türkiye ulus devlet inşa ettiğinde devletin yarısı kürt, arap, laz, çerkez, rum ve ermeniden oluşuyordu.
kurulurken ulus devlet kurulcak denmiş olsaydı kürtte giderdi kendi devletini kurmak için uğraşırdı senle birlikte savaşmazdı. arap seninle savaşmazdı. rum seninle savaşmazdı. birlikte hareket etmezdi. ama sen bu gerçekleri sakladın ve bir ulus devlet kurdun. yunanın kurduğu ulus devletten farkın budur senin. gibi tespitlerde bulunan yazardır. o da türk düşmanlığıyla suçlanmakta. allah sonunu hranta benzetmesin.
anayasadan türk kavramının çıkarılmasını ateşli şekilde savunan yazarlardandır. neymiş? asıl olan anadolu halkıymış. vay vay vay... bu ne hazımsızlıktır be arkadaş! tamam geçmişte bu topraklarda rum, ermeni, türk yan yana yaşadık. ama gün geldi. yollarımız ayrıldı. herkes kendi evine çekildi. türkler de kendi ulusunu, devletini inşa etti. ama etyen mahcupyan'a bakarsan sanki ulus devlet kuran sadece türkler. yunanlar sürüldü, kovuldu, ezildi. pir-ü pak tertemiz bir devlet kurdu. trakya'daki türkler'e hiç bir eziyet yapmadı. bir tek türkler kötü. türkler'in devlet kurması, ulus olması yanlış. herkes ulus olabilir ama türkler'în böyle bir hakkı yok asıl olan anadolu halkıymış.
neremle güleyim ben sana. işte bak bu zihniyet türkler'i zorla milliyetçileştiriyor. durduk yere türk insanının radikal unsurlara yakın hissetmesine neden oluyor.
fransa dış işleri bakanı asimilasyon insanlık suçu değildir demedi mi? angela merkel özellikle türkler üzerinden entegrasyon politikalarını başlatmadı mı? ulus olmanın kötü bir şey olmadığını, özgürlüklerin duvara çarptığını, çok kültürlü toplum rüyasının çöktüğünü batılı siyasiler ve bilim insanları yapmadı mı? alman ulusu, fransız ulusu diye uluslar yok mu? türkiye'de türk ulusu olmanın neden bu kadar mesele haline geldiğini anlamıyorum. derdiniz ne sizin? mesele demokratikleşme bile olsa türk kavramı ile bu kavga neden, bu hırs niye? bence sorun sadece türk devleti'nde ya da türk milleti'nde değil önce siz kendi nefretiniz ile hesaplaşın. çünkü bu nefret karşısında hiç bir açılım, anayasa, hukuk bizi barış içinde yaşatamaz. artık bunu anlayın. türkleri yeterince sorguladınız biraz da kendinizi sorgulayın.
''Artık Atatürk'ün dediği herşeyi yapmak zorunda değiliz, Artık öldüğünü kabullenip dünyaya ayak uydurmalıyız'' diyen, lafını bilmeyen, kötü niyetli ermenici ve ermeni milliyetçisi sözde aydın.
hrant dink'le kıyaslanamayacak ölçüde faşist ve iktidar fetişisti biridir. ermeni olması sorun değildir, sorun insan olamamasıdır. "hrant hayattır", etyen bayattır.
özellikle "akpnin asıl doğası bu... yani bu partiye asıl kimliğini veren şey dindarlığı değil, reformist oluşu" gibi bir tespit yapabilmek için baya romantik olmak lazım.
demokrat, aydın; marksizm'den, onu da eleştirebilecek kadar haberli; elini her zaman taşın altına koymuş, her zaman ilerici, demokrat basında yazmış, 9 köyden kovulunca zaman'a uğramış, şimdi daha çok taraf yazarı ve hrant dink'in katledilmesinin ardından agos yöneticisi olan dürüst insan. iyi ki var.
taraf gazetesindeki son yazısında ayın arka yüzünden kimi bakışlar getirmiştir.
diyor ki: "Eğer devlet siyaseti mümkün kılsaydı Kürt meselesi şimdiye kadar çok daha barışçı bir mecraya girmiş ve bugünkü konjonktürle şu anda Türkiye bütünlüğünü yeniden sağlamış olurdu. Ne var ki siyasete izin verilmedi, çünkü bu devlet bizatihi siyaseti hiçbir zaman hazmetmedi, ondan hoşlanmadı, siyaseti ve dolayısıyla toplumu bir tehdit olarak algıladı. Aslında dağa çıkmış olan devletin kendisiydi... Şimdi geri dönen de PKK'lılar değil, devletin kendisi."
taraf gazetesi'ndeki yazılarına bugün itibariyle eylül ayına kadar ara veren türkiye'nin akademik dille yazan en iyi köşe yazarlarından biri. eğer türkiye'de bekir coşkun,ruhat mengi, ilhan selçuk gibi yazarların yerini etyen mahçupyan gibi adamlar doldurmuş olsaydı türkiye demokratikleşme yolunda bugün çok daha ileride olurdu.
demokratlığı bir 'zihniyet' olarak iliklerine kadar içselleştirmiş, işin teorik çözümlemesini yapan hakiki demokrattır. ermenidir, anlaşıldığı kadarıyla 'agnostiktir' milliyetçilikle derdi vardır. uzun yıllar zaman'da yazmasını senelerdir bu gazeteyi okuyanlardan bile anlamayanlar vardır.
ülkeyi sattırmamak istemeyi, böldürmemek istemeyi, atatürk devriminin korunmasını istemeyi ergenekonculuk ve darbecilik addeden kişi.
"saylan güzellemesi" başlıklı yazısında türkan saylan, "ülkemizi sattırmayız, böldürmeyiz, devrimimizi -atatürk devrimini- korumak zorundayız" demekle ergenekon'un ideolojik bir parçası olduğunu itiraf etmiş, öyle diyor hazret.
bu sözlerinden açıkça görülüyor ki, bu hazrete göre ülkeyi satmak, bölmek istemek, atatürk devriminin yıkılması için çaba göstermek en büyük demokratlık.
eğer bu sözleri hiç utanmadan edebiliyorsa ben de hiç utanmadan söyleyebilirim ki, bu kullandığı tanım çerçevesinde ben de ergenekoncuyum arkadaş. ülkeyi sattırmamak, böldürmemek, atatürk devriminin korunması için çaba sarf etmek ergenekonculuk ise, ben ergenekoncuyum arkadaş!
kendi tanımı çerçevesinde sesleniyorum, seni gidi ülkeyi satmak için çabalayan, bölmek için çabalayan, atatürk devrimini yıkmak isteyen büyük(!) demokrat seni.
dün gece taha akyol'un trt 1 deki programına katılım gösterip, pek değerli profesörlerle 12 eylül'ü irdelemiş, ermeni, karısını kanser neticesinde kaybetmiş, katolik yazar..
"etyen mahçupyan ve benzerleri amerikancı dinciliğin türkiye entelijansiyası içindeki tünel kazıcılarıdır. ve artık yüzeye çıkmışlardır. ve çok yaladıkları aydın doğan medyasının kapısından kovulduklarında intikam hırsıyla soluğu aldıkları; 90'lı yılların sonunda kendilerinden çokça, bir dizisini istihdam eden islamcı medyada ne denli onore edilirse, finanse edilirse edilsinler ama bir yandan da gözleri hep dışarıda olan bu 'aydın'lar, akp'nin iktidara gelmesiyle birlikte; aynı, uzun süre batıcıl, laikçi burjuvazi karşısında ezilmiş, kendisini ezik hissetmiş islami burjuvazinin kendi yaşam tarzı ve estetiğini şiddetli bir abartıyla dışavurması gibi içlerinde ukde kalan her şeyi, bu süreçte hiçbir iktidar odağına yaslanmadan ayakta kalmış solculara duydukları kıskançlık kaynaklı düşmanlıklarını, öfkelerini dışavurmaktadırlar.
etyen mahçupyan da bunlardan biri sadece.
şunu söyleyip geçelim bu konuyu da: kabaramazsın kel etyen, hrant güzel, sen çirkin."
bu adam akp den milletvekili adayı olmazsa kafamı keserim. tayyibe bu kadar yalakalığı en son nazlı ılıcak yapmıştı ama o da geri tepti. tayyibin elinde nazlı ılıcak gibi insan çoktu. ama bu adam gibisi yok. hem ermenilere ve tüm azınlıklıra şirin görünmek için birebir hemde adam sağcının fetullahçının bayrak taşıyanı tam bir vitrin adamı. avrupa ya da selam çakılır. bak biz ermenileri milletvekili yapıyoruz diye. cizye vermek için havada parendalar bile atar bu kişilik. birde kadın düşmanlığı var ki dillere destan, adamın hamuru akp için yoğrulmuş.
ha ayrıca at yarışları tahminleri de bi boka benzemiyor. bu adama uyup 70-80 milyonluk kupon yatıran varsa aklına tüküreyim.
etyen mahçupyan'ın 22 ağustos 2008 tarihli taraf gazetesindeki köşe yazısında birgün'ü hedef alan ağır suçlamalarına birgün gazetesinin cevabı:
"etyen mahçupyan, 22 ağustos 2008 tarihli taraf gazetesindeki sütununda birgün'ü hedef alan ağır suçlamalarda bulundu.
taraf gazetesinin köşe yazarlarının bir kısmı epey bir zamandır birgün'e yönelik eleştirilerini dile getirmekteler. beğenelim ya da beğenmeyelim, bu eleştiriler genellikle ideolojik-politik bir zeminin içinde kaldı. bu tür eleştirilerin benzer biçimde birgün yazarları tarafından da taraf yazarlarına yöneltildiğini belirtmeliyiz.
lakin etyen mahçupyan'ın sözünü ettiğimiz dünkü yazısı, ideolojik-politik tartışma bir yana, en basit ahlaki sınırları bile yok sayan bir anlayışın ürünüdür; birgün'ü ve devrimcileri ırkçılıkla, faşistlikle suçlamaktadır.
mahçupyan suçlamalarını, bir dönem birgün'de çalışıp problemli bir biçimde ayrılan ve o günden sonra siyasi duruşunu geçmiş çevresine karşı olmak üzerinden kuran, taraf gazetesinin bir başka köşe yazarının suçlamasına dayandırıyor. iddiaya göre hrant dink'i hedef alan; kimin, nerede, ne zaman söylediği belirsiz 'artık atın bu ermeniyi, yazmasın' lafından yola çıkan mahçupyan, birgün'ün çalışan ve okur topluluğunun 'faşist katiller toplamı' olduğunu söylüyor.
aşağıdaki satırlardan başka bir mana çıkarmak maalesef mümkün değil.
'...cemaatçi solun en azından bir bölümünün gerçekte ergenekon'a tavır alamama gibi bir sorunu olmadığını, ergenekon siyasetini bilerek desteklediklerini şimdi dehşetle kavrıyoruz. onların laiklikten hareketle muhafazakâr alerjisi yaşadıkları için darbeci olduklarını sanırken, şimdi ucu cinayete kadar giden kötülük şebekelerinin içinde doğal olarak yüzen yaratıklar olduklarını keşfediyoruz. (...)
sol içinde nasıl demokratlar varsa, tabii ırkçılar ve faşistler de olacak. söz konusu faşistlerin kendilerini özgürlük, eşitlik vb. yanlısı saymaları ise zaten epeyce uzun bir zamandır kimseyi kandırmıyor.'
birgün, bir zamandır dile getirilen 'ergenekon'a tavır almıyorsunuz' asılsız iddiasına zaten alıştı ve artık çok da önemsemiyor. ama mahçupyan şimdi bizleri ergenekon'un bir parçası olmakla da itham ediyor. üstelik, bunu yaparken şimdi koltuğunda oturduğu ama her fırsatta devrimci geçmişine küfür ettiği hrant'ı kullanmaktan da geri durmuyor.
bu ahlaksızca ortaya atılan saçmalığa cevap vermek elbette abesle iştigal olur. ama kendilerini köpeksiz köyde değneksiz dolaşmanın rehavetine kaptıran mahçupyan ve benzeri fethullah sermayesi destekli neoliberallere, türkiye devrimci hareketinin tarihinin bugünün ergenekoncularının ağababalarına karşı yürütülen bir ölüm-kalım mücadelesi olduğunu hatırlatmak gerekiyor. devrimci hareketin yeminli düşmanları da dahil, bu ülkede bunun aksini iddia edecek bir tek kişi yoktur.
türkiye'de kötü bir alışkanlık gelişiyor: pislik biriktirmek. biriktirmek ve bulduğu uygun bir anda hasım bellediğinin başından aşağı boca etmek.
kendi pisliğiyle bu kadar içli dışlı olmak, malum, bir çocukluk hastalığıdır. ilerleyen yaşlarda bu oyun sürdürüldüğünde ortada patolojik bir durum olduğu düşünülebilir. ama yapılan suçlamalar geçici bir delirme halini değil; sola ve devrimcilere karşı yürütülen neoliberal saldırının ulaştığı ölçüsüzlüğü göstermektedir."
12 eylül döneminde kazlıçeşme deri fabrikasında çalışan ve oradaki farelerin uykudaki işçilerin açıktaki organlarını kemirdiğini anlatan at yarışınd sık sık tutturan kişi.altılı tahminlerini tarafta yapıor.