişinin benim ölümüne yol acacağını tahmin edemezdim. Sen benim gibi olma. Evlenirsen bile sahip çık.
Çok düşündüm . insan 30 yıl yaşadığı birini hastalığını öğrenince nasıl terk edebilir?
55 yaşındaki kanser hastası bir amcanın yalnızlığı ve çaresizliği kalbimin en derin kısmında kalıp , beni evliliğe epey sınırlandırdı.
Hayatıni tek bir kadına adamanın diğer kadınlara haksızlık yapmak olacağının farkında olup, bu vicdan azabıyla yaşamanın konforsuz bir yaşam getireceğine olan inançtır.. kamusal kalmak iyidir..
Aşkı uzun yıllar aradıktan sonra buldum sandığınız anla, aslında bulmadığınızı anladığınız an arasında geçen süredir birliktelik, evlilik, ilişki. Artık adını ne koyarsanız.
Ve evlilikten soğutan şey, Doğru insanı bulmak yerine, Gereksinim duyduğunuz için karşınızdakinin hayalinizdeki insan olduğunu düşünmenizdir.
zamanla onunla birlikte gülmediğinizi ve aynı şeylerden zevk almadığınızı anladığınızda,
başınıza gelen güzel bir olayı ilk ona anlatmak ya da üzüntülerinizde onun kollarında teselli olmak istemediğinizi fark ettiğinizde,
çocukluğunuzdan, gençliğinizden kalan anıları anlatsanız da anlamayacağını düşündüğünüzde,
güçsüz yanlarınızı görünce sizden uzaklaştığını ve acınızda sizi sıkı sıkı sarıp yanınızda olmadığını anladığınızda,
yere bırakılan çorap, ortadan sıkılan diş macunu, açık unutulan televizyon, ortalıkta bırakılan televizyon kumandası, kısacası saçma sapan bahaneler yüzünden üzüldüğünüzde,
koltukta eskisi gibi yanınıza değil, karşınıza oturmaya başladığında ve bu size normal geldiği anda,
birbirinizle daha az konuşup, birbirinizi daha az dinlediğinizde,
ve en acısı da bence üzüntülerinizde onun yanında surat asmak yerine, yalnız kalmanın size daha iyi geldiğini düşünmeye başladığınızda soğursunuz evlilikten.
evlilik denilince neden mutlu olmuyor bu evliler denildiğinde kat kata gülesim geliyor. ulan hıyartolar; kim mutlu kim....
sürekli 31 çeken müzmin bekarlar mı? la i gidin amk. memleketin her yeri kan ağlıyor, sokağa çıkın bakın mutlu insan yok... herkesin suratı sirke satıyor, mahkeme suratı gibi sıfatlar, suretler...
eee gelmişler soruyorlar: evliler neden mutsuz... bekarlar evde kalacağım diye mutsuz. 30 yaşına gelmiş iş bulamamış adami ekonomik bağımsızlığı elde edemediği için mutsuz.
40 yaşını yarılamış adam orta yaş bunalımında mutsuz.
60 yaşına gelmiş kişi ölüm yaklaşıyor diye mutsuz.
sınava girecek öğrenci ygs lys her ne haltsa.... sınav stresi yüzünden mutsuz.
öğretmenler yeni nesil yüzünden ,doktorlar nöbet belası yüzünden, şişmanlar kötü görünüşünden, şairler anlaşılamamaktan, annneler çocukların haylazlığı yüzünden mutsuz... herkes mutsyzken evliler neden mutsuz!
sanki memleketin her yerinde yaşama sevinci var da evliler mutsuz sadece...
şunu unutmayın: sorumluluk arttıkça mutsuzluk artar. sorumluluk: evlilik. bu da ne demek oluyor. mutluluk zor be dostum!!!1