evin hergün mülteci kampı gibi kalabalık olması, bir kuruşun hesabının yapılması, faturalara sürekli sabit bir insanın gitmesi, sabahın köründe kapıcının aidat istemesi.
bakayım ne kadar kirlenmiş çamaşırlar suyun renginde anlarız şimdi diye çamaşır makinesinin gider borusunu yerinden çıkarıp küvete salmak, ardından gelen masum şıpırtılar ve tehlikeli anlar..
kardeşler arasındaki oda tartışmaları ki bu tartışmalar hiç bitmez.
tatildeyken biraz fazla uyuyayım, geç kalkarım diye kurulan hayalin televizyonun sesiyle suya düşmesidir.
ayrıca konserden ya da arkadaşlarla gidilen eğlenceden geç dönülmesi de sayılabilir.
ebeveynlerin üniversiteyi bitirmiş evlatlarına bile halen ilkokul çocuğu gibi muamele yapması. ve artık farklı tepkiler almaya başladığını görünce şaşırıp sinirlenmeleri.
babanın emekli olmasıyla beraber gelen sıkıntılardır . yapacak bişey olmadığı için elde telefon üniversitede okuyan oğlunu , kızını arayıp durur . hele yakınında biryerde yada aynı evde yaşıyorsanız durum daha bir vahimdir .
-hea.
-efendim babacım .
-serpil nerdesin kızım saat kaç oldu?
-bakkala gittim ya ekmek almak için.
-tamam oyalanma çabuk dön.
-tamam babacım.
-5 dakika sonra seni yine arıyacam.
-neden ki?
-sıkılıyorum kahveye gittim bizimkiler yok.