tatsız bir film. jim carrey nin her filmi güzeldir izlenimim ve çok fazla dillendirilmesi yüzünden de olabilir, beklentim yükselmiştir belki. bir yıl önce izledim, beğenmedim. bu arada çok şey değişti, feysbuklarda kızlar filmi profil fotoğrafı yaptı. fotoğrafın altına cool satırlar ekledi. onun da altına hemfikirler doluştu ve muhteşemliğinden söz ettiler. geçen gün tekrar izledim, belki filmdeki büyüyü ben anlamamışımdır diye. ama yok. soğuk ve aşksız bir aşk filmi.
Kendini entel gösterme çabasına girmiş kişinin bildiği iki filmden biridir. Diğeri için (bkz: fight club)
Hayır yani film iyidir, hoşumuza da gider ama bu kadar söylemenin ne alemi vardır anlamam. Filmden soğudum artık sayelerinde. Sevecekseniz de içinizden sevin kardeşim. *
jim carey'nin onca filmi arasında sonunu getirmeyi bir türlü beceremediğim tek filmdir.
arkadaş bu sinemacı manyaklıklarından çok sıkılıyorum ben. bir adam 15 dakika denizi seyredince sanat oluyor. ne kadar durağan o kadar sinema...
ondan sonra söylenirsiniz "holivud dünyayı avucunun içinde tutuyor" diye. lan yaptığınız sinemanın özüne* aykırı. çok istesek gider müzelerde tabloları izleriz.
silinemeyen birçok şey için tekrar tekrar izlenen jim carrey harikası. bu filmin senaryosu o kadar güzel ki izleyeni etkisi altına alıyor. en sıkıntılı anlarında daha çok izlemek istiyorsun...
2004, 2005 ve 2006 yılında katıldığı bir çok festivalden ödülle dönmüş, 2005 yılında en iyi senaryo dalında oscar ödülünü kazanmış aşmış bir film. joel barish ve clementine kruczynski'nin buz üzerinde yatarak yıldızlara bakmaları, joel'in kitapçıda gördüğü çocuğun yüzünü çevirmek istediğinde her seferinde arkasını görmesi, anıların silinmesi sırasında etraftaki nesnelerin bir bir silinmesi çok başarılıdır. sonlara doğru sahildeki evde karşılaşmaları ve diyologları bıçak yarası gibidir, boğazınıza boğazınıza batar. 108 dakikalığına sizi alıp bambaşka bir hayal dünyasına götürür.
bu arada bana göre kate winslet'e mavi, turuncu, sarı ve koyu kahverengi saçlardan en çok turuncu olanı yakışmıştı. film sonrasında sanırım 15-20 gün saç bakım uzmanları tarafından kendisine kür uygulanmıştır.
böyle filmin böyle ismi olur dememe sebep olan filmdir. isminden bellidir zaten karışık olduğu. insanı içine çeken bir konusu sıkılmadan izleten bir olay örgüsü vardır. eller ağızda aaaaa dersiniz defalarca. sonu ne olursa olsun aşkı yaşamak üstüne harika bir filmdir. zira aşk pişmanlık duyulacak şeyler arasında olmamalıdır.
bence film de anlatılmak istenen aşktan korkulmalıdır. nedesi ise aşkın gözü kara bir cesaret istemesi.
ki aşk gözü karadır, cesaretinden korkutan,
ve aşk cesarettir, korkmanın gözünü karartan.
bazı şeyleri ne kadar istesek de aklımızdan çıkaramayacağımız mesajını içerir. çünkü aşık olduğunuz kişiyle yaşadıklarınız şeyler genellikle güzeldirler, sıcaktırlar ve en önemlisi hatırlanmaya değer şeylerdir bunlar. ne yaparsanız yapın beyninizin bir köşesinde birşeyler kalacaktır.
ayrıca jim carrey ve kate winslet döktürmüştür bu filmde. o nasıl bir oyunculuktur allah aşkına?
son olarak kate winsletın hatıralar silinirken jim carrey'e benimle şurada buluş demesi ve jim carrey'nin hatırlamamasına rağmen trene atlayıp oraya gitmesi mükemmel olmuş.
tanım niyeti ile başlarsak, 'güzel' kelimesi ile ifade edilebilecek, az para ile çok şeyin yapılabileceğinin kanıtı ve kurgunun çok başarılı olduğu bir filmdir.
bu basit tanım bir yana dursun, hafızanın nasıl bir şey olduğunun film ile beraber incelenmesi üzerine bir yazı olacak bu. filmi izlemeyenler için yapacağım bir şey yok.
Şimdi...
Beynimiz, uzay-zaman kavramıyla bir yerlerde oluşturduğu enerjileri bellek denilen bir yerde saklıyor. ve buna malüm, hafıza diyoruz. Ama bu saklama her bir değer için ayrı ayrı olmak zorunda olduğunu unutmayalım.
Yani, yediğiniz elmanın tadı belleğimizde bir `bellek enerjisi saklama ünitesinde (kapsülde) https://galeri.uludagsozluk.com/r/29791/+
saklanıyor, ama elma olarak değil; Elmaya ait renk, koku, tat, sevinç gibi bir dolu şey o elmayı oluşturuyor. Hepsi ayrı ayrı kapsüllerde ve dikkat edin, elma yeme hissinin silinmesi için tüm bu verileri silmek gerekiyordu. Zaten filmde bundan bahsediyordu, yani bu bir bulgu değil, hepimizin bildiği şeyin kendi kendime söylenmesi zaten...
şimdi...
Filmden bellek ve hafıza işleyişine ilişkin 6 farklı durum çıkartmış bulunuyorum.
1. Çıkarım
Film üzerindeki konuyu ele almak daha doğru sanırım;yani sevgili, sevgililik.
Sevgili ile yaşanan onca şeyle beynimizin tüm boş kapsüllerini 'o' kişiye ait verilerle dolmaya başlar. Burada çizimde de görülen merkezde yer alan işlemci (bu, bellek oluşturucu ve okuyucudur) sadece 'anılara' ait kodları bulunduruyor. Yeri geldiğinde o kodları kapsüllere yollayarak enerjilerini açığa çıkartıyor, o enerjilerle de oynaşarak kendine yeni 'anlar' oluşturuyor.
Örneğin; sevgili ile dinlenen bir şarkının duyulması mutluluk, sevgi , şefkat gibi ortamdaki her türlü lezzeti barındıran bir enerji oluşturur, işlemci yardımıyla beyin bunu bir kaç kapsüle depolar. Şarkı tekrar dinlendiğinde her türlü iyi hazzı yaşamak işin özüdür. Ama bu müzik enerjisi içerisinde bir birine yakın kodları çağırmaya, bu şarkıya bağlı her şey gelmeye başlar. Varsa memleket özlemi, bir çocukluk anısı ve elbette sevgili ile olan diğer yaşanmışlıklar. Genelde işlemci tali olarak çağrılan bu enerji verilerinin en kuvvetlisi ile yeniden oynaşmayı uygun bulur. Sonra bu duygudan gelen yeni enerjiler doğar.
Yani;
1. Enerji dalgası: Şarkıyı dinlemek
2. Enerji dalgası : şarkıyı sevgili ile dinlediğinin hatırlanması
3. Enerji dalgası : yemekli bir ortamda şarkıyı dinlemiş olmak ve sevgiliyi öyle hatırlamak
4. Enerji dalgası : sevgili ile 5 ağustosta yemek yediğini hatırlamak
5. Enerji dalgası: o yemekte yediğin tatlının güzel olduğunu hatırlamak
(sevgili kavramından çıkış anı)
6. Enerji dalgası: güzel olan başka yemekler hatırlamak
7. vs..vs
Şeklinde durmadan akan bir durum vardır. Ama sevgiliyi daha aylarca göremeyecek gibi bir durum varsa yada ayrılmışsanız veyahut o kişi ölmüş ise genelde işlemci bu yoğunluktan dolayı durmadan sevgiliye ait şeylerin sıralanmasına sebep olacaktır. Bu işlemcinin suçu değildir. Bu sizin tüm üretilen (hatta daha önce üretilmiş) enerji kapsüllerine sevgiliyi kodlamanızdan kaynaklanır. Yinede onsuz kapsüller vardır ama siz inatla bulduğunuz her kapsüle onu kodlarsınız. Aslında buda normaldir,
filmdeki gibi yaşanmışlık arttıkça sevgiliye ait anı kapsülü sayısı artacaktır.
Beklide sevgi bir virus gibi bulaşıcıdır. Aşık olunca dünyanın her şeyini toz pembe görmek gibi
Filmde, silme işlemi sırasında Jim Carey nin sevdiği kızı (Kate Winslet)yok etmemek için başka anılara (kapsüllere) saklama/kopyalama çabasıda önemlidir.
Saklar ve gerektiğinde ( yada yanlışlıkla) o kapsüle denk geldiğinde sevdiği kızı tekrar bulmayı umacaktır. Doğrudur. Kesinlikle mantıklıdır.
Pekiiii
Filmde silme işi yapıldığında unutma olmuş mudur, istenilen elde edile bilmiş midir.
Hayır... Tamı tamına, DEV BiR HAYIR.
Bu ise Çıkarım 1 den 2 ye Akıştır
Çizim üzerinden bakarsak; merkezde bulunan işlemcinin kodları tuttuğunu söylemiştik. Ve diğer kapsüllerin bu kodlara ait verileri bulundurduğunu. Bizim kapsüldeki verileri boşaltmamız (filmdeki gibi silinmesi) .Kodları yok ettiğimiz anlamına gelmemektedir. Yani işlemci elinde anahtarlarla dolaşır ve bilir ki bu anahtarın açacağı hazineler var ,olmak zorundadır. çünkü bu güne kadar böyle çalışmıştır. Ve biz o kapsül enerjilerini yok ettiğimiz andan itibaren (bence bu imkansızdır) boş anahtarlarımız olur, açılan ve içi boş çıkan her kapsül ise kişiyi garip bir biçimde mutsuz eder. filmin sonunda çiftlerin ruh yapılarındaki dev mutsuzluklar budur. Beyin, bir şeyleri aramakta ama bulamamaktadır. Ve işlemci zor olsa da kapsüllerinin içini anahtarlara göre tamamlamaya çalışacaktır. Zorlanır ve mutsuzluk hissi, boşluk hissi artar; çünkü kapsüller boştur.
Film de kıza maydanoz olan silici genç vardı. Kızın hafızasını sildikten sonra Jim Carey'e ait ortak anılarını yürüterek kızı kendine aşık etmeye çalışması ilginçti.
Jim Carey'nin yolladığı enerjileri taklit ederek kızı kendine aşık etmeye çalıştı,çalıştı ama asla olmadı. Buda bize, kapsüllere hapsedilen enerjinin düzey ve yoğunluğu kadar karakteristiğinin de önemli olduğunu göstermektedir.
Mesela ,aynı şiddet ve yoğunluktaki iki ışıktan birinin mor, diğerinin sarı olabilmesi gibi. Yani aynı gibi görünse de özünde dalga boyları farklıdır.
Diğer değişle, siz bir kızla toprak yolda yürürken bir tanecik papatya kopartıp kıza vermeniz, onu kanatlandırıp uçurabilir. Ama hemen sonra bir başkası, kızın ofisine çiçek yollayıp etkileyeyim derken, aynı kız, telefonu açıp hakaretler savura bilir. Siz şimdi kızı mı suçlarsınız? Elbette hayır.
Kapsüllerin silinmesi olası olduğu gibi (lakin hiçbir işe yaramadığını söyledik) işlemcinin sahip olduğu kodlarında yok olması da muhtemeldir. Buna da hafıza kaybı denir. Bu durumda işlemci her hangi bir sebeple kodlarını kaybettiği kapsülleri dolaylı kodlarla açılmasıyla yeniden hatırlaması mümkün olacaktır. Sanrım bu sebeple hafıza kaybına uğrayan insanlara zaman verilmesi gerekmektedir. Beyin bir kodu yakaladığı zaman ise diğerleri ile bir şekilde irtibata geçip (yani çıkarım 1 de gibi) hafıza geri gelmektedir. Bu sürede insan mutsuz değildir. Göz görmeyince gönül katlanır ya hani * işte ondan galiba insan mutsuz değildir.
Peki filmde ayrılmak istediği sevgilisinden ayrılamayan kişiler için ne yapılabilirdi. Şu ana kadar kapsülleri silmenin veya işlemci kodlarını silinmesinin bir işe yaramadığını söyledik. Çünkü ; biri yokken diğeri vardı ve herşey zıddıyla vardır prensibince, var olan yok alanı yenide kopya etmektedir. Döngü sonsuzdur (bu kelimeye bayılıyorum).
Çözüm, kodların saklanarak, kapsüllerin zedelenmesidir. Bu da nedir böyle derseniz. Bu, maalesef çiftlerden birinin diğerindeki tüm kapsül kodlarını zarara uğratacak bir şey yapmasıdır. Mesela aldatmasıdır, yok saymasıdır, küfretmesidir, yalan söylemesidir vs ..vs veriler silinmez ama ciddi zarar görerek olması gereken hisler yaşanmaz. Yani o beraber dinlemekten zevk aldığınız şarkılara güle güle dersiniz.
Lakin, böyle durumlarda bile kodlar işlemciden genel verilerle tamir edile bilmektedir. Bunada affetmek, bağışlamak, bir daha olmasın demektir. .. aslında hiç mantıklı değildir; insan , değişimkavramına uzaktır, nasıl aldatmak hata ise affetmekte bir hatadır.
Aman, her neyse Allah kimseyi böyle şeylere muhatap etmesin (Amin..)
Sıradaki
Bir diğer yöntem üzerine yazmaktır. En çok yapılan doğal süreçtir.
Sevgiliye ait kapsüller içerisine başka şeyler yazılması işidir. Bu başka bir sevgili, başka anılar ve ya duygular olabilir. En genel tabir ile çivi çiviyi sökerdir. Bu, 'unutmak' denilen doğal süreçtir aslında. Kendi eli ile bunu yapa bilen birisi adilik ile suçlana da bilir. Bunu yapamayanlar ise genelde anılarını seven insanlardır. Bunun daha çok acı vermesi ise tüm kapsüllerine sevgiliye ait bir şeyler yazmış olması olabilir. Onu hayatından çıkartmak anlamsız bir boşlukta hissine kapılmasına da sebep olabilir. Çıkarım 1 kısmen tekerrür eder.
SONUÇ
Ne diyecem...
Siz her şeyi boş verin ve siz siz olun sevdiğinize dikkat edin. ilk anda kapsülleriniz bir kısmını boş tutmaya çalışın sonra zaten o sizin, siz onun olursunuz. Ayrıldıysanız bir takım fiziksel uğraşlarla işlemcinizin daha az çalışmasını sağlayın, zamanın öylece geçmesi sizin onu unutmanızı sağlamaz asla. Siz zamana yardımcı olmak zorundasınız, beklemek ancak ömürden çalar.
Yinede sevin, sevilin
Söylemeyi unutmuş olabilirim. Kapsülünüz sonsuzdur, lakin acınızda...
Ve bir şeyi yaşamışsanız, yaşamışsınızdır. hatıralar enerjidir ve enerjiler yok edilemez, ancak dönüştürülebilir;
Diğer değişle... Sil Baştandiye bir şey yoktur