aşktır...
ve mevlana aşk için ''ikinin bir olmasıdır'' der...
üstada saygımız sonsuzdur elbet; yinede genelde bana evlilik 'yarım bir hayatın tam olması' gibi gelir ...
her halükarda 1' e ulaşmaktır evlilik.
tanım 1 *: yasal ve dini olarak sevişmenin meşrulaşması ve üremenin sonuçlarının toplumdan dışlanmaması için, en az iki insanın ev arkadaşlığı yapmaya razı gelmeleridir.
tanım 2 *: birbirine aşık olan iki insanın, karşısındakinin geleceğinde olmasını garanti altına almak için giriştiği kurumlaşmadır.
tanım 3 * : yalnızlığın tanrıya mahsus olduğuna karar verip, hem sevişiriz de ne güzel diyen kişinin çevrenin de gaza getirmesi ile girişti çoğalmadır.
tanım 4 *: her günlerine birlikte uyanmak isteyen iki insanın hayat yoldaşlığı yapmasıdır.
ne menem bir faaliyet olduğunu kişinin anlayabilmesi için bizzat deneyimlemesi gereken, yasaların elverdiği ölçüde * gerçekleştirilebilen bir birlikte yaşama formülü. hakkında söylenen onca kötü söze rağmen insanların habire habire evlenmesi,üzerine derinlemesine inceleme yapılması gereken bir beşeri olaydır aynı zamanda.
en marjinal olan kişinin bile bir süre uzak durabildiği kurumdur. güzel midir ? bilmiyorum şimdilik . ayın 26 sında belli olacak . (bkz: kişisel entry)
genelde erkeklerin korktuğu, kadınların istediği eylem.
erkekler neden korkar evlilikten sorunun caveabı basit aslında.
özgürlüklerin kısıtlanması, artık istediği kadınlarla istediği zaman flört edememesi, erkek arkadaşlarıyla, geç saatlere kadar kafayı çekememesi, evde hep bi bekleyen ve sorgulayan kadın olması... bunlara daha bisürü şey ilave edebiliriz ama bence asıl korktukları "başarısız" olmaları. onları asıl korkutan bir işde başarsız olma düşüncesi.
çünkü tüm bunlar her erkeğin başarabileceği şeyler değildir.
"boşanmak" başarızlık anlamına geldiğinden olmazsa boşanırım deyip rahatça evliliğe yanaşmıyorlar.
tabi bunlar her erkek için geçerli değil çok şükür. bu işin üstesinden gelebilen hala kahramanlar var aramızda.
doğduğunuz andan itibaren, anlamasanızda duyacağınız kelimelerden biridir. sizi kucağına alan bir teyze annenize "allah gelinliğini/damatlığını da göstersin inşallah" der. işte o anda başlamıştır herşey. sonra ne mi olur?
-babaanne/anneanne kolundaki bileziklerden bir tanesini sizin için ayırmıştır. artık onu sizin için taşır.
-çeyizinize koyulmak üzere dantel,oya işleri,çetikler vs örülmeye başlanır.
-özellikle anneanne ve babaanne onlara da büyüklerinden kalmış "şey" lerden birini, sizin için ayırır. (hele ki ilk torunsanız)
-onbeşinize gelmenizle beraber bu biriktirmeler daha da artar.
-onyedinizde "ben bunların hiçbirini istemiyorum" ya da erkekseniz " ya anne deli misiniz, bunları eve serdirtmem ben" cümleleriniz başlar. kiminizin haberi bile yoktur bu biriktirilen şeylerden.
-erkek iseniz, daha lisedeyken, babaanne,anneanne ve bazen yenge size gelin adayı aramaya başlar. ufaktan çıtlatır size "... e tabi önce okulun bitsin, ama güzel kız bak."
-kız iseniz, damat aranmaz genelde ama beğenilen adaya yeşil ışık her zaman vardır.
-artık üniversite de bitti. işte yandığınız dakika, eğer sevgiliniz yoksa "bul kızım/oğlum birini de mürüvvetini görelim" eğer varsa "e getir bir tanıştır bakalım, kimdir nedir, kimlerdendir, bize uyacak mı ailesi..." uzar gider bu sorgulamalar.
-eğer çok uzun bir ilişkiniz varsa, "kaç sene oldu yavrum ele güne karşı, eve de gelip gidiyor, sen de onlara gidiyorsun, bak babanın bi şerefi var..."
artık sizin de aklınıza sokulmuştur. e kolay değil 25 sene boyunca bu kelime hergün fısıldandı kulağınıza. hatta kimi zaman yüksek sesli olan versiyonunu dinlediniz.
gel zaman git zaman, kız ya da erkek bir şekilde-bazen kıvranarak ta olsa-çıtlatır durumu sevgiliye. aslında karar tam alınmamıştır. sadece bir bıkkınlık vardır "evlen artık" a karşı.
kimi zaman "olur tamam" kimi zaman da "konuşalım bir ara istersen bunu" cümlesini duyarsınız.
bir anda bir soru belirir kafanızda "ulan, evlenmek nasıl birşey ola?" derken bu soruyu tek başınıza yanıtlayamayacağınızı anlayıp, sevgili ile konuşmaya ya da direkt mevzuyu açmadan anlamaya çalışırsınız. etrafınızdaki evlilikleri gözlemek çok yanlış olur. çünkü, evlenme kararı alan ya da almak için çaba sarfeden siz'sinizdir.
"ben bu adamla/kadınla koca bir ömür geçirebilir miyim?" sorusundan önce, "kaça mal olur ki bu bana?" sorusu takılır akla. beraber mobilya,beyaz eşya,mutfak eşyaları,tül,perde vs fiyatlarını araştırmaya girişirsiniz. maaşınıza bakarsınız, "nasıl ödenir bu kadar şey?" yer, bitirir sizi.
erkeğin aklına sadece boyutları büyük eşyaların ödemeleri gelirken, kadının aklına kapı askısı, diş fırçası, ev terliği, saklama kapları vs bir sürü şey gelir. kız kısmı bu konuda daha şanslıdır çünkü anne bunları almaya başlamıştır yavaştan. bazı anne, babalar zaten ayırmıştır bir kısım parayı ama ya ayırmadılarsa? bazen vazgeçilir, biraz daha zamanı var denilir. iki taraf aynı anda vazgeçtiyse sorun yoktur ama vazgeçen tek tarafsa, karşı tarafta mide ağrısına sebep olur. "oysa biz herşeyi beraberce yapmayacak mıydık?"
bunları aşabildiyseniz düşünülmesi gereken başka şeyler vardır artık. dedim ya "bu adamla/kadınla koca bir ömür geçirebilir miyim?" horlamasından şikayetiniz yoksa, yanlışlıkla sizin diş fırçaınızı kullandı diye mideniz bulanmıyorsa, en sinirli anında onu sakinleştirebiliyor ya da en sinirli anınızda sizi sakinleştirebiliyorsa artık evlenmeye hazırsınız demektir.
hayırlı olsun efendim. evlenmek fiilini hayata geçirmiş olursunuz.
devletten izin almak olarak yorumlanan olay. evliliğin tutkal gibi bir yapısı vardır. geçmişten beri var olan aile yapısının genelde temelidir evlilik.
yok evliliğe gerek yok.
ileride, yok aileye de gerek yok.
sikerim böyle anlayışı.
çoğu kız için özgürlüğe açılan kapı. ana baba kardeş baskısından ve dırdırından kurtulunur: rahat para harcanır, cinsellik yaşanır, kol kola eş dost gezmeleri yapılır. olumsuz şeyler de olabilir elbette.
