şimdi efenim evlilik sanattır, en büyük ve zor okuldur, sanatın sistemini bilmeyenler sınıfta kalır, üremek icin uygun ortamdır, insanın sivriliklerini törpüler gibi şeyler söylememi bekleyenler yanılır. evlilik adamı çıra gibi yakar, asitteki nesneler gibi erimenize yolacar, bitirir. derhal yasaklanmalı.
bitirmek için şehir merkezindeki adliyeye başvurup 1 sene sonrasına, sonrasında x adliyesine başvurup 6 ay sonrasına tarih aldığım, y adliyesine 3 ay sonrasına tarih aldığım, bitirdiğim kurum. 2 dakika sürdü. aslında şöyle demek lazım. kurulması en zor, bitirmesi en kolay yasal kurum.
kişilerin birbirlerine duydukları derin sevgi ve saygı sonucu birlikteliklerini sürekli ve resmi kılmaları ile oluşan durumdur. büyük sorumluluk gerektirir ve bu sebeple de adam gibi düşünüp taşınarak alınacak bir karardır.
Genç bir kadın Brahms'a sormuş:
- Zeki ve yetenekli erkekler aynı zamanda iyi bir koca olur mu, üstad?
- Zeki ve yetenekli erkekler hiçbir zaman evlenmezler hanımefendi!
iki kişinin aynı çatı altında, sağlıkta, hastalıkta, mutlulukta, hüzünde beraber yaşamalarını sağlayan olay.
artık zaman değişti... gençlerimiz üniversite yıllarında karı koca gibi yaşamaya başladı. dört sene boyunca çok şey gördüklerini sanan, ''aaa evlilik bu mu yaa, bende bir şey varmış sanıyordum'' demeleriyle basitleşmiş olgudur.
oysa ki kaçırdıkları bir nokta vardır; anne ve babaları. o yüce insanları az biraz gözlerinin önüne aldıklarında farkederler yaşamın getirdiği zorlukları.
ilkinde hayalkırıklığı yaşadığım (ömrümü çürüttünüz ulannnn)
ikincisinde ''be kızım daha önce nerelerdeydin'' lafını yüzüne günde bir kaç kez söylediğim, artık mutlu olduğumu hissettiren vesikalı durum.